Ölmek Mi İstiyorsun?

11.5K 396 13
                                    

Kafamın ağrısı ve gözümün yaşı ile geçirdiğim saatler sonrası, sonuç hâlâ aynıydı. Diğer krizi bekliyordum, saat yaklaşıyordu. Dakikalar geçmek bilmiyordu.

"Şikayetimi geri almak istiyorum." Kapıdaki adamlardan birisi telefonunu çıkararak birisini aramıştı. Daha sonra ise uzaklaşmıştı.

"Abla, boşa bekleme sende evine dön." Evime döneyim...

"Gidemem." Adam kafasını eğerek yüzüme doğru bakmıştı. Yanaklarımı silerek kafamı kaldırmıştım. Sadece beni anlaşın istiyordum.

"Anladım, senin evin burası." Adamı anlayamıyordum fakat odanın kapısını açmıştı. Bazı şeyler yerine şimdi oturmuştu.

Evimin, onun yanı olduğunu söylemişti.

"Gir hadi, bu bir suç ama bir kereden bir şey olacağını sanmam." İçeriye doğru bir adım attığımda kapıyı kapatmıştı.Hâlâ uyuyordu, hâlâ bıraktığım gibiydi.

Yanına ilerleyerek kısa bir süre bakabilmiştim. Gözlerim anında dolmuştu. Kendisine zarar vermişti, berbat bir haldeydi. Titreyen elimi kaldırmış ve kahverengi saçlarını boncuk boncuk ter olan alnından çekmiştim.

Affı zor değil,

Affedilmekten korkmuyorum.

Kapı tekrar açıldığında elimi çekmek zorunda kalmıştım.
Bana bakan iki memur vardı. Çok uzun sürmeden kapıyı kapatmışlardı. Camın önünde, sabahki adamı görmüştüm. Yanında bir kadın ve bir adam vardı.

Muhtemelen onlar, annesi ve babasıydı.

"Demir, özür dilerim." Gözümden süzülen bir damla yaş eline düşmüştü. Elini tutarak yataktaki boşluğa oturmuş ve bir kez daha cama bakmıştım.

"Eğer bunu yapmasaydım, ölüme daha çok yaklaşacaktın ve onlar çok üzülecekti." Tekrar Demire baktığımda ise gözlerini açmış olduğunu görmüştüm. Uykusu bile hafiflemişti.

"Bir kez daha gidecek misin?" Elimi kaldırarak yanaklarını silmiştim. "Ağlama." Ona bir nevi ihanet etmiştim ve buna rağmen hâlâ bana şans tanıyordu.

"Gitmeyeceğim, artık senin doktorun olacağım." Gülerek cama doğru bakmıştı. "Onlar için iyileşmek zorundasın." Bana döndüğünde gülümsemişti.

"Zor geliyor, çok zor geliyor." Mavi gözlerine yaşlar dolmuştu ve şakaklarına doğru hızla yol almıştı. Pes etmeyecekti, izin vermezdim.

"Demir ölmek mi istiyorsun?" Gözlerini kapatarak elinin üzerindeki elimi avucuna almıştı. Keşke evde kalsaydık, zarar verseydi kendisine ama evde kalsaydık.

"Artık yaşamakta istemiyorum, bunu benden aldın." Kafamı olumsuz anlamda sallamıştım, beni anlamamıştı, ama yinede hâlâ aynı bakıyordu.

"Ben hep yanındaydım, hep gözlerine baktım Demir, almadım." Derin bir nefes almıştı, ne yaparsam yapayım bu düşüncesi değişmeyecekti buna emindim.

"Gitmen gerekiyor, yoksa başına kötü şeyler gelebilir saat geldi belli ki." Kendisini kasıyordu, ilaç almasını istemiyordum, o ilaçların dozu kriz geçirdikçe daha çok yükselecekti.

"Hayır, gözlerini açma." Diğer elinide tutarak göz yaşlarımı omzuma silmiştim. İçim gidiyordu bu hâline.

"Ayza ne olur gitme." Ellerini daha sıkı tutmuştum, varlığımı belli edercesine daha sıkı tutmuştum. Gitmemi gerçekten istemiyordu.

"Gitmeyeceğim." Elleri delicesine titriyordu. Kulağına doğru eğilmiştim. Varlığımı, tenine çarpan nefesimle belli ediyordum. Kokusu ciğerlerime dolup taşmıştı.

Beyaz Şarap +18 |DÜZENLENİYOR|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin