Bölüm 6: güven problemleri 2. kısım

39 5 50
                                    

Baştan söyleyeyim; benim, bana aşık olan birine karşı olan ilgisizliğim gayet doğal, ben bunu gaddarlık olarak göremiyorum. Hem maddesel dünyanızın gerçek görüntüsünde onun nasil göründüğünden haberiniz de yok... Garip bir görüntü. Korkunç demek gelmişti içimden ama bu tabir çok yanlış olur. Hem ben korkularından arınmış bir varlığım. Algılarım fazlasıyla açık olduğundan... Neyse, çok fazla bilgi veriyorum size... Susarsam benim için daha hayırlı olacak.

Bunları bırakıp gerçekliğe dönelim yani sahte gerçekliğe. Pardon. Sizin boyutunuza. Sizin gerçekliğe. Bir şeyleri açığa çıkartmadan hikaye anlatmak ne kadar zormuş... Hayır bunu sizi iyiliğiniz için yapıyorum. Bildiklerimi bilseniz ve gördüklerimi görseniz büyük ihtimalle kafanız patlardi. Gerçek anlamda. Böyle beyninizin parcalari her yere saçılmış falan vıcık vıcık. Igrenc. Midem kalktı.

En son tabii hatırlarsanız onun odasına gitmiştim hesap sormak için. Çalıştığım yerde bana neden is verildiği hakkında hesap sormaya... Hani bu işi yapmam için para verilen bir yerde neden calistirildigimin hesabını sormak için... Neden tüm rezilliğe katlandigimi da anlamiyorum. Kesin haklı bir sebeptir ama bir nedenden dolayı bir türlü hatırlayamıyorum. Üzerine düşünmeye başladığımda da göğsümün üzerinde karabulutlar toparlaniyor sanki. Icimde ağlama isteği oluşuyor. Sanırım siz buna üzüntü diyorsunuz.

Bu kısımda gerçekten neyden bahsettigim konusunda hiçbir fikrim yok sadece dolu gözüksün diye uğraşıyorum çünkü diğer yazarlar 30 sayfalık bolumler paylaşıyor ve benim çocukluğumdan gelme travmalar nedeniyle kendimi kanitlamam ve uzun bir bölüm yazmam gerek diye düşünüyorum. Kendime acıdım doğrusu. Bu dünyada yaşadıkça daha çok bu dunyalilara benzemeye başladım... normalde böyle şeyleri hiç umursamazdim. Fazla duygusal bir varlık oluyorum

Hiç mutlu değilim bu konuda.
Derin bir nefes aldım, iç çektim maalesef yaptığım şeyleri goremediginizden her şeyi yazma ihtiyacı duydum. Çok fazla şey kelimesini kullandım aşırı rahatsız etti bu.

Obsesif düşüncelerim arasında boğulurken rahatsız edildim. Ne söylüyordum...

"Bunları bay ... gönderdi."
Ne?
"Efendim?"
"Bunlar bay ... gönderdi, yarına hallolmasi gerekiyormuş sanırım."
"Nasıl yani ?"
Cevap vermeden çıkıp gitti. Saygısız. Şiddet yanlısı olmamak için kendimi tuttum. Yeterince agresif bir insan olduğum kanısına varmaniza yetecek kanıtlar sundum, daha fazla devam etmek istemiyorum.

Oturduğum yerden açık kapıdan, odasına baktığımda onunda beni izlediğini fark ettim. İkimizin de gözleri buluşunca "özür dilerim" dercesine ağzı kımıldandı sanki ve kaşları üzgünmüş gibi çatıldı. Elleri "elimden bir şey gelmiyor" dercesine de havalanmisti. Tüm bunlari gerçekten ima mı ediyor ve ben mi doğru anliyordum yoksa benim ilgi ve duyguya olan acligimdan dolayi tamamen hayal dünyamın ürünleri miydi bilmiyorum.

Patronumdan bahsediyorum bu arada.

Daha sonra elleriyle gel isareti yaptı. Hani böyle iki parmak. İşaret parmağı ve orta parmak. Sanırım bu başka yerlerde de kullanılan bir şey. Her neyse "musaitsen yanıma gelebilir misin sana çok ihtiyacım var" dercesine gel işareti yaptı. Az önce bahsettiğim gibi işte.
Odasına gittiğimde tıpkı yavru bir kopek gibi bana bakıyordu. O kadar tatlı ve karsi konulamazdi ki suratına yumrugumu geçirme isteği dogdu. İç gudulerini dinleyen biri olduğumdan suratına yumrugumu geçirdim.

"Ne var ?"
"Öğle yemeği için ne istersin diye merak etmiştim... kahve ister misin Bu saatte kahve içersin hep Hem..."
İlginç sanki bu anı daha önce farklı bir şekilde yaşamış gibi hissettim... saate baktım. Olamaz... Saat daha sabah dokuz çeyrekti. Bu iste bir terslik var.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 13, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Patronum Bir ZorbaWhere stories live. Discover now