16|göz göze gelmek

12.2K 1K 232
                                    

2 hafta sonra

Taehyung, bu sefer göreceğim diyerek geçirdi içinden. Önündeki tek katlı müstakil eve baktığında ise içeride Jungkook'un olduğunu düşünmek bile hızlı attırıyordu kalbini.

Bundan iki hafta öncesinde, Yoongi'nin evine gelip kendisini bir güzel pataklamasından sonra, konuşmak istediğini söyleyip tam da evden çıkacağı sırada onu durdurmuştu Taehyung. Her ikisi de sakinleştik sonra ise Jungkook'a olan hislerini, bunların farkına nasıl vardığını teker teker anlatmıştı. Yoongi şaşırmamıştı. Çünkü olanların büyük sebeplerinden birinin Taehyung olduğunu, Jungkook gibi kendisini dizginlemede oldukça başarılı bir insanın bile iplerini koparmasına sebep olarak aklını karıştırdığını biliyordu.

O gece uzun uzun konuştular. Kendi kendine pansuman yapmaya çalıştığını gördüğü sırada yanına giderek ona yardımcı oldu Yoongi. Taehyung'un ağlamaya başladığını gördüğünde ise üzgün olsa da gülerek onu ayıpladı. Koca adamsın, dedi. Ancak hislerin seni küçük bir çocuk yapmış.

Sessiz kalarak burnunu çekti Taehyung. Ardından da Yoongi'nin kaşı ve yanağı üzerine pansuman yapmasına izin verdi.

Ve o gece Yoongi'den bir yardım isteyerek Jungkook'un nerede olabileceğini sordu Taehyung. Ancak bunun durumu daha da kötü yapacağını düşündüğünden bir şey demedi Yoongi. Sustu bir süre. Ardından da şu anlık sessizce beklemelerini, Jungkook'un kendisine aptalca bir şey yapacak kadar aklını kaybetmiş olmadığını söyledi. Çünkü bir şekilde kendisine yazacağını biliyordu.

Sonraki hafta Yoongi ile iletişimini kesmeden ondan bir haber bekledi Taehyung. İçinden bir his, Jungkook'un iyiliği için nerede olduğunu öğrenseler bile kendisine söylemeyeceklerini düşündüğünden Yoongi'nin anlattıklarına tam olarak güvenemiyordu. Ancak söz vermişti, yanına gitmeyecekti. Yalnızca nasıl olduğunu bilmek istiyordu.

Bu sözü verdikten birkaç gün sonrasında ise beklediği haber gelmişti. Jungkook'un kendisine yazdığını, Busan'a, büyükannesinin yanına gittiğini söylemişti Yoongi. Ve sözünü hatırlatarak uyarmıştı da kedisini, yanına gitme.

Sabah akşam Yoongi'ye, Jungkook'un nasıl olduğunu sorarak durumunu öğreniyordu Taehyung. Bu içini biraz rahatlatsa da yine de yüzünü görmesi gerektiğini düşünüyordu. Kendi gözleriyle görüp ne hâlde olduğunun gerçekliğini hissetmeliydi.

Bunun yanlış olduğunu bilse de Jungkook'u araştırarak büyükannesinin nerede oturduğunu öğrendi Taehyung. Birkaç gün boyunca uzun uzun harita üzerinden inceledi orayı.

Söz vermişti ancak umurunda değildi. Sonucu ne olursa olsun, uzaktan da olsa Jungkook'u görmeye ihtiyacı vardı. Bu yüzden Mihi'yi Jihyo'ya bırakarak birkaç günlüğüne Busan'a uçtu.

Şu an önünde durduğu müstakil ve küçük evi gözlerken ise bugün onu göreceğine dair bir his vardı içinde. Dün buraya vardığı gibi yakınlarda küçük bir pansiyon kiralamış, ardından da Jungkook'u görebilmek umuduyla saatlerce evin etrafında gezinerek bahçeye çıkmasını beklemişti. Ancak gecenin geç saatlerine kadar hiçbir hareket yoktu.

Bu sabah da adımları aynı evi bulurken fazla insan olmayan bir yer olduğu için dua ediyordu Taehyung. Kendisini gören fazla insan olmadığından rahatça gezip evi gözleyebiliyordu.

"Büyükanne, bunları mı dikeceksin?"
"Evet oğlum onlar, şuradaki biberler de var."

Kapının girişinden gelen sesler ile irkilerek o yöne baktı Taehyung. Jungkook'un ayağına öylesine bir terlik geçirdikten sonra eline aldığı, içi birkaç malzeme ile dolu küçük kovayı gördüğünde ise dikkatlice ne yaptığını izlemeye devam etti. Ancak arkası dönük olduğundan yüzünü görememişti hâlâ.

2baby ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin