18|jungkook

12.2K 1K 260
                                    

i wish you roses - kali uchis

●~●

Derince bir nefes alıp veren Taehyung, her ne kadar kendisini zorlasa da geçen saatlere rağmen uyuyamamıştı. Çünkü aklında yine aynı isim dönüp dolaşıyordu: Jeon Jungkook.

Yoongi'nin tam da söylemiş olduğu gibi Jungkook'u gördüğü günün gecesi Seul'e geri dönmüştü Taehyung. Ancak dönmeden önce yapmaması gereken bir şeyi yaparak, Jungkook'un büyükannesinin evinin çevresinde, sanki oradan öylesine biriymiş gibi geçerek son bir tur atmıştı.

Yoongi bilmiyordu, bilmeyecekti de. Çünkü ne o Jungkook'u ne de Jungkook kendisini görmüştü. Adımlarını yavaşlatarak da dolansa, Jungkook akşam boyunca evden çıkmamıştı. Birbirlerini fark etmediklerinden bir sorun da olmayacaktı.

Şimdiyse Taehyung'un uyuyamadan geçirdiği saatler ardından tek başına uzandığı yatak her yanına batıyordu. Sürekli dönüp duruyor, yeri geliyor dakikalarca tavanı izliyordu. Bu sırada ise mışıl mışıl uyuyan Mihi'nin üzerini açıp açmadığını kontrol etmek için kalkıp ona bakmayı da ihmal etmiyordu.

Geçen saatlere rağmen duymaya devam ettiği sıkıntılı hislere ve karmaşıklığa dayanamayıp yataktan kalktı Taehyung. Yavaş adımlarla Mihi'nin yanına yaklaştığında, üzerinden atmış olduğu örtüyü yeniden küçük bedeni üzerine çekti ve odadan çıktı.

Aşağı indiğinde ise gözüne, Jungkook'un sıklıkla oturduğu koltuğun haftalardır bomboş olması takıldı. Bir süre yalnızca bu boşluğu izledi Taehyung. Sonrasında da, o gün de yaptığı gibi aynı çekmeceden aldığı bir paket sigara ve çakmak ile arka bahçeye doğru ilerledi.

Masanın başına geçip oturduktan sonra şöyle bir arkasına dönüp içeriye baktı Taehyung. Uzun değildi, bundan bir ay öncesine kadar Jungkook, gözlerinin gezindiği yerde oturup Mihi ile gülüşürken oyunlar oynuyordu.

Dudakları arasına yerleştirdiği sigarayı hızlıca yakıp derince bir nefes çekerken, gözlerini de kapatarak başını geriye attı Taehyung.

Nasıl döneceğim? diye düşünmüştü oradayken. Jungkook'suz nasıl geri döneceğim? Ancak bunları ikinci kez düşünürken Jungkook'suz geldiği evinin bahçesine oturmuş, keyifli de olmasa bir sigara içiyordu.

Güldü kendi kendine.

Elindekinden bir nefes daha alabilmek için, az önce kapattığı gözlerini açarak bir duman daha aldı. Daha sonra da kafasını ikinci kez geriye attı. Ancak bu sefer, gözlerini kapatmayarak hafif aydınlanmış olan gökyüzünü izliyordu.

Burnu sızladı Taehyung'un. Bu yüzden dolan gözlerini yavaşça kapatarak birazdan akacak olduğunu hissettiği damlaları engellemeye çalıştı. Ancak geçen seferde de olduğu gibi bu hareketi hiçbir işe yaramadı. Kapalı gözlerinden akan yaş, kafasını geriye atmış olduğu için kulağının arkasına doğru kayarak saçlarına karıştı.

Bir ayağını masaya dayarken kendini sandalyede hafifçe geriye itti Taehyung. Bu hareketi birkaç kez tekrarladıktan sonra da yanaklarındaki ıslaklığı hızlıca silerek elindekinden derince bir nefes daha aldı.

"Ah Jungkook," diyerek iç çekti. Ona anlatamadığı çok şey olduğu için huzursuz hissediyordu Taehyung. Erken bitmişti, çok hızlıydı. Hiçbir şey anlayamadan ve anlatamadan hızlıca geçip gitmişti zaman. En çok da buna üzülüyordu. Çünkü geçmişe şöyle bir dönüp baktığında kendisi hakkında çok şey anlatmadığını görüyordu. Belki anlatsaydı, Jungkook'un yine de kendisinden uzaklaşmak isteyip istemeyeceğini bilmediğinden ise yeni bir cevapsız sorunun içine düşüyordu Taehyung.

2baby ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin