dört

5.6K 287 29
                                    

"Hale odama," diye bağıran Poyraz Bey'le günün bitmesine şükür bile edemedim. Saatler önce odasından kırmızı yanaklarımla fırlamış ve tüm dosyaları düzene sokma gayretine girmiştim. Ay sanki kırk yıllık asistanım. Uzmanlaştım ayol.

"Hale," diyen sesle yerimden fırlayıp odasına koştum. İlk günden yıldım. "Efendim Poyraz Bey?" derken sabrımın son demlerindeydim.

"Çıkış saati geldi ama dosya hala tam değil. Pınar Hanım ortalarda yok. Yakup Bey üretime gitmemiş. Neden her şey yarım yamalak?"

"Poyraz Bey ben sabah Yakup Bey'e sizin yerinize üretime gitmesi gerektiğini söylemiştim. Ondan sonra görmedim kendisini. Pınar Hanım da mağaza açılımı için toplantıdaydı."

"Ha yani bir şey bildiğiniz yok sesinizi kesin Poyraz Bey diyorsun?"

Evet! Allah aşkına artık günü bitirelim diyorum.

"Evet mi?"

Gözlerim kocaman olmuş dışıma vuran sözlere sövmek isterken "Hayır. Yani öyle demedim sadece olanı diyorum ben," diyerek toparlamaya çalıştım.

Alaylı bakışlarını üzerimden çekmezken bunalıma sokan elbisenin yakasını gevşetmeye çalıştım. Valla fenalık geliyor. Felfenayım anlatabiliyor muyum azizim!

"Bugünlük çıkabilirsin o zaman. Ben çizimler için kalacağım. Beni beklemene gerek yok," diyerek eliyle kapıyı gösterdi. O eli senin bir tarafına ben ya!

Sus Hale, sen böyle bir kız değilsin canım.

"Tamam o zaman gidiyorum ben?" diyerek emin olmak adına baktım gözlerinin içine. Yalnız şöyle sinirsiz bakınca oldukça karizmaymış bu adam. Bunu günün sonunda farketmem de tam benlik.

"Çık."

Öküz!

"Anlamadım?" diyen Poyraz Bey tek kaşını kaldırdı sorgularcasına. Sahte tebessümle "İyi akşamlar diyorum size. Kolay gelsin, iyi çalışmalar," dedim ve kaçarcasına çıktım odadan.

Eşyalarımı toplarken çalan telefona bakmadan açtım. "Mesajlarıma niye dönmüyorsun sen acaba? Sakın kovuldum deme bana. Meraktan çatlıyorum burada ben. Duymuyor musun beni? Alo kime diyorum?"

"Size de merhaba Şeng-"

"Ay kes saçmalamayı. Anlat diyorum sana."

Göz devire devire yerinden çıkacak gözlerim anasını satayım. "Valla kovulmak değil ama istifamı vermem yakındır. Kusura bakmayın da siz bana oğlunuzun bu kadar sorunlu olduğundan bahsetmemiştiniz. Kendisi tam bir işkolik. Hepsini geçt-" odama pat diye giren Poyraz Bey'le "Evet Gülay ben şimdi çıkıyorum. Geldiğimde konuşuruz canım. Öpüyorum bende," dedim ve telefonu hemen kapattım. Sanki gelişini yeni farketmiş gibi yaparak Poyraz Bey'e çevirdim bakışlarımı.

"Ay farketmedim sizi buyrun Poyraz Bey? Bir şey mi oldu?"

"Evet oldu. Akşam işin var mı?"

Niye annengile mi gideceğiz? Beni de yanında mı istiyorsun? Hayır seninle daha fazla zaman geçirmeye tahammül edemem de ondan diyorum.

Kes saçmalamayı Hale, kes.

"Duyuyor musun beni?"

"Evet şey yani duydum. İşim yok benim eve geçeceğim. Ne işim olsun ki? Evden işe işten eve sıradan bir hayat benimkisi. Siz niye sordunuz?"

"Neden bu kadar uzun konuşuyorsun? Ya da dur sormadım say. Merak etmiyorum. İşimiz var çıkma."

Yine ve yeniden devirdim gözlerimi. Merak etmiyorsan niye soruyorsun aslan parçası? Hadi ama yapılır mı bu bana?

"Ne işi? Annenize gidecektiniz siz. Başka bir planınız mı var? Ama çizim yapacaktınız. Yani programınız boş bundan sonra gerçi. Siz bilirsiniz tabi ama sonraya birikmesin diye be-"

Yine sözümü kesti ve "Hale benimle mesaiye kalıyorsun. Aileni ara haber ver," dedi ve çıkmadan benim düşen omuzlarıma son bir bakış attı.

"Bundan sonra söyleyeceğin iki kelime dışındaki her şeyi sana yasaklıyorum. Evet, hayır. Anladın mı?"

Anlamadan burada kalacak olmanın şokunu atlatamadan "Ha?" diyiverdim.

Havalı bir göz kırpma hareketi ve ilk kez şahit olduğum yamuk gülümsemesiyle "Evet tam olarak bundan bahsediyorum," dedi ve odayı terketti.

Ben mi? Öylece bakıverdim ardından. 

👠

Desteklerinizi esirgemeyin. Yorum ve oylarınızı bekliyorum. Sıralamalarda yükselmek adına.

Seviliyorsunuz<3

İSTANBUL BEYEFENDİSİ | Yarı Texting ✔Kde žijí příběhy. Začni objevovat