Son

16.7K 1.2K 1.5K
                                    

Yanımda hissettiğim hareketlilikle gözlerimi yavaş yavaş araladım. Çok yorgun ve bitkin bir haldeydim.

"Linus"diye fısıldadım son gücümle. Arkamda belime dolanan ipi çözmeye çalışan kişi önüme geçti. Karanlıkta sadece parlayan gözlerini görüyordum.

Linus'unki gibi simsiyah bir çift göz. Ama onun bakışlarından daha farklı bakıyordu. Bu Linus değildi.

"Benim Andy. Sen iyi misin?"dedi telaşla. Aklımdaki sorunun yanıtını da vermişti aynı zamanda.

Cevap verecek gücü kendimde bulamadım. O da bunu anlamış olacak ki, yakında kurtulacağımı söyleyerek tekrar beni çözmek için arkama geçmişti.

O belime dolanmış sıkı iplerle uğraşırken bir anda kapı açıldı ve içeri biri girdi. Kim olduğunu seçemesem de sesi bana herşeyi belli etmişti.

"Ortanca abim demek sensin. Seni de merak ediyordum açıkcası" Bu Linard'ın sesiydi.

"Linard?"dedi Andy şaşkınca. Linard pis bir kahkaha attı.

"Ta kendisi. Yanlız benim merak ettiğim bir şey var. Efra'yı kurtarmak için neden kocası Linus değil de kardeşi Andy geldi?" Sanırım Linard'ın hayatı boyunca kurduğu en mantıklı cümleydi.

Harbi neden? Neden Linus beni kurtarmak için gelmedi? Oysa o Andy'den daha güçlüydü ve bunu kolay bir şekilde yapabilirdi. Onu durduran şey neydi?

"Yoksa Linus seni yeterince sevmiyor mu?"diye devam etti bana bakarak. Bir şey söylemedim.

"Orası seni ilgilendirmez Linard. Defol"dedi Andy sinirle. Linard o lanet olası kahkahasını tekrar kulağımıza doldurdu.

"Sence Efra'yı kurtarmana göz mü yumacaktım?!" Bir anda elini havaya kaldırmasıyla Andy'in duvara yapışması bir oldu. Teleknezi gücü sayesinde sürekli olarak Andy'i duvardan duvara savuruyordu.

Linard'ın beklenmedik bir şekilde yere serilmesiyle gözlerimi kanlar içerisinde yerde hareketsizce yatan Andy'den ayırıp o tarafa baktım. Linus ve Fier teyze gelmişti.

Linus koşarak benim yanıma gelirken Fier teyze de Andy'in yanına gitti. Ben hâlâ olanların şokunu atlatamamış boş gözlerle Linus'a bakıyordum. Yanağımda hissettiğim ıslaklıkla ağladığımı farketmiştim. Linus başımı göğsüne yasladı ve bana sarlılarak kucağına aldı.

Gördüklerinden ve düşündüklerinden yorulan beyim kendini kısa bir sürede uykuya bıraktı.

🍄

Gözlerimi yavaş yavaş araladığımda yüzüme düşen loş ışıkla yüzümü çevirdim. Hareket ettiğimi hisseden Linus arkasını dönüp bana baktı ve hızlıca yanıma geldi. Çok endişeli gözüküyordu.

"Efra'm sen iyi misin?" Konuşacak gücü hâlâ kendimde bulamıyordum. Bu yüzden sustum ve hislerimi sadece bakışlarımla anlatmaya çalıştım. O Linus'du, anlardı.

"Özür dilerim seni yanlız bıraktım yine"dedi gözlerinden bir damla yaş süzülürken.

"Sana verdiğim sözü tutamadım" Hep onun yaptığı şeyi bu sefer ben yaptım. Elimi çenesine götürdüm ve başını kaldırdım. Daha sonra ise akan göz yaşlarını sildim. Elimi tuttu ve dudaklarına götürdü.

"Sen imparatorsun Linus. Bu ne hal?"dedim alaycı bir şekilde güçlükle çıkan sesimle.

"Bir imparatorun yapması gereken en önemli şey sevdiklerini her daim korumak. Ama ben bunu bir türlü beceremiyorum. İyi bir imparator değilim" Çok üzgün gözüküyordu. Yorulmuştu. O da ben de çok yorulmuştuk.

Kayıp İMPARATOR (Tamamlandı)Where stories live. Discover now