Kayboldun, kaybettim seni.
Yıllar sonra küçücük mezarını önüme sürdüler. Ben büyüdüm de, sen hep ufacık kalmışsın Çocuk adamım.
Günlerce, haftalarca, aylarca cebime sıkıştırdığım bir avuç toprağına sığındım. Unut dediler, görmezden gel dediler, yo...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sema, Jilet lakaplı Boris ile Aksel'in kendilerine verdiği iş yüzünden kol kola davet alanına girmişlerdi. Sadece jet sosyetelerin, milyarderlerin bildiği ve katıldığı buluşma gecesinde içeriye giren olağanüstü çiftin üstünde tüm bakışlar toplandı. Sema, siyah mini elbisesinin seksi yıtmacından taşan buğday teni bacağına, dişiliğini daha fazla öne çıkaran altın işlemeli zincir takmıştı. Simsiyah kıvırcık saçları büstiyerinin açıkta bıraktığı narin omuzlarından aşağıya düşüyordu. Hafif göz makyajı ve kan kırmızısı ruju ile dudak uçuklatıyordu. Seksi eteğinin ve büstiyerinin açıkta olan beline güçlü parmaklar sarılıydı. Jilet, yanındaki kadın gibi siyahlara bürünmüştü. Bu ücra ama elegans mekanda, genetik olan bembeyaz saçları, küllü gri gözleri kadınların içini gıdıklarken, erkekler gıpta ile kendisini süzüyordu. "Beni nereye getirdin böyle?" diyerek sormuştu yanındaki dünya güzeli kadına. Yanık teni, kıvırcık saçları, doldun dudakları ve harkulade bedeni adamın bedenine yaslı halde duruyordu. Sema dudaklarını birbirine bastırırken Jilet'e şöyle bir bakmıştı.
"Milyader genel evine!"
"Ne!?"
Jilet'in parmaklarının üstüne parmaklarını doluyarak insanlara sahteden gülümsüyordu. "Klasik müziğe aldanarak sesini yükseltip bakışları üzerimize çekme." Genç adam, Sema'nın şakağına özenle çizilmişcesine olan dudaklarını bastırdı. Sema, ne kadar bu davranışlarının nedenini bilse de istemsizce bacakları titremişti. Halen adamın dudakları şakağında, hatta kulağına doğru iniyordu. "Beni genel evine getirdiğini söylüyorsun kıvırcık. Nasıl tepki beklerdin?"
Sema gözlerini yumdu birkaç saniyeliğine. Adamın ses tonu öyle erotik çıkıyordu ki boğazı kurumuştu."Aksel yok, işleri bize bıraktığına göre devam edelim." demişti sesinin düz çıkmasına sevinirken.
Genç adam dudaklarını Sema'dan uzaklaştırıp, yine alt dudağını yalamıştı. Sema bakışlarını öne indirdi. Bu adam Allah vere kendisi kalpten götürmezdi bugün.
"Senorita?" tatlı aksanıyla yanına yaklaşan adamın varlığıyla gözlerini ayakkabılarından yukarıya kaldırdı. İşte o an kısa bir şok geçirmişti. Kumral saçları, hafif sakalı yüzü, ela gözleri ve heybetli vücuduyla yıllar sonra karşısında eski arkadaşını görmeyi beklemiyordu. Yani bir tür arkadaş işte!
Jilet'in bakışları ikisinin arasında mekik dokurken Sema'nın dudaklarının arasından adamın ismi döküldü. "Enzo?"
"Scusami, sono rimasto senza parole quando ti ho visto davanti a me all'improvviso." (kusura bakma seni bir anda karşımda görünce dilim tuttuldu.)
Genç kadına sıcak parmaklarını uzattıp ellerini tuttu. "Sei affascinante, vieni qui." (Büyüleyici gözüküyorsun, gel buraya." diyerek Sema'yı belinden yakalayarak kendine çekip sarıldı. Genç kadının belinde olan Jilet'in eli boşluğa düşünce dişlerini sıktı. Bir melez olduğu için çokça dil biliyordu ve adamın büyük özlemle söylediklerini elbette anlamıştı.
