52. kavuşmak mı bunun adı? 🥀

145 9 25
                                    

𝙱𝚎𝚗 𝚣𝚊𝚝𝚎𝚗 𝚜𝚒𝚢𝚊𝚑ı𝚖, 𝚜𝚎𝚗 𝚗𝚎𝚢𝚒 𝚔𝚊𝚛𝚊𝚕ı𝚢𝚘𝚛𝚜𝚞𝚗? 🥀

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

𝙱𝚎𝚗 𝚣𝚊𝚝𝚎𝚗 𝚜𝚒𝚢𝚊𝚑ı𝚖, 𝚜𝚎𝚗 𝚗𝚎𝚢𝚒 𝚔𝚊𝚛𝚊𝚕ı𝚢𝚘𝚛𝚜𝚞𝚗? 🥀


Kendime ayırdığım bir gündü.
Sokaklarda dolaştım. İnsanların telaşlı tavırlarını inceledim, esnafa kulak kabarttım. Vapura bindim, simidimin yarısını martılar ile paylaştım. Denizin buğulu sesiyle gözlerimi kapattım.
Temmuz'un boğucu sıcağında dolaştıkça dolaştım. Vizyona giren ve en çok izlenen komedi filmine girdim. Herkes kahkahalarla gülerken ben bomboş ekrana bakmıştım. Salondan çıkarken hiç dokunmadığım patlamış mısır kovasını ele ele içeriye giren çiftin kucağına bırakmıştım. Başıboşca dolanıp giyim mağazalarının vitrimlerine baktım.
Bir kesinde içeriye girip üstüme denediklerim dahi olmuştu.

Dalmış şekilde vitrime bakarken omzuna sarılan güçlü kolla irkildim. Eş zamanlı olarak yanağıma kuvvetli bir buse konmuştu. "Hiiii!" tanık simayla dudaklarımın üstüne örttüğüm parmaklarımı indirdim. "Onur!" çatık kaşlarım, onun kaşlarını havaya kaldırırken ne derece tatlı olduğundan habersizdi.
"Ödüm koptu, insan olana bu yapılmaz."
Günlerce ortadan kaybolup, bir anda sobe! ben geldim demekten çekinmzdi Onur.
Ona hak veriyordum, önceden annesi için pisliğin içindeydi, şimdi hem annesi hem benim için.

"Teoride melek olduğunu hesaba katarsak insan olmadığın aşikar. Sorunumuz kalmadı desene." güleç yüzünü görmeyi özlediğimden yönümü ona dönüp kollarımı beline sardım. Naif kokusundan hoşlanıyordum, bana kendimi iyi hissettiyordu. "Özlemişim." diyen sesine
"Bende." diyişim karıştı. Kolunu omzuna tekrar atarak beni yemek katına sürüklüyordu.
"Yemek yemek istemiyorum!" son zamanlarda iştahsızlığım zirvedeydi. Öyle anlar geliyordu ki yemek kokusu midemi ağzıma getiriyor, gözlerimi yaşartıyordu.
Okuldaki arkadaş topluluğum bu duruma her şahit olduklarında "hamile misin" diye sorarak benimle maytap geçiyorlardı.

"Ben de nefret ettiğim adamın uşaklığını yapmak istemiyorum ama neticeler."

İçim burulmuştu. Yalnız hissettiğim anlara lanet ettmiştim. Benim için kendini parlayan insanlara haksızlık ediyor oluşum boğazıma oturmuştu. Böyleydim, sürekli depresif yanlarım vardı. Daima kötüyü düşür, kötüyü beklerdim. Nihayetinde hayat hiç şaşırtmadan hedefi tam on ikiden vururdu.

"O iş nasıl gidiyor?"

"Aslında..." sesinden anladığım kadarıyla hoş olmayan cümleler duyacağım açıkken gözlerim istemsizce kısıldı.
"Yemeğimizi yiyelim anlatacağım."
Ne anlatacaktı? Yine kötü şeyler oldu biliyorum. Beni bulmaması olanaksızmış gibi neye şaşırıyorsam!

"Çatlarım!"

"Çatlamazsın, çatlamazsın. Ayrıca unuttum sanma, yine Poyraz'a haber vermeden çıkmışsın azarını sonraya saklıyorum."

Şuan Onur'a kızmak istesemde ertelemek zorunda kalmıştım. Fakat bu mütemadiyen izleniyor oluşumun beni fevkalade rahatsız ediyor oluşunu değiştirmediği gibi örselemiyordu da.
"Gardiyanlardan sıkıldım." düşüncelerime diken vurarak kendi çapımda isyan etmiştim.

K A M E L Y A  Ç İ Ç E Ğ İHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin