kusur veya kusursuzluk

129 17 119
                                    


Chifuyu, Keisuke ile yaptığı her konuşmadan veya tartışmadan büyü bir haz alıyor.Kalın ve baslı sesin tok kahkahasını duymak, güldüğü vakit göz çevresinindeki kasların kasıldığını ve ince çizgiler halinde onu sarmasını izlemek, uzun vampiri andıran parlak inci dişlerini dolgun dudaklarıyla oluşturuduğu tezat Chifuyu'nun Keisuke'ye olan sevgisinin hiçbir vakit bitmeyeceğine inandırıyordu.

Akabinde aynı şey Keisuke içinde geçerliydi.İri zümrüt yeşili - cam göbeği gözlerinin kayan yıldızlar gibi parlaması sahip olamayacağı kadar büyük kalbe Keisuke'nin sevgisini sığdırmasına hayran.Beyaz teninin, yaptığı çapkın ve biraz yaramaz muhabbetleri yüzüden kızarmasına,
kendisini bir çocukmuşçasına azarlayıp bir anda sahip olduğu ciddi kişiliği ele alışını, ince kaşlarının mimiklerine göre şekil değiştirmesini, ince dudaklarının arasından dökülen her kelimenin değeri, Keisuke için kalbine inen bir cennet taşı etkisi yaratıyordu.

İlk tanıştıkları vakit belki bundan on sene veya dokuz sene önceydi.

-

Soğuk, ter, kan ve ceset kokan uzun karanlık dehlizde kendini mehrum bir noktada dolaşırken asla tanımlayamadığı bir bahardan çıkan çiceğin yoğun kokusu odayı doldurduğunda onu tanıdı.
Yüzünü daha önce görmemiş ve tanımamış olmasına rağmen onu güzel kabul etti.

Gösterişi bol ama narin bir kadının dalgası gibi gelip geçeceğini varsaydı ancak o kokunun sahibinin aksini yansıttığında hayat ona bir tokat gibi çarptı.

Kalbini ateşe verdi, vücudu derin acılar ve yanıklar çekti.Ama hiçbir şey bu kadar iyi hissetirmedi.Alışık olduğu koku ona bu kadar yabancı ve bir o kadar yakın hissetirdi bu tezatlık sadece Chifuyu'nun yaratabileceği kuvvette birşeydi.

Keisuke her zaman güzelliğin kusurları birleşimiyle oluştuğuna inandı, kusurlar başka kusuru örter ve her seferinde yeni bir güzellik algısı yaratırdı.Ama herkes bu nokta bir kez olsun güzel olabildi.

Chifuyu bu düşünceyi yıkmasına neden oldu.

Kusur bulamadı.

Bu onu durdurdu, zihnen varoluşsal bir boşluğun içine düştü.Küçüklüğünden beri mükemmel olmanın sırrını öğrendiğini zannediyordu.
Kusurlarla sev ve değerlendir. Kusurlar ile var oluruz ve ölürüz, mükemmeliyet sadece bir birleşim.Nitekim adını bile dahi bilmediği adam onu o an için zihninin bulanmasına neden oldu.Algılar yok oldu, öğretiler sadece boş gaflardan ibaret haline geldi.

Mükemmeliyet kusurların birleşimiyle oluşmaz mıydı?

Bu algının yıkılmasına sebep olan kişi karşısındaydı.Keisuke için daha önce görülmemiş bir güzelikti. Büyük salonun kapıya yakın duvarın önünde birdenbire durdu.O andaki hislerini, bilhassa aradan bu kadar seneler geçtikten sonra anlatamıyordu.

Bunu izah edemiyordu, yalnız o zamana kadar hiçbir adamda göremediği garip, biraz mağrur ve çok kuvvetli bir ifade vardı.Bir o kadar nazik ve kibar.

İnce beyaz kemikli parmakların, pianonun üzerinde bir bebeği okşarmışçasına yumuşak dokunuşu her notanın bir sirenin neşeli kahkahası gibi çıkıyorken uzun kirpiklerinin arasına düşen gün ışığı her hareket edişinde bir canlı edasıyla nefes alıp veriyor.İnce dudakları pembe diliyle bazen nemlendiriyor ve ışıldamasına neden oluyor.Altın sarısından daha parlak çiseleyen yağmurun altında bulunan canlı papatyanın polenleri gibi örtüşen sarışın perçemleri bazen, okyanus ötesinden gelen yabancı bir uğultu gibi ormanın derinliklerindeki çiceklerin melodisi gibi mavi- su yeşili kürelerinin görüş açısına girer.Bu durum genç adamın kemerli burnunun havaya kalkmasına ve mimiklerinin gerginleşmesine sebep olurken tombul ve bir pamuk parçası kadar yumuşak -hiç temas etmemesine rağmen bunu böyle saydı- yanakları hiç olmadığı kazar kırmızı bir pudrayla kaplanır. Minyon tipini zıttı olarak ince sıralı siyah kaşları bulunurdu , en ufak duygu gösterisinde kendisini saklamaktan geçinmeyen cesur bir yüze sahipti.Boyu kısa ancak vücuduyla altın oranını yakalıyor, ince belini saran kumaşın altında narin ve süt beyazı bir tenin olduğunu, vücut kıvrımları belirten fazla süse boğulmamış bluzunun üzerinde bronz işlemeli bir broşür bulunuyordu.Broşür değersiz bir maden parçası da olsa o an için mücevher ışıltısına eş değerdi.

[⽝] 𝐖𝐇𝐀𝐓 𝐈𝐒 𝐋𝜪𝐕𝐄 𐃘ᑲᥲjі𝖿ᥙ𝘺ᥙOù les histoires vivent. Découvrez maintenant