On Üçüncü Bölüm

198 19 1
                                    

Wang Yibo, Xiao Zhan'la birlikte bir kez daha adaya dönmeyi planladı.

Ebeveynleri onunla her şeyi konuştuklarından beri, annesi onu çok kez aramıştı fakat Wang Yibo çeşitli nedenlerden dolayı aramaların hiçbirini açamamıştı. İşleri bittikten sonra bir mesajla cevap vermiş, kadın ise ona cevap olarak acil bir şey olmadığını söylemişti.

Durum biraz tuhaftı. Wang Yibo kimsenin yanlış bir şey yapmadığını biliyordu ve mantıken minnettar hissetmeliydi; bunca yıldır onu büyüten ebeveynleri olmasaydı, muhtemelen uzun zaman önce fırtınalı bir gecede o yetimhanede ortadan kaybolacaktı. 

Mantık herkes tarafından anlaşılabilirdi, ama uygulamaya dökmek çok zordu. 



Babası onu bir kere Xiao Zhan'ı Frank'ın kliniğinden alırken yolda aramıştı. Wang Yibo'ya ne yaptığını sordu ve Wang Yibo ona Xiao Zhan'ı aldığını söylemişti. 

"Avukat Zhang'ı hatırlıyor musun? Geçen hafta adaya geldi, benimle yemek yedi ve senin hakkında konuştu," dedi babası telefonda. 

"Ne için?" Wang Yibo sordu.

"Sen ve Zhan Zhan ayrılıyormuşsunuz?" 

Wang Yibo; Avukat Zhang'ın gidip gitmeyeceğini, tüm evrakları ve belgeleri hazırlayıp hazırlamadığını sorduğu, Xiao Zhan'ın arabasındaki telefon konuşmasını duyduğunu hatırladı. 

Hatta Xiao Zhan'a, eğer ebeveynlerine daha iyi görünmesini istiyorsa, Wang Yibo'nun kendisi umursamadığı sürece onunla yaşamaya devam edebileceğini söylemişti.

Daha bir hafta olmadan o ve Xiao Zhan'ın ilişkisi 180 derece değişmişti. İşler farklılaşmıştı ama hala net bir şekilde konuşmadıkları şeyler de vardı.

Aşırı tatlı olan bir dilim pasta, Wang Yibo'nun birçok önemsiz şeyi unutmasına neden olmuştu.

Belki de Wang Yibo hemen cevap vermediği için, telefonun diğer ucundaki adam aniden çok ciddi ve içten bir şekilde şöyle dedi: "Yibo, sen her zaman benim oğlum oldun."

Taksinin içinde şoförle birlikteydi. Wang Yibo önünde oturan kişiye baktı ve hiçbir şey söyleyemedi; en sonunda mırıldanarak onayladı ve "Biliyorum," diyerek telefonu kapattı.

Wang Yibo, her akşam 8'de yayınlanan melodram dizilerinin olay örgüsünü gerçekten sevmese de, gençken dadısıyla çok fazla izlemişti. 

Bu taksinin arka koltuğunda, Wang Yibo'nun o dramalarda çığlık atabilen ve bağırabilen insanları çok kıskandığı bir an vardı. 

Bir şey olduğunda, tüm duyguları bir çığ veya sel gibi tamamen serbest bırakılabilirdi.

Ama gerçek dünyanın Wang Yibo'su sadece elini alnına koyar, sessizce ona çarpan her şeyi kabul edebilirdi ve yapabileceği hiçbir şey yoktu.

Aramadan sonra annesi bir mesaj gönderdi: Yibo, xiao-Ruan'ı okuması için yurt dışına göndermeyi planlıyoruz ve ben de onunla gitmeyi düşünüyorum, gelmek ister misin?

Wang Yibo bir "?" ile cevap verdi. 

Çok hızlı bir cevap geldi: City L'e gideceğiz, babanın da orada işleri var ve gelirsen idare etmeye yardımcı olabilirsin. 

ÇN: 'City L'in neresi olduğunu tam çözemedim o yüzden böyle bırakmayı tercih ettim,

Wang Yibo, annesine çok nadiren itaatsizlik ederdi, gençken ve onların adayı terk etmelerinden mutsuz olduğu zaman bile, asla öfke nöbeti geçirmemişti.

靠边停车; Pull OverHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin