•şarkılar yerini ağıtlara bıraktığında

63 15 24
                                    

yaklaşık kaç gün geçmiş insanların birbirini o kumsala tekrardan gömmesinin üzerinden bilinmiyor

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


yaklaşık kaç gün geçmiş insanların birbirini o kumsala tekrardan gömmesinin üzerinden bilinmiyor. fakat tek bilinen bunun bir hayra yorulamayacağı.

ateş başında söylenen şarkılar kısa sürdü, yerini türkülere, ağıtlara bıraktı. gömülen hastaların etini yiyenlerin bedeni günler sonra ilk tepkiyi verdi; sarılık.

yüzleri sapsarı kesildi, tenlerinde işaretlenmeyen nokta kalmadı. leke leke oldular, tekrardan pul pul döküldüler. fakat bu sefer açlıktan değil yedikleri canlardan taş kesildiler. çığlıklar tekrardan kulaklara doldu, göz yaşları sanki çok su bulabiliyorlarmış gibi utanmadan yanaklarından aşağı kaydı. bitirimin son noktasına gelmişlerdi sanki.

çocuklar ipten sırayla düşüyormuş gibi tek tek can vermeye başladığı vakit, bir gece yarısı karanlık ormanın içerisinden bir adam geliverdi. üstü hayvan derileri ile kaplı, sırtı bir bez çanta ile doluydu. uzaktan bakınca bile bir şaman olduğu anlaşılıyordu. şaman olduğunu anlamayanlar için bile bir misafir olduğu belliydi; tanrı misafiri.

şaman kendisine bir öcü gibi bakan kalabalığa aldırış etmeyip kasabanın dört bir tarafına tütsüler yerleştirdi. etraf kan kokuyor, pislikten geçinilmiyorken parmak arası terlikleri ile gidebildiği kadar derinlere gitti. kasabanın hiç görülmemiş mağaralarına bile birtakım semboller bıraktı.

elindeki renkli ve ışıltılı tebeşirler herkesi büyülemeye yetivermişti çoktan, insanlar onun paçalarına yapıştılar. yardım istediler, tanrı'dan onları affetmelerini ve en başindan neden bu hale geldikleri ile ilgili bir açıklama yapmasını arz ettiler. fakat şaman onlara sadece sinirle soluyup bağırışlarını bıraktı. şanslarına, pek de sakin ve anlayışlı değildi bu tanrı misafiri. gerim gerim geriliyordu her bir tarafı.

tüm köyü işaretlemesinden ve her bir noktaya tanrı için dua etmesinden sonra ise hastalıktan kırılanları yanına toplayıp tekrar dağa çıkarmaya başladı. karşı gelenlere acımadı, vurmaktan çekinmedi. midesindeki son lokma da bir günah olarak erimeye başlayan kasabalıları hunharca hırpaladı. daha sonra güçsüzlerin de pes etmesi ile herkesi tepedeki mağarada topladı. kendisi de onların arasında bir yere çömelip elindeki tüylü depneğini sallamaya başladı. ucundaki metal topaç çan gibi çalınıyor, güzel bir sese muhtaç kalan insanlara sanki bir org havası veriyordu.

önce gök gürüldemeye başladı sonra ise tüm kuşlar ormana kaçtı. Etraf zifiri bir karanlıkla çevirilmiş, sadece köyün dört bir yanından parlayan sembollerin işaretleri ile aydınlanıyordu. yaşlı şaman bir eli ile uzun sırma sakalınu okşuyor diğer ile topaçını sallamaya devam ediyordu. ağzından ise kimsenin duymadığı bir dilde kelimeler dökülüyor, bu insanların günahlarını affetmesi için tanrı'ya yalvarıyordu.

yıllarca birbirleri ile savaş içinde yaşamış, komşularının çorabı söküldüğünde bir iğne bile uzatmamış, kazanlarında pişenleri kendilerinden başkasına koklatmamış bu insanların aç gözlülükleri için tanrı'ya yalvarıyor, karşılığında ne isterse istesin kalan canları kurtarmasını söylüyordu.

Patricia'nın Çocukları ; JilixWhere stories live. Discover now