(8) ~BİZ KATİL DEĞİLİZ~

155 99 27
                                    

Bu muhafızlar gerçekten çok yavaş, daha onlar gelmeden pencereden odanın dışına çıkmıştım. Yaptığım antrenmanlar meyvesini veriyordu. Kendi kendime gülümsedim, herşey sizin için ailem.

Uzun koridorda yürüyor ve düşünüyordum. Sanırım şimdiki hedefim kralı araştırmak olmalı. Odama hızlıca geldim, üzerime mavi bir gecelik giyip, yatağıma geçtim. Bir an önce uyuyup yarın için, kral ile ilgili planlar yapmalıydım.

Sabah olmuştu, çoktan üzerimi değiştirip banyo yapmıştım. Şimdi ise aynalı masanın önünde uzun, kırmızı saçlarımı tarıyordum. Bir an önce Julia ve Aidan ile konuşup kral William ile ilgili planlar yapmak istiyorum. Saçımı tarama işlemimi bitirdikten sonra, yüzüme hafif bir makyaj yaptım. Bugün kendimi mutlu hissediyorum, umarım gün sonuna kadar böyle devam eder.

Aynadan ayrılıp, odamdan çıktım. Hızla bir iki oda ilerleyip Julia'nın odasının önüne gelmiştim. Kapıyı tıkladım, ardından Julia kapıyı açtı ve beklemediğim bir anda bana sıkıca sarıldı. Önce şaşırdım, sonra bende karşılık verdim. "Bu sarılmayı neye borçluyuz?" Diye sordum gülerek.

Julia benden gülerek ayrıldı. "Ne yani kardeşime sarılmam için bir sebep mi olmalı?" Bende gülerek karşılık verdim. Sonrasında bir soru yönelttim "Aidan nerede? Odasında mı?" Julia gözlerini devirdi. "Nereden bileyim, onun bekçisi miyim?" Yüzünün kızardığını görünce kahkaha atmak istedim, ama dudaklarımı birbirine bastırarak bunu engelledim.

Kapı açıldı ve içeriye Aidan girdi. "Bende seni arıyordum kırmızılı." Dedi. Kaşlarımı çattım. "Bir kızın odasına izin almadan girmek ne demek? Ya Julia üzerini değiştiriyor olsaydı?" Dedim ve içimden kahkaha attım, bunlarla uğraşmak en büyük eğlencem. Aidan'ın suratı anında kızardı ve hemen açıklama yaptı. "Önce senin odana baktım, sen olmayınca biraz endişelendim. Julia'ya sormaya gelmiştim, içeride ikinizin sesini duyunca içeriye girdim."

Julia bana kızgın gözlerle bakıyordu, bu sefer sesli bir kahkaha attım. "Kabul edin komikti." Dedim. İkiside yüksek sesle. "Değildi!" Diye bağırdı. Ama bu sadece benim kahkahalarımı yükseltmişti. Julia "daha çok gülmek ister misin?" Dedi. Hayır ne yapacağını biliyorum. "Sakın yapma."

Julia Aidan'a baktı "tut onu" Aidan şaşırdı, fakat sonrasında benim kaçmama fırsat vermeden kollarımdan tuttu. "Julia hayır!" Julia bana yaklaştı ve karnımı parmakları ile gıdıklamaya başladı.

Kahretsin ki çok huylanıyorum.

Gülerek kıvranıyordum. "Y-yapma yeter!" Zar zor konuşuyordum. Julia "bunun intikamı burada bitmedi." Dedi ve beni gıdıklamayı bıraktı. Derin bir oh çektim. Gülmekten ağzım ağrımıştı. Aidan'a başımı çevirdim. "Sana da yazıklar olsun, hiç mi acımadın kardeşine." Aidan gülümsedi. "Kardeşim bu sefer, cezayı haketmişti."

Bu konuyu daha fazla uzatmadım. "Gelin oturalım, size bir şey anlatacağım." Dedim ve julianın odasındaki 3 kişilik, kırmızı koltuğa oturdum. Julia sağıma, Aidan'da soluma geçip oturdular. Onlara dün muhafızlardan duyduğum şeyleri anlattım. Aidan elini çenesine koydu ve sesli bir şekilde düşündü. "Kral William'ın Serf ırkı ile ne gibi bir ilişkisi olabilir?"

Julia da aynı şekilde elini çenesine koydu. "Bence iki seçenek var; ya kralın bu işte bir parmağı var, ya da korumaya çalıştığı birisi." Julia'nın söyledikleri çok mantıklıydı, juliadan mantıklı cümleler duymak ne kadar şaşırtıcı olsa da, tahminlerinde haklı olabilirdi. "Haklısın." Diye mırıldandım. Bende elimi çeneme koyup düşündüm.

"Peki ne yapacağız?" Dedi Aidan. Ellerimi indirip ona baktım. "Kralın odasını araştıracağız." Aidan ve Julia gözlerini ayırmış bana bakıyordu. "Hadi ama, o kadar da zor olmamalı." Dedim. Julia, "kralın odasının önünde muhafızları var, nasıl gireceğiz?" Dedi. Evet sorun da buydu, o odaya nasıl girecektik? Ama bir yolu olmalıydı, her zaman bir yolu olurdu, bu sefer de olacaktı.

SERF IRKININ VARİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin