0.3

359 22 105
                                    

Her daim temiz olan evi köşe bucak hızla kontrol ettim, evet gelenler yakınlarım olabilirdi ama dağınıklık karşısında ne olursa olsun sinir oluyordum. Gecenin ilerleyen saatlerinde olduğumuzdan olabildiğince evde sessiz yürümeye çalışıyordum, zaten insanlar oruçluyken epey sinirli oluyordu. Bir de ben birilerini deli edemezdim. 

Babam emekli bir yarbaydı, tüm hayatını kızına daha iyi bakabilmek ve elbette bu vatan daha iyi koruyabilmek için geçinmişti. Annemse gazeteciydi, tabii ben doğduktan sonra işine devam etmemişti. Dayılarım, amcalarım hep askerdi. 

Yıllar içerisinde böyle bir aileye yakışacak bir evlat olmuş, kendime uygun olan en iyi mesleği de edinmiştim: Elbette ki F-19 pilotu olarak hayatıma devam etmiştim. Yakında görev merkezime geri dönecektim. İşimden ayrı kalamazdım, askerlik salak saçma romantizm kurgularında anlatıldığı gibi değildi.

Gerçi ben de pek asker sayılmazdım, belirli -temel- kavramları saymazsak normal bir askerin aksine neredeyse hiç askeri eğitim almamıştım. Çalışma alanlarımız çok ayrıydı, adı üstünde... Pilot, pilottum ben. 

Ezgi kapıyı çaldıktan sonra hemen içeri girmişti. Apartmandaki kapılarımız dışarıdan da açılabiliyordu, her yer kameralarla dolu olduğundan ve tanıdıklarımız dışında kimsecikler olmadığından pek de özen göstermiyorduk. 

Tanıdıklar olmasa bile kim rütbesi oldukça iyi olan askerlerin evlerini soymaya cesaret edebilirdi ki? Hepimiz askeriyede yaşıyorduk, birinin askeriyede yaşayabilmesi için ailesinden illaki birinin asker olması gerekiyordu. Yani işi, gücü yerindeydi ve hırsızlık insanların kişiliğine bağlı olsa da bu tarz insanlar genelde suç işlemekten çekinirdi. 

"Hoş geldin Ezgi hanımmm." Kapıya doğru ilerledim, başımı dışarı çıkararak Bulut'un gelip gelmediğine baktım. Yorgunlukla basamakları tırmanıyordu. 

Ezgi salonu kontrol etti. "Annemler yattı mı?" Annemler... Benim annem onlar. Ama her neyse arkadaş olduğumuz için bunun sorunu yok.

Parmaklıklara tutunarak çok da yüksek olmayan bir sesle bağırdı. "Dördünce kata apartman yapanın ağzına tüküreyim." 

"Kimse dördüncü kata apartman yapmıyor Bulut, apartmanı dört katlı yapıyorlar." 

Her neyse anlamına gelen klasik bakışlarından atarak terliklerini fırlatırcasına ayağından çıkardı, hızlı adımlarla mutfağa doğru ilerledi. Salonla mutfak birleşikti, rasgele bir bardak alıp buzdolabına yöneldi. Susamıştı, su içmek yerine kendine kola doldurdu. 

Kafama rasgele sarmış olduğum başörtüsünü kenara bırakıp daha rahat bir başörtüsü taktım. Kapalı kızların hepsinin içinde azıcık da olsa bu his vardı: Hızla yaparsam, birinin arkası dönükse gözükmemeyi başarabilirim düşüncesi...Oysaki otuz saniyecik haram olan kişiden arkasını dönmesini istesek bu kadar aksiyona gerek kalmazdı. 

"Ee... Ne yapıyoruz?" 

Elindeki bardağı ileri geri sallarken yanımıza doğru yürüdü. "Sen komutanı balkona çağırıyorsun arayıp, bende kafasına tükürüyorum."

Ezgi gözlerini devirmemek için zar zor durdu. "Tam da Bulut'u aşağı atalım diyecektim. Bir zahmet dördüncü kattan düşüp ölsün artık." 

Alayla güldü, bardağını şampanya bardağı gibi havaya kaldırdı. "Bana bir halt olmaz, ayağa kalktığım gibi gelip yine millete pislik yaparım cano." 

Üçümüzde çok yakın arkadaş olduğumuzdan -yani Bulut kuzenim ama konumuz bu değil- pek de basit tartışmaları, dalga geçmeleri takmıyorduk. Arkadaşlığımızın tuzu biberi haline gelmişti. Odama gelmelerini işaret ettiğimde tek kelime etmeden takip ettiler, annemler daha yeni uyumuştu. 

Asker Bozuntusu | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin