20.0

548 71 28
                                    

en son olanların üstünden üç gün geçmişti ve bu üç gün boyunca beomgyu yüzüme bile bakmamıştı. konuşalım mı diye sormak istiyordum ama hala sinirli olduğunu görüyordum ve vazgeçiyordum bu isteğimden.

umarım yakında sakinleşir ve bana dediklerini fark ederdi, ona çok kırılmıştım.

evet ben de hatalıydım ve bunun için defalarca özür dileyeceğim ondan ama yine de her şeyi bir çırpıda çöpe atışı kalbimi kırmıştı.


sabah planım beomgyuyla karşılaşmadan çıkabilmekti ama başaramamıştım. mutfakta karşılaşmıştık.

birbirimize merhaba ya da günaydın bile demeden oradaki işlerimizi hallettik. bu halimiz de çok üzüyordu beni, daha birkaç gün öncesinde eski halimize geri döndük diye seviniyordum.

- • -

bir haftadır durumumuz değişmemişti, hala aynıydık.

yine beomgyuya görünmeden çıkmaya çalışmıştım ama yine başaramamıştım, mutfakta karşılaşmıştık.

yüzünde yine sinirli bir ifade görmeyi bekliyordum ama yanılmıştım. yüzünde... üzgün bir ifade vardı. bir şey demek istiyor gibiydi ama yine hiçbir şey demeden gitti.

- • -

akşamları eve olabildiğince geç dönüyordum, bugün de bir gibi dönmüştüm. beomgyu uyumuştur diye düşündüğümden çok sessiz olmaya çalışıyordum ama odama çıkarken ışıklarının açık olduğunu gördüm.

içeri girip neden bu saatte uyumadığını sormak istedim ama sonra şu an içinde bulunduğumuz durumu hatırladım, daha ne kadar devam edecekti bu?

beomgyuyla hep böyle mi olacaktık? her şey güzel giderken bir anda bir şey oluyor ve birbirimize yabancıymışız gibi davranmaya başlıyorduk.

önce bana güvensin diye bir sürü şey yapmıştım ve tam ikinci adıma geçmişken, kendine olan güvenini yerine getirmek, küçük bir yanlış anlaşılma yüzünden bir haftadır konuşmuyorduk. biraz... yorucu bir süreç açıkçası, inkar edemeyeceğim.

"hem uğraşması zor biriyimdir, çok kolay modum düşer, bazen çok sesliyimdir, insanlara çok kolay gıcık kaparım, çok inatçıyımdır, sinirlendiğimde bambaşka bir insan olurum ve daha bir sürü şey... sen de bunları gördükten sonra beni bırakmak istersin zaten..."

bir anda beomgyunun bunları dediği zaman geldi aklıma. neler düşünmüştüm, neler demiştim ben böyle?

bu yolun zorlu olacağını biliyordum, beomgyu da demişti zaten. ben bunları göze almıştım en başında, en ufak zorlukta neden vazgeçmeyi düşünmüştüm?

hayatım boyunca en küçük zorluklardan bile kaçmıştım, onlarla karşılaşmamak için hep başka yollar aramıştım. mücadele etmedim hiçbir zaman. yine bu yönüm ortaya çıkmaya başlıyordu ama izin vermeyecektim.

bu savaşma isteğim de beomgyu sayesindeydi aslında, onun sayesinde bu yönümü değiştirmek için bir şeyler yapıyordum. bana kattığı şeylerden biri de buydu. ona yeniden teşekkür etmem gerekiyordu galiba.

hemen yatağımdan kalkıp kapıya gittim, beomgyunun yanına gidecektim. ne diyeceğimi bilmiyordum ama yine de gidecektim.

kapıyı hızlıca açıp çıkmamla bir şeye çarpmam bir olmuştu. başımı ovuşturup gözlerimi açmamla çarptığım şeyin beomgyu olduğunu gördüm. ben yere düşmesem de o düşmüştü, yerde başını ve kalçasını ovuşturuyordu.

"beomgyu? napıyorsun sen burda, iyi misin? çok acıdı mı canın?" yanına eğilip kalkmasına yardım ettim.

"yok, yok bir şeyim iyiyim..."

"çok üzgünüm hiç kapının önünde olacağını düşünmemiştim yanına geleyim diye hızla çıkmıştım, doğru ya sen napıyorsun burda? bir şey mi oldu?"

"ben de yanına geliyordum... salonda oturalım mı? konuşmak istediğim şeyler var"

evet anlamında kafamı salladım ve aşağıya indik.

"ben... nasıl başlayacağımı bilmiyorum... o kadar utanıyorum ki..."

"kendini zorlama, istediğin kadar beklerim ben"

"sen bana iyi davrandıkça kalbim daha da acıyor... nasıl benden nefret etmiyorsun? sana bir sürü zorluk çıkardım ve hala bana iyi davranıyorsun...

ben... o gün sana dediklerim için o kadar utanıyorum ki... taehyunu görünce, bir de arkadaş olduğunuzu görünce bazı şeyler hatırladım ve... başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissettim. sonra da bir anda çok sinirlendim. sinirimi sana yöneltmemem gerekiyordu.

bilerek yapmadığını içten içe biliyordum ama kendime anlatamadım. seni kırdığım için  çok üzgünüm... seni kırmak yapmak istediğim en son şey bile olmadı hiçbir zaman...

ve bu kadar geç fark ettiğim için özür dilerim. dün gece gördüğüm rüya sayesinde aklım başıma geldi, bana 'herkes haklıymış senin hakkında, sen bencilin tekisin! hiç umrunda oldum mu? İşte bu yüzden yalnız öleceksin!' diyordun ve gidiyordun evden. o kadar gerçekçiydi ki hala çıkamadım etkisinden...

lütfen... lütfen beni affet. söz veriyorum bir daha asla böyle bir şey yaşatmayacağım sana... lütfen beni bırakma..." ağlamaya başlamıştı, bunları söylemeseydi bile anlayabiliyordum ne kadar pişman olduğunu gözlerinden.

gözyaşlarını sildim, daha çok ağlamaya başladı. sarıldım ve sırtını sıvazladım.

"beomgyu ağlama lütfen, seni bırakacağım falan yok. bana zorluk çıkarmıyorsun, zaten bu yola zorlu olacağını bilerek girmiştim, göze almıştım olabilecek her şeyi.

ve senden nefret de etmiyorum, evet dediklerine kırıldım ama senden asla nefret etmedim, edemem de. lütfen ağlama artık ve saçma sapan düşünceleri çıkar aklından" tamam anlamında kafasını salladı ve yavaş yavaş ağlamasını durdurdu.

"ayrıca ben de sana büyük bir özür borçluyum, seni öyle bir duruma sokmamalıydım. çok ama çok özür dilerim"

bunu dememden sonra beomgyu ağlamasını tamamen durdurdu ve kollarımdan ayrılarak doğruldu.

"sorun değil ve teşekkür ederim beni affettiğin için"

ne demek dedim ve bir sessizlik çöktü. tam kalkalım mı diyecekken sessizliği bozan beomgyu oldu.

"sen... taehyunla olanların ne kadarını biliyorsun?"

hafızamı zorlayarak beomgyuya o gün taehyunun dediklerini aynen söyledim.

"anladım... BİR SANİYE FOTOĞRAFLARIMI MI GÖRDÜN SEN? HANGİSİNİ GÖRDÜN? AH BU ÇOCUK HALA HERKESE FOTOĞRAFLARIMI GÖSTERMEYE DEVAM MI EDİYOR GERÇEKTEN"

galiba bu kısmı atlamalıydım.

"şu gri saçlı olduğun... bu arada saçlarını griye boyatsana, çok yakışıyormuş-"

"saçmalama bir daha asla saçımı griye boyatmam, çok acılı bir dönemdi. hem konuyu dağıtmaya çalışma"

sessizce peki dedim.

"her neyse... yarın akşam işin var mı?"

"hayır"

"o zaman akşam sana olanları anlatayım, ister misin?"

"elbette" heyecanla kafamı salladım.

bu halime gülüp tamam o zaman, hadi geç oldu yatalım dedi ve odalarımıza geçtik.

son bir haftadır ilk kez bu kadar mutlu girmiştim yatağa, bir de heyecanlı. yarın beomgyunun anlatacaklarını heyecanla bekliyordum.

[özür dilerim. ben...çok kötüydüm. yaptığım şey hakkında düşündüm ve çok pişman oldum. bu çirkin ve korkak yüzümü görmüş olduğun gerçeği benim için çok zordu...]

✓ dlmlu # beomjun Where stories live. Discover now