21.0

503 64 10
                                    

"çok heyecanlı duruyorsun yeonjun, bu kadar mı merak ediyorsun neler olduğunu?" bugünkü işlerimi hemen halledip erkenden eve gelmiştim. beomgyu yemekten sonra anlatırım demişti bu yüzden de hızlıca yemeğimi yiyordum, heyecanımı biraz fazla belli ediyordum galiba.

"yani onun için de heyecanlıyım ama bana kendini açtığın için daha çok..."

gülümseyip kafasını salladı ve yemeğine geri döndü.

sonunda yemeklerimiz bitmişti ve salondaki koltuğa oturmuştuk, biraz sonra öğrenecektim her şeyi.

6 yıl önce, 2017

"merhaba yanına oturabilir miyim?" heyecanla kafamı salladım, çok mutlu olmuştum beninle oturmak istemesine.

lisenin ilk günüydü, sınıfa çok erken gelmiştim ve yaklaşık 40 dakikadır yalnız başıma oturuyordum. birinin yanıma oturmasını umuyordum ama sınıfa insan doldukça bu umudum kırılıyordu. kimi yalnız başına bir sıraya geçiyordu kimi de arkadaşının yanına. en sonunda büyük gözlü bir çocuk yanıma gelmişti. işte bu yüzden çok mutlu olmuştum.

"ben taehyun" dedi elini uzatarak.

"ben de beomgyu, tanıştığımıza memnun oldum" heyecanla elini sıktım.

"ben de" dedi gözleriyle gülümseyerek.

işte böyle tanışmıştım üç yılımı beraber geçireceğim en yakın arkadaşımla, hayalimi keşfetmemi sağlayan çocukla.

2018

"beomgyu kaldır kafanı şu kitaptan hadi"

"dur taehyun iki sorum daha kaldı"

"hayır iki soru bekleyemeyecek kadar açım, gelmezsen kendim gideceğim kantine"

"tamam taman geliyorum"

"hiç anlayamıyorum bu çalışma aşkını, daha sınav senemizde bile değiliz- özür dilerim"

"çalışma aşkı değil taehyun biliyorsun, notlarım düştüğü an babam evden atar beni"

"o kadar saçma ki unutup duruyorum böyle olduklarını"

"haklısın"

"sana bir hobi bulmamı ister misin? kafanı dağıtmak için, hem bana da yardım etmiş olursun"

"ne hobisiymiş bu?"

"modelim olur musun?"

"ben? ve modellik? saçmalama taehyun-"

"ne saçmalama taehyunu, senden model olmazsa başka kimden olacak. o kadar harika bir yüzün var ki"

"abartma-"

"abartmıyorum, kendini küçük gören sensin. hadi bir kerecik dene, nolur benim için"

"tamam... ne zaman yapacağız?"

"cuma bize gel, o zamana kadar giyeceğin şeyleri ve çekim yapacağımız yeri ayarlayacağım"

"tamam"

"ah beomgyu o kadar mutlu oldum ki kabul ettiğin için, bu işe seninle başlayacağım için çok heyecanlıyım"

taehyun fotoğraf çekmeyi çok seviyordu ve bu konuda çok başarılıydı. bu senenin başında da bunu işi olarak yapmak istediğini söylemişti. hatta neyin fotoğrafını da çekmek istediğini söylemişti, modellerin. ancak daha önce bunu hiç denemediğini ve çekmek için birilerini bulması gerektiğini söylüyordu, demek ki benim fotoğraflarımı çekmek istediğine karar vermişti.

çok tutkuluydu bu konuda, açıkçası kıskanmıştım onu bu kadar tutkuyla yaptığı bir hobisi, gelecekteki işi olmasını istediği bir şey olduğu için, benim yoktu çünkü. tabii hobilerim vardı ama bu kadar tutkulu değildim, gelecekte işim olmalarını isteyeceğim şeyler değildi. her neyse, benim yaptığım tek şey ders çalışıp ailemin bana çizdiği yoldan yürümekti, başka da bir seçeneğim yoktu aslında.

ortanca çocuktum, bir abim ve bir küçük erkek kardeşim vardı; doktor bir ailenin çocuklarıydık. abim de annem ve babamın izinden gitmişti; liseyi birincilikle bitirip çok iyi bir üniversitede tıp okuyordu. küçük kardeşim de daha ortaokula gitmesine rağmen çok zekiydi, sınavlara çalışmadan tam puan alabiliyordu ve doktor olmak istiyordu.

ailem de onlar gibi doktor olmamı istiyordu. içimden onlara karşı "bu benim hayatım, istediğimi yapmama izin verin" diye bağırmak geliyor. ama eğer "ne yapmak istiyorsun?" diye sorsan, o zaman cevap veremem.

neyse, ben ise başarılıydım ailem gibi, başarılıydım ama bunun için çok çalışmam gerekiyordu, çok da zeki biri değildim. daha çok sanatla ilgili şeylere kafam basıyordu, çok güzel resim çizebiliyor ve bir enstrümanı çalmayı çok kısa bir süre içinde öğrenebiliyordum. tabii ailem bunu iyi karşılamıyordu; çizdiğim resimleri ve bestelediğim şarkıları yırtıp atıyorlardı, eve enstrüman bile sokamıyordum.

neyse ki bunlarla taehyuna gittiğimde ilgilenebiliyordum, bu konuda bana çok destek oluyordu. hatta ailesi de oluyordu, ikinci çocukları gibi olduğumdan bahsediyorlardı hep. onlar da benim ikinci ailem gibiydiler.

yine de gerçek ailem değildiler, bu gerçekle hep taehyunun evinden çıkıp kendi evime geldiğimde yüzleşiyordum. hep gergin bir hava oluyordu, yemek yenilen masada hep başarıdan ve yüksek nottan konuşuluyordu; bu iki şey ailemiz için dünyadaki en önemli şeydi.

eğer bir sınavdan tam puan alamazsam bir hafta boyunca azarlanıyordum, dışarı çıkmama izin verilmiyor ve tüm gün ders çalışmam gerekiyordu. tam bir kabus gibiydi. her bu olduğunda abim ve kardeşim odama gelip benimle alay ediyordu, bu daha da kabus gibiydi.

böyle sevgiden uzak, sonsuz güvenin ne olduğu bilinmeyen, eğlenceli şeylerle hiç alakası olmayan bir ortamda büyümüştüm. aile sevgisi, arkadaşlık nedir bilmiyordum. birine güvenmek? güven kelimesinin tam anlamını bile bilmiyordum.

tam onlara dönüşecekken taehyunla tanışmıştım, bana dünyanın ailemin gösterdiği gibi karanlık bir yer olmadığını göstermişti.

ona çok şey borçluydum, bu yüzden modeli olmayı kabul etmiştim. yoksa ona ayırabilecek bir vaktim yoktu, başkası sorsa siktiri çekmiştim bile.

iki gün hızlıca geçmiş ve cuma günü gelmişti, taehyun tüm gün heyecandan yerinde duramamıştı. evine giderken de adeta mutluluktan zıplayarak yürüyordu. kabul ettiğim şeyle bu kadar mutlu olduğu için ben de çok mutlu olmuştum.

evine gittiğimizde bana giyeceğim şeyleri gösterdi, giyindikten sonra da ablasının yardımıyla minik bir makyaj yaptılar.

şimdi her şey hazırdı, çekim zamanı gelmişti.

"hazır mısın beomgyu?"

"evet taehyun"

ve çekime başlamıştık. büyük umutlarla girişmiştik bu işe ama tabii ki bir fiyaskoyla karşılaşmıştık, ilk çekimde ne bekliyorduk ki zaten?

"taehyun... çok kötü bunlar..."

"özür dilerim düzgün çekemediğim için..."

"ben de düzgün bir model olamadığım için üzgünüm... AMA VAZGEÇEMEYİZ! iki ay veriyorum bize, iki ay sonunda harika işler çıkaracağız"

"bunu senden duymak çok güzel beom! ikimize de iyi şanslar"

böylece iki ay boyunca kendimizi geliştirmeye adadık.

[yoruldum. her şey ne zaman yanlış gitmeye başladı bilmiyorum ama yoruldum. hiçbir şey olmuyor. hiç kimse beni sevmiyor]

✓ dlmlu # beomjun Donde viven las historias. Descúbrelo ahora