160 11 16
                                    

medyadakı şarkı gerçekten de johnlock vibe'ı veriyor.

hatta direkt sherlocktan john'a yazılmış bir mektup gibi

*emotional damage



Sabah gözlerini kamaştıran güneş ışığı ve muazzam bir baş ağrısı ile uyanmıştı.Birkaç dakika öylece oturmuştu yatağında.

İçeri geçtiğinde Sherlock birşeyler okuyordu."Günaydın" içeri geçip koltuğa oturmuştu. Bakışlarını kitaptan çekmemişti "Kendine biraz çay al,daha iyi hissedersin." 

"Dün gece sana zorluk çıkardım değil mi?" kendini mahçup hissetmişti.Sherlock ise ona taraf bakmıyordu bile'

"Sorun değil sadece yatağına taşıdım seni" ayağa kalkmıştı hızlıca.Dün gece ile ilgili o küçük detayı hatırlamamasını umuyordu sadece.Fakat içmeyi iyi bilen birisine göre anılarını unutması pek olası bir durum değildi.Masaya oturup arama motoruna John'un pek önemsemediği birşeyler aratmıştı.

"Sadece yatağıma mı taşıdın?" arkadan eğilerek Sherlockun omzunun üstünden arama motoruna yazdığı şeye bakmıştı."Dalga mı geçiyorsun Sherlock?"

Sherlock gülme isteğini bastırarak ilk önce arama motoruna yazdığı 'kısa ve aptal arkadaşınızı nasıl susturursunuz' yazısına sonra da Johna bakmıştı."Şaka yapıyorum alınma"

"Bir daha deneme.Ayrıca soruma cevap vermedin."

"Nasıl bir cevap bekliyorsun?Anlamadım üzgünüm"

Onu bu kadar aptal sanması John'u delirtiyordu.Tamam onun kadar zeki değildi ama aptal da değildi!

"Gerçekten üstümdeki pijamalara,şampuan kokan saçlarıma ve...değiştirilmiş iç çamaşırlarıma dikkat etmeyeceğimi mi sandın?Hadi ama Sherlock beni bu kadar aptal sanman hiç hoşuma gitmedi-" iç çamaşırı kısmını bilerek bastırmıştı.

"Hey b-bekle ben...iç çamaşırlarını değişmedim senkendinhalledebileceğinisöyledin."tek nefeste sözlerini sıralamıştı.Daha akılı ve soğukkanlı cevap verebilirdi,fakat nedense hızlıca açıklama ihtiyacı duymuştu.

"Ayrıca bu kadar dibime girmek yerine biraz çay içmen gerektiğini düşünüyorum ah bir de gelecek sefere bir daha bu kadar içmemeni çünkü dün tahmin edeceğinden daha fazla komik ve aptal görünüyordun."

"İltifatın için sağ ol sevgili erkek arkadaşım" yüzüne yerleştirdiği 'Hatırlıyorum canım' gülümsemesi genelde  küfür etmeyen Sherlockda yüksek sesli küfretme isteği uyandırmıştı."Bir daha bununla dalga geçme John seni balkondan atarım."

"Dalga geçtiğimi kim söyledi?"
"Kutsal beynim."

Konu neden bu kadar uzanmıştı ki.Sarhoşken insanlar saçmalar bu yüzden içmeyi tercih etmezdi genelde.

"Dün gece beni utandıracak derecede saçmalamadım değil mi?" daha ciddiydi bu sefer çünkü hala tam hatırlamış değildi.

Biraz akli melekeleriyle oynasa iyi olurdu.Belki de onunla uğraşmazdı."Masaya çıkıp dans ettin.Sayılır mı?"

"Masaya çıkıp 'siyah giyindiğinde çok havalı oluyorsun' diye bağırmadığım sürece rezil olmuş sayılmam bence"

"Ah pekala...bir dakika NE?Bir daha söyle...JOHN NEREYE GİDİYORSUN?" paltosunu alıp çıkan John geride hafiften tökezleyen bir Sherlock bıraktığından habersizdi.

Her iki anlamda da çünkü kapıdan çıkar çıkmaz Sherlockun ayağı yerdeki kitap yığınının birisine dolanmıştı :)

Sherlock tatlım,günaydın.Biraz elmalı turta ister misin?

"Hayır nefret ederim.Bana biraz  kahve yap"

"Ben kahyanız değilim "

"Çay da olur."

"Kahyanız değiliiiim." odadan çıkmıştı.Fakat saniyeler sonra kafasını içeri sokup "Çayın yanında elmalı turta istemediğinden emin misin?" diye sormuştu.

"Evet,eminim."

"Yine de John için biraz getireceğim."

my heart is free|| johnlockWhere stories live. Discover now