Bölüm 5

988 46 11
                                    

   -Selam güzelim. Hoş geldin. Sensiz İstanbul hiç çekilmiyor. 

 -Hoş buldum. Nasılsın?

 -Ben iyiyim de. Sen iki günde çökmüş gibisin.

 Telefonumu arka cebimden çıkarıp kameradan yüzüme bakıyorum. Sabah aceleyle yaptığım makyaj göz altlarıma akmış, saçlarım birbirine girmiş ve evet, oldukça çirkin görünüyorum.

 -Sağ ol gerçekten iltifatların için. 

 -Gel bakalım sana bir filtre alalım kendine gelirsin.

 Elimden bavulumu alıp koluma giriyor. Ve yavaşça beni kafeye doğru çekiyor. Bu ilk temas. Benim için anlamlı onun içinse öylesine bir hareket. Belki de her kız arkadaşıyla kurduğu aynı samimiyet. Sakin bir köşeye oturuyoruz. Garsona benim için sade kendisi için sütlü filtre sipariş veriyor. 

 -Anlat bakalım. Ailevi sıkıntılar mı seni böyle üzüyor. 

 -Benim bir ailem yok aslında. 

 -Anlamadım? 

 -Yani babam var sadece. Onunla da problem yaşayacak kadar derin bir iletişimimiz yok. 

 -Peki annen. Yoksa o..

-Yok yok ölmedi. Ya da öldü haberim yok. Telaş yapma ölüme melankolik anlamlar yükleyen biri değilim. O gitti. Gitmiş daha doğrusu. Ben çok küçükken babamı aldatmış. 

 -Çok derin mevzulara girdik sanırım. Flörtümle aram bozuldu falan diyeceksin sanmıştım. Tam da kafamda teselli senaryoları kuruyordum. 

 -Basit hayatı olan biri gibi mi duruyorum?

 -Öyle demek istemediğimi biliyorsun. 

 -Mahir gerçekten bugün havamda değilim. Ben eve gidiyorum. 

 -Tamam ben bırakayım seni. 

 -Basit insanlar toplu taşıma kullanır. Karşılamaya geldiğin için sağ ol. Sonra konuşuruz. 

 Miya evde epey sıkılmış ben yokken. Sanki onu bırakıp gitmemişim gibi ayaklarıma dolanıyor. Sanırım kedilerin en sevdiğim özelliklerinden biri de bu. Kin tutamıyorlar. Ne yaparsan yap seni seviyorlar ya da sana muhtaç oldukları için seni seviyorlar. Sonuç olarak sevilmek güzel bir his. Kedim tarafından olsa bile. Yan dairemden yüksek bir müzik sesi geliyor. Pek şaşırmadım. Her akşam partilemeyi seven üniversite öğrencileri. Aile evinden bir anda özgürlüğe açılan pencereye biz üniversite diyoruz. Eğer ki yaşamı seviyorsanız ve aklı başında bir insansanız üniversite sizin için mükemmel bir deneyimdir. Ama aile baskısı altında boğularak büyüdüyseniz ve bu ilk şehir dışı deneyimiz ise sudan çıkmış balığa dönüyorsunuz. Yan komşum tam olarak ikinci kısımda yer alıyor. Kahvemi alıp  kitap okumak için pencerenin önündeki yatağıma uzandığımda aklımdan geçen düşünceleri durduramıyorum. Mahir'e istemediğim bir şekilde çekiliyorum. Bu nedenle kendime olan sinirimi ve birkaç günde Muğla'da yaşadıklarımın acısını ondan çıkardım. Alınganlık yaptım ve gönlünü almam gerekiyor. Ama önce kahvemi içip kendime terapi seansı uygulamam gerekiyor. Kitabı bırakıp çalışma masamın başına geçiyorum. Bugün hangi duyguyla çizdiğimi bilmiyorum. Yeni hayatımın ilk günü diyebilir miyiz? Mahir yavaşça kalbime giriyor ve bir pislik arkasında bıraktığı kötü anılarla birlikte siliniyor. Bir taraftan çok güzel duygular hissediyorum bir taraftan ise yas tutuyor gibiyim. Ne tuhaf bir dünya. Ve hayatım ne kadar hızlı değişiyor. Her gün bir önceki günün aynısı olan rutin bir yaşamım vardı. Ta ki Mahir o kapıyı açana kadar. Artık onun o güzel gönlünü alma vakti. Telefon ilk çalışta açılıyor;

LEKE (+18)Where stories live. Discover now