8.

75 14 6
                                    

°•°

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

°•°

Her gün aynı başlardı. Erkenden kalkar sabah rutinini hallettikten sonra yiyemediği yemeklerin yerine içtiği iksiri tek dikişte bitirirdi. Ardından odasında bir süre kitap okur, derslere katılırdı. Günün sonunda herkes eğlence planları kurarken o, İhtiyaç Odasında lanet olası bir dolabı tamir etmeye çalışırdı.

Gününde hiçbir değişiklik olmadı. Birkaç defa Potter'ın ona olan bakışlarını yakalaması dışında değişen hiçbir şey yoktu. Derslerden sonra kısa bir süre için kütüphaneye uğradı. Bitirdiği kitapları iade edip yerine yenilerini alarak oradan ayrıldı. Yapacak bir şey kalmadığında tekrar İhtiyaç Odasına yola koyuldu.

Odaya vardığında nefes nefese kalmıştı. Önce geçen seferki koltuğun üzerinde oturdu. O günü hatırlamak biraz garipti. Hayır kendisini pişman hissetmiyordu ancak ölüme bu kadar yakın olabileceğini bilmek farklı hissettiriyordu. Gözlerini kapatıp bir süre düşüncelerinden tekrar arınmayı denedi. Başaramadığını anladığı an sinirle koltuğun üzerindeki yastıklardan birini yere fırlattı.

Ardından sakinleşmeye çalışarak dolabı tamir etmeye devam etti. Sonunda dolap bir elmayı götürüp getirdiğinde üstüne çöken rahatlıkla kendini koltuğa attı. En azından artık büyü çalışıyordu. Bazı minik mekanizmalarda sorunlar kalmıştı bulması zor olsa da eninde sonunda başarılı olacaktı.

Dolabın tamir olmaması durumunda ne yapabileceğini de düşünmüştü. Çaresizce de olsa suikast girişimlerinde bulunacaktı. İlk Hogsmade gezisinde elindeki lanetli kolyeyi Dumbledore'a gönderecekti. Slughorn'un şarabını zehirlemişti ve birkaç plan daha bulmaya çalışacaktı.

Düşünceleri arasında kaybolmuşken saatin geç olduğunun farkına vardı. İhtiyaç Odasından çıkıp odasına doğru yola koyuldu. Etrafına bakış atmayı ihmal etmiyor, her an köşebaşından çıkabilecek birileri için temkinli davranıyordu. O sırada arkasından onu takip eden çocuk dikkatini çekti. Hayır sesini duymamıştı. Kokusunu bırakmıştı.

"Lanet olsun Potter, beni takip etmeyi kes!" Hışımla arkasını döndü. Harry adını duyduğu zaman pelerinin altındaki kafasını çıkarttı ve geniş bir şekilde sırıtmaya başladı. "Ben olduğumu nasıl anladın?" Harry sorduğunda Draco sessiz kalmayı tercih etti.

"Hadi ama nasıl anladın?"

"Anladım işte Potter, nasıl olduğunu sormayı kes. Yasak saate yaklaşıyoruz ve acilen Ortak Salonlara dönmemiz gerekiyor, üstelik senin aksine ben zindanlara inmek zorundayım." Nefesini verdi. "Bir pelerin veya harita olmadan."

Harry'nin yüzündeki sırıtma yavaşça söndü ve bir tebessüme döndü. "Bütün zaman boyunca beni görmezden gelmiştin. Yılbaşı gelmek üzere ve sen şimdi benimle normal bir şekilde konuşuyorsun." Gülercesine bir ses çıkardı. "Aslında o kadar da kötü sayılmazsın Malfoy." Derken elini kaldırmıştı. 6 yılın acısını çıkarmak istercesine gözlerini devirdi Draco.

"Bu sefer ben senin elini tutmasam ne olur Potter?"

Harry duraksadı sonra dalga geçercesine "Bu sefer de 6 yıl seni bekleriz Malfoy." dedi.

Everything You Said(Sad) - DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin