0.1

556 39 21
                                    

Hemen önümde duran adamdan izin isteyerek asansöre doğru ilerlerken neden herkesin üzerime geldiğini sorguluyordum. Hayat sürekli yaptığım işi zorlaştırıyordu ama benim de genelde pes etmemek gibi huylarım vardı. Telefonumun çalması ile durup mavi çantamın içini karıştırdım, ablamın makyaj malzemeleri yüzünden birkaç dakika sonra buldum ve elime aldığımda kapandı. Ablam aramıştı, geri aramaya çalıştım ama meşgul çalmıştı. Üç saniye önce arayıp nasıl meşgul olabilirdi ki? Yürümeye devam ederek annemi aradım. Telefon açıldığında asansöre varmıştım ve hala kalabalık çıkışa doğru gidiyordu. Asansörün kenarına yaslandım.

"Efendim kızım?"

"Anne, ablam aramış beni. Yetişemedim, geri arayınca da açmadı."

"Nerede kaldın diye aradı, yanımda şimdi damadımızı arıyor."

Yesinler damadınızı.

"Ya tam evden çıkarken ablam şunu al bunu al diyince geç kaldım. Bir de çıkış saatine mi geldiysem şirketin herkes dışarı çıkıyor."

"Yok, Aybars Bey erken paydos vermiş bugün."

"Eniştem de ne ballı adam!"

"Sen daha ballısını bul."

"Anne 18 olamadım daha hatırlatırım, çocuk gelin mi olayım?"

"Aşkım yaşı yoktur, baban bana aşık olduğunda senden küçüktü. Seni de eversem de bir emekli hayatımı yaşasam artık."

"Sende dört sene süründürmüşsün ama adamı."

Asansör duvarına yaslanmış annemle kikirdeyerek sohbet ederken insanlar iyice seyrekleşmeye başlamıştı. Sinyal kesilir diye de iki kere gelmesine rağmen asansöre binmemiştim. Yanımdan geçerken beni iyice süzen adam ile gülüşüm yarım kaldı. İnce askılı elbisem, bebek mavisiydi ve topuklu ayakkabılarımla aynı tondaydı. Straplez göğsü bir dekolte sunmuyor, açıkta kalan göğsümü de babamın lotus çiçekli kolye hediyesi süslüyordu. Elbisemin geniş eteği de ayak bileklerimin biraz üzerinde bitiyordu. Yani öyle iddalı görünmüyor, tatlı bir imaj veriyordum. Zaten dekolte delisi, mini etek prensesi değildim. Kadınsı bir tavrım ya da enerjim de yoktu. Üniversite sınavından yeni çıkmış 17 yaşında bir çocuktum sonuçta. Ki ailem de muhafazakar bir yapıda olduğu için büyüdüğüm ortama da uymazdı aksi bir durum.

Asansörün gelmesi ile binerken anneme de kapatmasını söyledim ve sekiz yazan düğmeye basmak içi uzandım. Ancak az önce beni dikizleyen adamın asansöre binmesi ile dumura uğradım. Sekize basıp bana güldüğünde elim ayağım titremeye başlamıştı bile. Hızla daha erken bir kata basmak için uzandım ve bulduğum ilk düğmeye bastım.

"Merhaba."

Erkeksi ses tonu ile başımı o yönün aksine çevirdim.

"Mert beyin misafirisiniz sanırım."

Cevap vermedim ve devam etmemesini umdum.

"Çok güzel görünüyorsunuz."

Sessiz kalamadım ve titreyen sesimle karşılık verdim.
"Sizi ilgilendirmiyor."

Adam bana doğru bir adım attığında uzaklaştım ve yüzümü ona döndüm. Dünya üzerinde kötülüğün somut bir hali olsaydı bu gözlerde olurdu hiç şüphesiz. Korkuyla titremeye devam ederken kapının açılması ile kata neredeyse uçarak adım attım. Ancak adamın peşime inmesi ile bir kez daha şoka uğradım.

"Ne yapıyorsunuz beyefendi?"

"Niye kaçıyorsun güzelim, sohbet etmek istedim."

"Allah belanı versin senin."

KüçüğümWhere stories live. Discover now