22. Bölüm

12 2 0
                                    

Oğuz Uygar’dan onay beklemiyordu. Onun için önemli olan Oylum’un bu yola çıkmayı, zorlukları birlikte aşmayı kabul etmesiydi. Oylum belki bu konuşmayı bilirse kabul eder diye heyecanlanmıştı. Ne zaman gelmişti, geldiğinden haberi olmamıştı. Hızlıca alışveriş yapıp eve döndü. Oylumların evinin kapı ve pencereleri kapalı, perdeleri sıkı sıkı örtülüydü. Belli ki evde kimse yoktu. Poşetleri eve taşıdı. Berbere gidip saç sakal tıraşı oldu. İki ay boyunca her gün o balkon kapısını açık görmeyi umdu. Oylum eve dönmeden Atakan ile Kuşadası’na  onun halasının yazlığına gitti . Oğuz’un balkon kapısını açık gördüğündeki sevinci fazla uzun sürmedi. Oylum yine yoktu.  Koca yaz bitiyordu ama o Oylum’u bir kere bile görememişti.

Oylum için de hayat en az onunki kadar zor geçiyordu. Başka bir şehirde, herkesten uzak yaşamak hiç kolay değildi. Teyzesinin yakın bir arkadaşının pansiyonunda tek başına kalıyordu. Ders çalışmak dışında yapabileceği hiçbir şey yoktu. Oğuz’u unutmak için büyük çaba harcıyordu. Onu görmekten çok korktuğu için evden uzak bir yaz tatili geçirmişti.  Atakan onu üniversiteye dönmesine beş gün kala eve getirdiğinde Oğuz  üniversite kaydı ve kalacak yer bulmak için İstanbul’a gitmişti. Oğuz okula yakın bir yer arıyordu. Yurtların çoğu dolmuştu. Boş olanların fiyatları epey yüksekti. İki binanın tek bahçeye açıldığı bir pansiyondan, sürekli kalacak bir yer bulana kadar bir oda tuttu. Üniversiteye kaydını yaptırdı.

 Oylum pazar günü öğlen pansiyona vardı.  Valizini boşaltıp eksiklerini almak için çarşıya çıktı. Yemek yapmaya hali kalmadığı için bir yerde oturup karnını doyurdu. Ertesi gün giyeceklerini hazırlayıp erkenden yatıp uyudu. Sabah duş aldı, giyinip çıktı. Fakülte binasının koridorunda sınıf arkadaşlarıyla biraz sohbet edip dersliğe girdi. Ders bitimi binanın önündeki çardakta oturdular. Kaan “kantine gidiyorum, gelen var mı?”

Pelin

“ben gelirim , çok açım. Yurtta ağzıma atacak adam gibi bir şey bulamadım. Erkenciler silip süpürüyor. Oylum sen kahvaltı yaptın mı? “

“yok canım  yapmadım. Canım istemiyor şu anda”

“burda yalnız oturma, gel olmadı bi çay içersin”

“bekliyorum ben “

“sen bilirsin şekerim “

Kaan biraz uzaklaştıktan sonra

“ruh gibi yine “

“evet, değil mi? “

Oylum onlar geldiğinde

“ben lavaboya gideceğim. Bunlar kalsın burada.  Sizde acele edin biraz, ders başlayacak birazdan “

Kaan

“dönme sen hiç, biz getiririz “

“tamam, teşekkür ederim “

Kaan ile Pelin tostlarını yiyip kalktılar. Oylum tuvaletten çıkmış, dersliğe gidiyordu. Pelin

“bende bi elimi ağzımı yıkayayım, sen verirsin bunları Oylum’a “

“hah geliyor o da”

Oylum eşyalarını almadan önce ayakkabısının bağcığını bağlamak için eğildi. Kaan saçlarını tutup yere değmesini engellemek istedi.

“saçların çok güzel Oylum”

“bırakabilirsin “

“ben yere değmesin diye..

Oylum ayağa kalktığında ona kırık bakışlarla bakan Oğuz ile göz göze geldi. Fısıldar gibi “Oğuz “dedi. Oğuz yanından hızla geçip giderken arkasından bakakaldı. “hadi arkadaşlar “ diye seslenen hocanın sesiyle toparlanıp içeri girdi. Hayâl miydi, gerçekten az önce onu mu görmüştü.  Ne kadar da özlemişti.

SENLİĞİM ( Tamamlandı) Where stories live. Discover now