12

846 92 27
                                    

"Ben senin bu siyah haline alışamayacağım galiba ya."

Seungmin kantine geçtiğinden bu yana yanında oturan Hyunjin'e baktığında hala arkadaşının yeni görüntüsünü garip karşılıyordu. Siyahın çok yakıştığını inkar edemezdi ancak mavi saçları yokken çok farklı görünüyordu.

Hyunjin geriye yaslanmış, tek eli dudağında boşluğa bakarken güldü. "Su yanımı değil de ateşten kalan küllerimi görüyormuşsun gibi düşün. Bir ihtimal yardım eder belki çünkü ben öyle yapmaya çalışıyorum."

"Çok zor, üzgünüm."

Elini boşluğa salladı. "Seung beni tetikleme. Sıfıra vurmama ramak kaldı zaten." Ellerini saçlarından geçirdi. "Acaba gerçekten siyaha boyayıp aralara kırmızı tutamlar mı attırsam? Senin kahküllerin çok hoş duruyor."

"Benimkiler doğuştan böyle, senin saçlarınsa çok hassas. Yapmak istediğine emin misin?"

Kafasında tartarken başını iki yana salladı ve elini dudaklarından indirdi. "Hayır, sıfıra vurmak daha makul geldi şu an. Boş ver bu fikri."

Seungmin güldü. Çoğunlukla fazlasıyla net olan arkadaşının böyle tereddüte düştüğünde kendince yaptığı muhakemelerini izlemek eğlenceliydi. Düşünürken sarkan dudağı, dalan gözleri ne kadar sert olsa da yüzüne şirinlik katıyordu.

"Bir şeyler yiyip derse girelim, kahvaltı yapmadım. Sen ne istiyorsun?" Hyunjin ayağa kalkıp cüzdanını çıkardı.

"Kek alsan yeter. İstediğini alabilirsin."

Seungmin'i onayladı ve ilerleyip sıraya girdi. Seungmin de bu arada telefonuyla ilgilenmeye başladı. Ders planını gözden geçirirken karşısındaki sandalyeye birinin oturmasıyla ekrandan gözlerini çekti.

"Günaydın."

Dudakları gördüğü yüzle kocaman kıvrıldı.

"Günaydın Chan Hyung."

Oturduğu sandalyede geriye yaslandı. "Yalnız kurt olmuşsun bugün. Arkadaşların yok mu?"

Seungmin gülüşünü düşürmeden arkasındaki kuyruğu gösterdi. "Hyunjin var aslında ama o da tam olarak arkamdaki cehenneme kadar uzanan şu kuyruğa girmiş bulunmakta. Jisung nerede bilmiyorum, okulun girişinde sattı bizi."

Chan dediğiyle kahkaha attı. "Vay canına, Hyunjin cidden sabırlıymış. Jisung da benim küçük velete benzemiş bugün. Jeongin de beni sattı."

"Abi dememiş, gömmüş resmen seni. Diğerleri neredeler?"

"Changbin'in ve Minho'nun ortak toprak elementi dersleri var. Felix'in de öyle. Benimse bir saat sonra dersim. Bir şeyler yiyeyim diye çocuklarla beraber geldim."

Seungmin'in arkasında kalan diğer girişe gözleri takıldı. "Bu arada bizim neden satıldığımızı öğrendim sanırım."

Seungmin arkasında bir yere baktığını fark edince başını çevirip Chan'ın nereye baktığını bulmaya çalıştı.

"Ah, gördüm."

Jisung ve Jeongin konuşa konuşa kantinde kendilerine yaklaşırken ikiliyi görmemişlerdi. Jisung yine her zamanki gibi hararetli hararetli Jeongin'e bir şeyler anlatıyordu. Jeongin ise o konuşurken etrafına dikkat etmediği için Jisung'un yerine ara ara etrafına göz atarak kendilerini korumaya çalışıyordu.

Masada oturup kendilerine bakan ikiliyi gördüğünde kolunu Jisung'un önüne atıp durdurdu. Başıyla ileriyi işaret edip Jisung'a da gösterdi. "Bizimkiler orada. Diğerleri de uzak değildir. Gel hadi."

Brawe With Brave | SeungChan ✓Where stories live. Discover now