33-🤍¹

429 58 35
                                    

O kadar özlemişim ki burayı... Aynı duyguları hissediyor muyuz merak ediyorum.

Carla Morrison - Disfruto

İyi okumalar.

––––––––

"Yemekleri soğuttuğun için kıçına bir şaplak hak ettin Channie."

Seungmin oturduğu yemek masasında elini çenesine koymuş eşini bekliyordu. Boşluğa dalan gözleri ayaklarının üzerinde hissettiği huylanmayla aşağı kayarken kıkırdadı. "Sen de özledin babayı değil mi? Babamız bugünlerde biraz evden uzak kaldı."

Eğilip birkaç ay öncesinde Chan ile uzun uzun konuşup en sonunda sahiplendikleri Berry'i kucağına aldı ve başını okşadı yavaşça.

Chan çok yoğundu. Son bir ayı öyle hızlı geçiyordu ki eve geç saatlerde geliyor, yine aynı şekilde erken vakitte de şirkete geçiyordu. Öyle ki geçen gece geldiği gibi Seungmin'i öpüp koltuğa uzanmış, Seungmin gününün nasıl geçtiğini sorduğu sıra daha cevaplayamadan da uyayakalmıştı. Girdikleri yeni ihale düşündüğünden daha çok zorlasa da Seungmin ona güveniyordu. Ara sıra elementindeki karamsar çöl fırtınasını yakalıyordu ama gece yataklarına girip de yan yana uzandıklarında hafifçe dokundurduğu toprağıyla Chan'ın rahatlamış bir şekilde göğsünde uyumasını sağlayabiliyordu.

Bunu bilerek girmişti Chan ihaleye. Seungmin'e yoğun birkaç haftanın olacağını, evlenmelerinin üzerinden geçen iki yılda hiç olmadığı kadar çok çalışacağını ve bir süre birbirlerine istedikleri kadar vakit ayıramayabileceklerinden bahsetmişti. Seungmin ise sorun çıkarmadan kabul etmişti. Chan'ın işine ne kadar önem verir hale geldiğini biliyordu.

Ancak bu kadar uzak kalacaklarını da beklememişti.

Masaya özenle yerleştirdiği yemeklere baktı. Kaçta gelirse gelsin bu akşam bu yemek yenmeliydi ve Chan'ın biraz olsun kafasını dağıtmasını sağlamalıydı. Yorgunluğu fiziksel görüntüsüne de yansımıştı ancak Chan bunu kabul etmiyordu. Bir gece dahi olsa eşini işinden uzaklaştırmaya kararlıydı.

Ayrıca her ne kadar Chan hatırlamamış olsa da Seungmin bu geceyi kesinlikle es geçmeyecekti.

Berry'nin çene altı ve kulaklarıyla ilgilenirken titreyen telefonuyla gözleri masaya kaydı. Chan'ın ismini görmek toprağını kıpırdatırken açtı hemen. "Sevgilim?"

"Bebeğim? Nasılsın?"

Yorgun duyulan sesine karşı iç çekti. "Seni bekliyorum Chan. Gelmiyor musun daha? Yemeklerimiz soğudu."

"Aslında..." Chan önündeki masasının üzerinde kalan dosyalara bakındı. Yaklaşık üç klasör dosya tüm heybetiyle üst üste dururken iç çekti. Yaz sıcağı iyice üstüne ağırlık olarak çökmüş, ruhunu bunaltmıştı. "Aslında ben gelemeyeceğimi haber etmek için aradım. Bir hafta içinde işlerin bitmesi gerekiyor ama çok fazla şey var. Bu sebeple bekleme beni olur mu?"

"Sen... Sen ciddi misin? Cidden gelemeyecek misin?"

"Üzgünüm Beyaz'ım. Bu seferlik böyle olmak zorunda. Yarın seninle istediğin kadar vakit geçireceğim, anlaştık mı?"

"Bu gece özellikle yanımda olmanı istemiştim... Hiç mi gelme imkanın yok?"

"Gelemeyeceğim maalesef. Ama dediğim gibi, yarın gece telafi edeceğim. Hem beni iş yerimde ziyaret etmeyeli uzun zaman oldu, yanıma gelmek istemez misin?"

"İsterim," Neden bu kadar acıttığını anlayamazken dolan gözleriyle gülümsemeye çalıştı. "İsterim tabii ki ama yarın gelemem. Evde işim var biraz."

Brawe With Brave | SeungChan ✓Where stories live. Discover now