BÖLÜM 5

93 10 3
                                    

Uzun bir aradan sonra ben geldiimm. 💜

Her şeyi hatırlamak adına lütfen bir önceki bölümü okuyun. 🥰

Sizden ricam oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. 💜💙

Keyifli okumalar... 💎

~~~~~~~~~

~ ÇİĞDEM ÜLGEN ~

Yorgunluk...

Günlerdir hissettiğim tek şey buydu. Evet çok yorgundum. Ama bedenen değil, ruhen. Hepsininde hapsi boylamasına çok az kalmıştı. Amirimin istediği bilgileri sonunda toplayabilmiştim. Burada tek bir işim kalıyordu. O kızla konuşmalıydım artık. Neydi adı. Sanırım Tuğçe'ydi. Buraya ilk geldiğim gün bana kapıyı açan kız...

Zira günlerdir onunla konuşma çabaları içindeydim ama bir türlü fırsat kollayamamıştım. Biliyordum, o da bu işi zorla yapıyordu. Neyle tehdit ediliyordu? Ya da neye zorlanıyordu öğrenmem gerekiyordu. Onun gibi bu işi zorla yapan bir çok kız vardı ve tek konuşamadığım o kalmıştı. Diğerlerinden sağlam bilgiler almıştım.

Seray Bozok'un odasının önüne geldiğimde derin bir nefes alıp kapıyı tıklayıp araladım ve içeri bir kaç adımda giriş yaptım. Camdan çektiği bakışlarını bana yöneltti.

"Beni çağırmışsın abla?"

Sesim sorgu dolu çıkmıştı. O sırada aralanan kapıdan biri daha girdi içeri. Hayır hayır biri değil, iki kişi. Biri Tuğçe, diğeri de bir numaralı düşmanım Çakal İlker.

"Gelin içeri." diyen Seray denen kadına çevirdim bakışlarımı. Onun da bir süre sonra gözleri bana değdi.

"Alev..." dedi ve ardından Tuğçe'ye baktı ama o gözlerde bariz öfke belli oluyordu. Bana hitaben konuşmaya devam etti. "Al şu kızı, konuşuyor musun ikna mı etmeye çalışıyorsun ne yapıyorsan yap..." derken bakışları bu defa beni buldu ve sözlerini sürdürdü. "Ama, iki gün sonra onu isteyen adamla gitsin. Dövsem de ceza da versem bir türlü ikna olmadı!" bunu tükürürcesine söylemişti. Ardından dudağı fütursuzca yana doğru kıvrıldı.

"Ama bu müşteri kaçmaz Alev. Kendisi çok zengin. Hatta daha önce o kadar zengini gelmemişti buraya ve bu kızı istiyor." derken gözleriyle Tuğçe'yi işaret etti. Hafiften kaşlarım çatıldı. Anlamaya çalışıyordum. İstemekten kastı neydi? Daha sonra nerede olduğumu idrak ettim ve yukarı kaldırdığım kaşlarımı indirdim.

"Anlamadım abla, istiyor derken?"

Sanki bu çok normal bir şeymiş gibi sormuştum. Hiçbir şüpheye yer vermemem gerekiyordu nihayetinde. Sıkıntıyla derin bir nefes alırken başını da sallamıştı. "Adam Tuğçe'yi istiyor evet, ama tamamen. Yüklü bir para karşılığında anlaşmayı başardık. Fakat o zorluk çıkarıyor." derken kaşlarını çatarak Tuğçe'ye bakmıştı. Ellerimi yumruk yapmadan duramadım. Bu kadın, kızı satmıştı. Başka bir adama para karşılığında bir mal gibi satmıştı. Nefretim kat be kat arttı.

Gözlerim Tuğçe'ye kaydığında gözyaşlarının çoktan aktığını gördüm. İstemiyordu işte. Değil bu işi yapmak, burada olmak bile istemiyordu. Bunu o ürkek bakışlarıyla bile o kadar belli ediyordu ki. Ama kurtaracaktım. Buradaki bütün masumları kurtaracak ve suçluların da alabilecekleri en ağır cezayı almalarını sağlayacaktım. En başta da Seray Bozok ve Çakal İlker geliyordu.

"Yani Alev, anlayacağın şu kızı ne yap et ikna etmeye bak. Siz daha samimisiniz. Sen onu ikna edebilirsin."

Hemen gülümsedim. "Tabi abla, sen hiç merak etme." dedim ve Tuğçe'ye doğru ilerleyerek koluna girdim. Zaten ne zamandır bu kızla konuşmayı planlıyordum. Şimdi fırsat ayağıma kadar gelmişti ve ben geri tepemezdim. Seray'da hafifçe gülümserken, Çakal İlker konuştu.

KALBİNDE MÜEBBET HAPİS Where stories live. Discover now