40

182 16 4
                                    

"Ne?" Dedim şaşkınlıkla.

"Küçüklüğünden beri vardı. Büyüdükçe şiddetini arrtıracağını söylüyorlardı. Aslında öyleydi de. Hatta onun ölümüyle daha da kötüleşmişti. Ta ki sen gelene kadar. Nasıl olduğunu kimse anlamasa da senle tanıştıktan sonra sakinleşmeye başladı. Senin olmadığın yerlerde gene öfkeliydi ama eskisi gibi değildi. Eğer arada istemsiz sana bağırdıysa bil ki bu hastalığı yüzündendi. Şu an üzgündür."

"Evet daha önce bağırmıştı ama bu sefer haklı. Benim suçum her şey." Dedim.

"Evet hatalısın ama gidip onunla konuşman gerek." Dedi Suho.

"Senin de. Sana o olay yüzünden çok kızgın."

Acıyla gülümsedi. "Bu konuda da o haklı ama."

"Kendini suçlama. Ne kadar kötü olsa da olan olmuş. Üstünde durmanın bir manası yok."

"Hadi." Dedi dediklerimi duymazdan gelerek."Gidelim artık."

Ertesi gün okula gelmemişti. Onu bu kadar üzeceğimi bilmiyordum. Sırf kariyer uğruna onun güvenini hiç ettim. Gerçekten gerizekalıydım. Bana güven diyip o salak şirkete gide gide... offf. Bok vardı da gittin değil mi Yujin?

Okuldan eve dönerken evine uğramayı düşündüm ama sonra biraz yalnız kalmasının iyi olacağını ve kendisini arkadan bıçakladığını sandığı sevgilisini görmemsini istedim. Yolda giderken Gowoon'u görmemle ona doğru gittim.

"Gowoon-ah!"

"Unnie!" Dedi neşeyle.

"Abin bugün niye gelmedi? Evde mi? İyi mi?" Dedim artarda.

"Sanırım hasta. Akşam eve geç geldi ve odasından da çıkmadı. Yorgun gözüküyordu. Kavga mı ettiniz?"

"Evet. Ben hatalıydım. Onu çok üzdüm." Dedim.

"Bir şey olmaz. Abim sana karşı hep yufka yürekli. Affeder." Dedi masumca.

"Bu sefer öyle değil ama. Gerçekten onu çok üzecek çok kötü bir şey yaptım."

"Aldattın mı yoksa?" Dedi telaşla.

"Tabii ki hayır!"

"O zaman çok da sıkıntı değil."

Seojun'un ağzından

"Abi?" Dedi Gowoon kapıyı çalarak "Girebilir miyim?"

"Uykum var."dedim başımı yastığa gömerek.

"Ama önemli." Dedi ve içeri girdi. Yatağımın yanına sandalye çekti ve benim ona bakmamı bekledi. Sonunda merak ettim ve baktım. Ağlamaktan kızaran ve şişen gözlerimle çok çirkin gözüktüğüme emindim.

"Kavganızı biliyorum. Yujin kabahatini biliyor ve çok üzgün. Yaptığı şey her neyse ne kadar kötü olduğunun farkında ve yapmamış olamyı diliyor. Senin için endişelenmiş. Bana seni sordu-"

"Yeter!" Dedim sözünü keserek. "Bunu konuşmak için geldiysen ben konuşmak istemiyorum. Git. Uyuyacağım."

"Abi iyi düşün benc-"

"Git dedim Gowoon!" Dedim ve kafamı yastığa gömdüm.Bir süre sonra kapı kapanması sesi gelmişti.

Bir yandan Yujin'e kızıyordum. Bir yandansa onun nasıl olduğunu, benim yüzümden ağlamış olması gerçeğini, kendine kızmasını düşünüyordum ve üzülüyordum. İçim içimi yiyordu. Aslında Yujin'e olan sevgim hepsinden ağır basıyordu ama bunu kendime bile inkar ediyordum.

Yujin'in ağzından

Ertesi gün de umutsuz bir şekilde okula gittim. Sınıfa girdiğimde daha gelmemişti. Yerime oturdum ve kafamı sıraya gömdüm. Hoca da sınıfa girmiş birşeyler anlatıyordu ama dinleyesim yoktu. Kapı çaldı.

"Girebilir miyim?" Dedi.

"Hep geç geliyorsun. Neyse geç hadi." Dedi hoca.

Sesi duymamla kafamı kaldırmam bir oldu. Seojun gelmişti! Gözleri kızarmıştı. Belli ki ağlamıştı. Yanımdaki sıraya doğru giderken bana hiç bakmamıştı. Bense sapık gibi onu izliyordum. O benim onu izlediğimi biliyordu, ben de onun bilerek bana bakmadığını.

Ders boyunca uyumuş olsa da gözümü ayırmadan onu izledim. Bir gün bile olsa çok özlemiştim. Ve beni görmezden gelmesi beni çok üzüyordu.

Zil çalınca uyanmıştı. Bana göz ucuyla baktı ve hemen geri önüne döndü. Vücudumun yönünü ona doğru döndürdüm.

"Jun." Dedim. Beni dinlediğini biliyordum "Özür dilerim. Gerçekten çok özür dilerim. Yapma böyle. Gözlerin kızarmış, ağlamışsın benim yüzümden. Biliyorum bana kızgınsın. Haklısın da. Ama lütfen beni görmezden gelme. Gel konuşalım bari."

Kafasını sıraya gömdüğünde nefes verdim. "Ne zaman istersen konuşalım. Yeter ki görmezden gelme beni."

O sırada yan sınıftan Sunghoon geldi. Ben ne alaka der gibi baktım.

"Seojun ile ayrılmışsınız." Dedi.

"Saçmalama, ayrılmadık. Sadece kavga ettik. Hem bu seni neden alakadar etsin ki?"

"Seni pek umursuyormuş gibi görünmüyor ama. Aylardır sana çıkma teklifi etmek için ayrılmanı bekliyordum ve beklediğim an geldi."dedi.

"Saçmalama istersen. Ayrılmadığımızı söyledim. Hem ayrılsak bile böyle birşey olmazdı. Ayrıca lütfen insanların özel hayatına birazcık saygı göster." Dedim.

"Özür dilerim. Biraz heyecanlanıp kırıcı olmuş olabilirim. Ama istediğin zaman buradayım. Yani yan sınıfta işte her neyse." Dedi gülümseyerek.

"Tamam." Dedim başımdan savmak için. Gittiğinde derim bir ohh çektim.

Seojun'a doğru "Başımdan savmak için dedim." Dedim. Çünkü normal zamanlarda olsa kıskanırdı. Açıjlama yapmak istedim.

Başını kaldırdı ve bana bakmadan ileri baktı. "İstersen git yanına. Ayrıldık çünkü biz."

𝕌𝕩𝕠𝕣𝕚𝕠𝕦𝕤  《Han SeoJun》Donde viven las historias. Descúbrelo ahora