0.8 | mutluluk

949 62 52
                                    

Her eylem bir tercih sonucu ortaya çıkar ve her tercihin mutlaka bir bedeli vardır.

Bu bedel bazen mükâfat olur, bazense ceza.

Kaan'a tokat atmak benim tercihimdi. İstifa etmek benim tercihimdi. İstifa ederken 'şov yapmak' yine benim tercihimdi.

O an sinirlerime hakim olabilir ve bu sorunu daha sakin bir şekilde çözebilirdim. Ya da yine aynı şeyleri yapar fakat Nihat Bey'in suyuna giderdim bu kez, tüm bu olanları telafi edebilmek için.

Fakat bunların hiçbirini gururuma yediremediğimden yapmamıştım ve şu an tam olarak bunların bedelini ödüyordum. Ya da diğer bir deyişle cezasını çekiyordum çünkü en basitinden işsiz kalmıştım ve yeni bir işe girebileceğim de kesin değildi. Kötü bir şöhretim vardı ve zaten çok da kalabalık olmayan çevrem iyice azalmıştı.

"Öyle işte..." dedim kendimi tüm bu düşüncelerden sıyırıp elimi soğuk mermerde gezdirirken. Ne kadar zamandır dünyadan kopuk olduğumu bilmiyordum ama artık geri dönme vaktiydi. "Hayatım şu sıralar biraz raydan çıktı. Ne zaman yerine oturur, ben de bilmiyorum."

Ben susunca sessizlik oluştu fakat bu sessizlik canımı yakmıyordu artık. Bazı duyguları geride bırakabilmek için çok çabalamıştım zamanında. Bu durum vefasızlığımdan ya da yeni başlangıçlar yapma isteğimden değil, yaşayan bir ölü olmamak için gösterdiğim gayretimden kaynaklanıyordu.

Hayat devam ediyordu sonuçta.

Elbette sadece bizim için, onun için değil...

Bir süre öylece durduktan sonra gitme vaktim gelmişti artık. Sabah uyandığım gibi soluğu burada almıştım ve saatlerdir buradaydım.

"Gideyim artık." dedim elimdeki şalla oynarken. "Yine kafanı şişirdim."

Bir kez daha, koca bir sessizlik karşıladı beni.

"Hoşça kal." dediğimde yutkunma ihtiyacı hissettim boğazımdaki o koca yumruyu ortadan kaldırabilmek için. "Yine geleceğim."

Yüzümdeki buruk tebessümle beraber oradan ayrılırken son bir kez dönüp bakma ihtiyacı hissetmiştim. Her ziyaretimde sanki onu yalnız bırakıyormuşum hissi kucaklıyordu beni ve burası, içinde bulunduğumuz aylara nazaran her mevsim soğuk bir yerdi.

Kendime engel olup arkamı dönmedim ve yavaşça ilerlemeye devam ettim. Kısa süre sonra caddeye çıktığımda önce markete uğramış, aldığım birkaç kahvaltılıkla beraber de eve dönmüştüm hemen.

Duygusal bir yiyiciydim. İçimdeki duygusal boşluğu zaman zaman tavuk pilavla, çoğu zaman da yemek yiyerek kapatıyordum. Yıllardır aşamadığım bir diğer şey de buydu.

Eve gelip elimi yüzümü yıkadıktan sonra kendime hızlı bir kahvaltı hazırlayarak salona geçtim ve beyaz yakalı olduğum dönemde vakit bulup izleyemediğim sabah programlarından birini açtım. Yalnızca resmi tatiller hafta içine denk geldiğinde aynı senaryoyu yaşayabiliyor olmak içimi burkuyordu bir miktar. Üstelik istifa ettikten sonraki ilk günün ilk saatiydi bu, yeni bir işe girene kadar aynı şeyleri tekrar tekrar hissedecektim muhtemelen.

Kumandayı kenara bıraktıktan sonra telefonumu elime aldım ve eş zamanlı olarak internetimi de açmış bulundum. Birkaç saniye sonra titremekten elimi uyuşturan telefonuma korku dolu bir bakış atarken bunun çok da iyi bir fikir olmadığını biraz geç de olsa anlamıştım ne yazık ki.

Dün gece bildirimleri silip yattığımda sabaha azalır sanıyordum fakat görünen o ki azalmamış, aksine artarak çoğalmıştı. Twitter, Instagram, Whatsapp... Hatta mail bile.

Eleyerek gittim ve önce Instagram'a attım kendimi. Twitter normalde de yangın yeriyken şimdi mutlaka cehenneme dönmüştü ve ben o alevlerin içinde kalmayı hiç istemiyordum. Whatsapp zaten ayrı bir dünyaydı. Instagram'ı da içindeki kedi videoları ve 'aşkın olayım' editleri kurtarıyordu zaten.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 25, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

asparagas | altay bayındırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin