⚘on beş

2.5K 249 14
                                    

Bir hafta boyunca Gavin'i fazla göremedim. Tirmisu ise yalan olmuştu. Gavin bana yenisini yapacağını söylemişti çünkü konuşurken iyice pelteye dönmüştü. Bence yenilebilirdi ama Gavin en iyi halinde yememi söylemişti. Gavin, annesinin sinirini azaltmak için babası ve abisiyle şirkete gidiyordu. Gerçi bunu yaparken annesiyle konuşmayı apaçık reddediyordu, kahvaltılarda onun dışında herkes konuşuyordu. Her ne kadar dürtüklesem de fayda etmiyordu. Bayan Antonietta da oğluyla arasına girdiğim için beni suçluyordu. Gavin'in önünde değil tabii. Gavin olmadığında ve beni düşmanımla birlikte yaptırsam da asla reddetmeyeceğim masaja davet ettiğinde yapıyordu. Bayan Antonietta düşmanım değildi tabii.

Bir de Luisa ile Gennaro vardı. Gennaro bir keresinde, ben bahçede dolaşmaya çıkmışken kafama top atmıştı. Bilerek. Ben de ayağından vurarak onu düşürmüştüm. Bunu gören Bayan Bettina deli gibi Gennaro'ya koştursa da Gennaro ondan kaçmış, topu tekrar bana atarak oynamaya başlamıştı. Luisa'yı ise bu bir haftada dört kere piste götürmüştük. Hızlı öğreniyordu, yeteneği vardı ve bana iyi geliyordu. Piste adım atmamıştım, bazen kusacak gibi oluyordum ama tam o sırada Gavin ruh halimi yakalayıp konuyu değiştirerek aklımı kaçırmamı engelliyordu.

Akşamları ise Gavin ile PS oynuyorduk. Yorgun ve sıkılmış geliyordu ama oyuna başladığımızda, hattaya odasına girdiği gibi ruh hali canlanıyordu. Ama bir süre sonra aynı oyunu oynamaktan sıkıldığımı fark ettim, o da aynısını itiraf edince oyun değiştirdik.

Şimdi yeni bir haftadaydık, bu hafta Gavin şirkete gitmeyeceğini çünkü üzerine düşen işin büyük kısmını hallettiğini söylemişti. Bunu imkansız bulmuştum ama kahvaltıda annesi bir şey demediği için inanmıştım da.

Luisa'nın piste çıkmasını beklerken bir hafta boyunca yaptığımız gibi yan yana oturuyorduk, muhabbet ediyorduk. Luisa pistin diğer ucundan buza adım attığında hafifçe dikleştim, dikkat kesildim ama ısınmaya başlamak yerine elindeki patenlerle buraya geliyordu. Kırmızı ışıltılı patenler ona ait olamazdı çünkü büyük duruyordu.

En yakınımızdaki, piste açılan kapıya geldi. "Bunları sana vermek istiyorum. Teşekkür hediyem." diyerek kapıya tutunup içeri uzattı.

Afallayarak öylece baktım. Ardından ayağa kalkarak ona ilerledim. "Grazie, Luisa."

"Prego.* Denesene, olacaklar mı görmek istiyorum." dedi, ilgiyle bana bakarak. *rica ederim

"Numarası... Tam gibi." diyerek Gavin'e bakış attım. Gavin ise telefonuyla ilgileniyordu, ekranı kapalı olan.

İç çekerek oturdum ve spor ayakkabılarımı çıkararak giymeye başladım. İçinde biraz zaman geçirsem ayağımın şeklini alıp harika oturacaklardı. Parmaklarımın patenin içinde heyecanla kıvrılmasını beklemiyordum. Heyecanımın içinde korku da vardı. Kalbim biraz sıkışmıştı.

"Nasıl?" diye sordu Luisa.

Gözlerimi kırpıştırdım. "İyi. Çok iyi."

"Sevindim." diyerek hafifçe sırıttı, ardından hızla uzaklaşmaya başladı. "Bugün yapacağım bu arada!" diye bağırdı.

"Neyi?" dedim, patenlerin üstünde kalkarak.

"Death drop." diye cevapladı neşeyle. Ben ise gözlerimi ardına kadar açtım. Luisa dönüşleri iyi yapıyordu ama zıplamalar için o kadar da hazır değildi.

Sakin kalmayı denedim. "Luisa, hazır olmadığını söyledim. Bir yerini kırarsan ne olacak?"

"Kırmayacağıma inanıyorum."

"Saçmalama! Luisa!" diye bağırdım, ardından kısık sesle "Siktir!" diye küfrettim. Gavin'e döndüm. "Gavin! Kardeşin yüzde seksen ihtimalle, bir yerini kıracak şekilde düşecek."

bir zehir gibiWhere stories live. Discover now