44 | Oyun Kurucu

8.5K 822 826
                                    

Hellö! Nasılsınız?

Yeni bir bölüm yazıp paylaşabilmeyi daha bir ayda özlemem şaka mı? Size olan bağlılığım işte eheheh

17 Numara yazıyorum. Bu yüzden Veyl yazmak için zaman ya da enerji bulmam zor oluyor. Bu bölümü yazabilmek için 17 Numara'yı kenara atmam gerekti... Ama çok iyi geldi. 17 Numara gerçekten aşırı kaos dolu bir kurguymuş. Beni bile yoruyor sduagsdhjasf

Yıldızı parlatmayı ve satır aralarına yorumlarınızı bırakmayı lütfen unutmayın🎈

VEYL

KÖTÜLERİN ŞEHRİ

BÖLÜM 44

OYUN KURUCU

Geçmişin bazı yıkıcı yanları olabilirdi. Bazen bir nefes, bazen bir dokunuş, bazen bir cümle, bazen bir his kadar küçük görünen ama büyük sonuçları olan yıkıcı yanlar. 

Hayatım boyunca geçmişin yıkıcı yanlarını benden gizleyen, etrafıma güvenli bir duvar olup önüne siper olan annem sayesinde geçmişin yıkıcı yanlarından korunmuştum. Annem gidince geçmiş de dahil gelecekte her şey üstüme yıkılmaya başlamıştı. Sanki yıllardır annem sayesinde ayaktaydım ve şimdi ayakta kalmaya gücüm yoktu. 

"Babanın numarası." Yan komşumuz Neriman Teyzenin uzattığı annemin telefonuna baktım öylece. Arka bahçede, badem ağacımın tepesindeydim ve sürekli bir şekilde kafamı ağacın sert kavuğuna sürtüyordum. "Tek başına idare edemezsin, babanla iletişim kurmak zorundasın. Ona annenin öldüğünü söyle."

"Onun bir ailesi var." dedim zayıf sesimle. Neriman teyzenin beni duyup duymadığından emin bile değildim. Haftalardır konuşmuyor, tek seferde birkaç lokmadan fazla yemek yemiyordum. İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyordu. Hatta bazen keşke nefes almak bile zorunda kalmasam diye sızlanırken buluyordum kendimi. Öylece badem ağacımın tepesinde otursam, başımı ağacın kavuğuna yaslasam ve ısınan havalar insanlara hayat enerjisi bahşederken beklesem. 

Annemin en sevdiği mevsimdi yaz. Ben sevmezdim ama annemin yaz aylarına beslediği sevgi beni de mutlu ederdi. Evimizin arka bahçesine yaptığı küçük bir bahçesi daha vardı. O bahçenin içinde domates, biber, salata, çilek... ekebildiği her şeyi ekerdi ve onlarla çocukları gibi ilgilenirdi. 

Gözlerimi annemin çitlerle çevirdiği küçük bahçesine çevirdim. Ölmeden önce bahçesine tohumları ekmiş, gübrelemiş ve güzelce sulamıştı. Şimdiyse hepsi ölüyordu ve buna dur diyebilecek gücüm yoktu. Ağaçtan inip çıkan otları temizleyecek, toprağını sulayacak cesaretim yoktu. Belki annem dayanamazdı ve bir şekilde dönüp bana neden bahçesine bakmadığımı sorar, kızardı. 

"Sen de onun ailesinin bir parçasısın." dedi Neriman Teyze. Yıllardır yan komşumuzdu ve annemin yakın arkadaşıydı. Küçüklüğümden beri oğluyla dalaştığım için oğlu gibi beni pek sevmezdi ama annemi çok severdi.

"Olmadığımı biliyorsun."

"Sana bakmak zorunda." diye isyan etti Neriman teyze. "Annenin yasını tutuyorsun, kendine bakabilecek durumda değilsin. Hala bir öğrencisin. En azından okulun bitip bir iş bulana kadar sana babalık yapmak zorunda."

"İstemiyorum." derken yorgun bir iç çektim. "Düzenini bozmasına gerek yok. Ben babamın olmadığını kabullendim. İhtiyacım yok."

"İhtiyacın var." Neriman teyze ekrandaki numarayı gösterip arama tuşuna dokunur gibi yaptı. "Sen aramazsan ben ararım. Annenin öldüğünü öğrendiğinde mutlaka gelecektir. Baban sandığın kadar kötü bir adam değildi."

VEYL: KÖTÜLERİN ŞEHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin