9. Bölüm

65 7 4
                                    

Bölüm Şarkısı: Duman~ Haberin Yok Ölüyorum
Oy vermeyi unutmayın
Diana'nın anlatımıyla...

Ekim ayına girdiğimiz için hava soğumaya başlamıştı. Neyse ki soğuk beni hiç üzmedi.

Gece 4'de uyuduğum sabah ise 6'da kalktığım için yorgundum. Kahvaltı için 2 saat beklemiştim. Çok açtım. Obur biri olduğum rahatça söylenebilirdi.

Yemekte waffle ve meyve vardı. Yemekte iken gözüm küçük şeytanı ve diğerlerini aradı. Herkes bitkin duruyordu. Blossom dün gelmemesine rağmen yorgun duruyordu.

Yemek bitince bugün de yarışma olacağı kafama dank etti. Unutmuştum! Dün çok yorulmuştuk. Bahçeye doğru yürümeye başlayınca herkesin çoktan bahçede olduğunu gördüm.

Müdür Albert konuşuyordu. "Bugünün yarışması uçma. Herkes katılım göstermek zorunda. Bu yarışma ayın son yarışması. Gelecek ayda farklı yarışlarda olacak." dedi. Uçma hakkında eğitim almıştık. Eğlenceliydi!

Okul 10.000 kişiydi. Evet çoktu. En nadir olan Hava, en az nadir olanda Ateşti.

Herkes uçmaya hazırdı. Albert'in düdüğü ile herkes havalandı. Hava güçleri olanlar öndeydi.

Blossom'u göremiyordum. Belli ki öndeydi. Biri bana "Eğil!" diye bağırdı hemen eğilmiştim. Bir ateş kıvılcımı üzerimden süzülüp yok oldu. O bana gelseydi canım fena yanardı.

Bana karşı güçlerini kullananın okçulukta Dylan'ın ilk rakibi olan Amber olduğunu gördüm. Bana bunun yapılmasını hazmedemezdim. Ona doğru uçup yüzüne sert bir yumruk geçirdim. İnleyip yüzünü kapatan kız geride kaldı.

Demek ki öldürmek için yer arıyorlardı. Ve yerleri burasıydı. Gwen'e doğru gelen toprakları görünce haykırdım "Gwen eğil!" Gwen eğildi. Ancak ona gelmişti. "Gwen!" diyince"İyiyim." dedi

Hızlanmaya başlamıştım. Hızla ilerlerken küçük şeytana doğru gelen toprak ile onu ittirdim. Hem onu kurtarmıştım hem de ona zarar vermeye çalışıyor gibi görünmüştüm.

Küçük şeytan bunu neden yaptın gibi bakınca az önceki yerine gelen toprakları gördü. Sıcak bir tebessüm etti. Ancak tebessümü bir anda soldu.

Ben ise bana gelen ateş kıvılcımı yüzünden inleyerek düşmeye başladım. Acımıştı. Hemde çok acımıştı.

Kendimi su ile soğutmaya çalışıyordum. Yanıyordum. Bunu gören Blossom havayı soğuttu öyle soğuktu ki üşümeye bile başladım.

Yinede yanmıştım. Bana bunu yapan çocuk sırıtıp hızlandı. Ona yetişip sert bir yumruk attım inlemesi ve yere düşmesi bir oldu. Sırıtma sırası bendeydi.

Hızlanmıştım. Öyle ki parkurun sonunu rahatça görebiliyordum. Ve parkurun sonuna geldim. Tabiki birinci değildim. Blossom'un sonda yaptığı atakla o birinci olmuştu. Onun adına mutluydum.

Peki ben. Benim canım hala yanıyordu. O ######## öldürecektim (!)

Yorulmuştum. Hemen okula yürümeye başladım. Odanızdaki banyoya girip suyu en soğuğa aldım.

Vücudum kızarmıştı. Soğuk su azıcık yatıştırsa da çok acı çekecektim. Özel güçleri olan insanlar normallerden daha az acı hissederdi. Normal olmak istemediğim sayılı zamanlardan birindeydim.

O zaman Albert ELEMENT nerdeyse acı hissetmiyordu. O bütün elementlerin gücüne sahipti. Banyodan sonra odaya girip yatağıma yattım.

Uyandığımda saat 1'i 17 geçiyordu. Dışarı çıktım. 3'ü de dışarıdaydı. Yanlarına oturdum.

"Merhaba." dedim Blossom hemen "Merhaba. Neden kırmızısın? Neden yemeğe gelmedin? Neden geç geldi-" Robert "İstersen evrenin nasıl oluştuğunu da sor." Blossom"Olur! Hep merak etmiştim ama kimseye sormadım. Diana Evren nasıl oluştu?" Şaka yapıyor olmalı.

" Yarışta bir ateş bana karşı güçlerini kullandı. Uyuyordum. Uyuyordum. Bilmiyordum. Bu kadar." tek nefeste söylediğim şeylerden sonra derin bir nefes aldım.

Robert "Yanmak acı verici olmalı." dedi "Öyle. Küçük şeytan sende ateşsin yanma acısını nasıl geçirilir." Boynumun kenarı fena yanmıştı. İzi kalacaktı.

"Bilmiyorum hiç yanmadım . Ama izi kalacağını görebiliyorum." konuşmaya başladık. Konuşurken gördüğüm silüet ile duraksadım. "Saklanın!" Bir ağacın arkasına saklandık.

2 kişi vardı. Biri birini tutup bir yandanda ağzını kapatıyordu. Elimde bıçak tarzı bir şey tutuyordu. Kenarda bir yere geçince. Onu bıraktı. Eli hala ağzındaydı. Bıçağı tuttuğu elini kaldırıp. Hızla indirdi. Ve bir şey fışkırdı!

Bekle. Ne?! Yoksa o kan mıydı?! Bıçağı tutan uzaklaşmaya başladı. İyice uzaklaşınca koşup artık ceset olan kişinin yanına gittim.

Bu- bu Hazel'di! Altımda yatan kız! "Her yerinden kan akan kişi benim oda arkadaşım." Peki katil kimdi?

"Okullarınıza gidin. Bizi burada görürlerse çok pis olur. Özellikle de senin için Diana sen bir Susun. Gidelim!"

Herkes okuluna gitti. Yatağıma geçtim. Yeni uyanmış gibi yataktan kalkıp. Gwen'e seslendim. "Gwen! Hazel yok!" uykusu derin olmayan Gwen uyanıp "Ne?!" dedi.

Onu aramaya başladık. Daha doğrusu Gwen arıyordu. En sonunda müdürün kaldığı odanın kapısına gidip. Kapıyı çaldık.

"Kim o?" dedi Will WATER. " Biz öğrencileriz arkadaşımız kayıp!" dedim. Will WATER kapıyı açıp "Kim?!" diye bağırdı "Hazel." Bahçeye doğru yürümeye başladı. Elinde bir fener vardı. Bizde onu takip etmeye başladık. Bahçeye çıktığımızda.

Bay Water ceseti görünce gür bir şekilde bağırdı "Odalarınıza!" Gwen ise hâlâ şoktaydı.

Onun kolunu tutup odaya sürükledim. Odaya girdiğimizde ışığı açtım. Emma " Işığı neden açtın Diana?!" durdum. "Hazel... O-o öldü..." "Ne!?" diye çığlık attı.

"Gece uyanmıştım. Odanın içinde yürümeye başladım bir baktım Hazel yok Gwen'i uyandırdım ve okula baktık kuralları çinemeyelim diye bay Water'a gittik bahçede ise cesedini bulduk." durdum. Yalan söylüyordum yalan bana göre değildi.Ama yapacak başka bir şey yoktu...

YouTube hayattanbikmisbiri11
Wattpad hayattanbikmisbiri11

Kalplerle görüşürüz <3333

4 ELEMENT OKULUWhere stories live. Discover now