14. Bölüm

56 4 14
                                    

Bölüm Şarkısı: Duman - Bal
İyi okumalar.
Oy vermeyi unutmayın!
Blossom'un anlatımıyla...

30 Aralık...

Odaya girdiğim anda uyuya kalmıştım.

Yerde uyumuşum. İnanamıyordum.

Sabah Marie'nin "Blossom!" diye haykırışı ile uyandım.

Marie oda arkadaşı. Katil fln değil ama ya katilse???

Uwu iki dakikada teori çıkarabiliyorum.

Uykum hâlâ vardı. Çok vardı.

Kahvaltı için salona girdiğimde gözlerim dün yanımıza gelmeyen Diana'yı arardı.

Yoktu.

Belki de aç değildi? Olabilir yani.

En yakın arkadaşım bana 'Polyana' derdi. Daha doğrusu Eski en yakın arkadaşım.

Eski dememin sebebi beni satmasıydı. Pislik şey.

-'Polyana ne be?' diye bilirsiniz Polyana eski bir kitabın başrolü Polyana bir kazada ailesini kaybediyor. Ama üzülmüyor. Araba çarpıyor kız yürüyemiyor üzülmüyor. Neden mi çünkü babası ile "Polyanacılık" diye bilinen gerçek adını hatırlamadığım bir oyun oynuyorlar konusuda : Herşeye iyi yandan bakma. Bu benim anlatımım internet (google amca) şöyle diyor;

Pollyanna, içi iyilikle dolu, kötü bir niyeti olmayan, hayata her zaman pozitif bakan on bir yaşında küçük bir kız çocuğudur. Bu küçük yaşında, annesi ve babası vefat eder. Tek başına kalan Pollyanna, bir süre yardımseverlerin bakımıyla hayatını sürdürür. Daha sonra, zengin olan teyzesi Pollyanna'yı yanına alır.Roman, ne olursa olsun bir olaydan mutluluk verecek bir sonuç çıkarmak anlamındaki "Pollyanna ilkesi" ya da "Pollyannacılık" sözcüğünü dünya dillerine kazandırdı. Bu terim iyimserliğin saflığında olan kişiler için ya da gerçekleri benimseyemeyen kişiler için aşağılamak için de kullanılır.

Tamamsa devam.

Bunu aşağılamak için mi yanlış yoksa iyi olarak mı dediğini asla öğrenemedim.

Etrafa bakarken beni izleyen Robert'i gördüm. Çenesi kızarmıştı. Gülmicem gülmicem diye geçirdim ama nafile.

Kahkaha attım. Bütün salon bana baktı. Neden ki demeyeceğim çünkü baya yüksek sesli gülmüştüm. Baya baya sesli.

Galiba beni deli sandılar.

-Müziği duymayanlar dans edenleri deli sandı:D

Hemen masaya oturup kafamı masaya koydum. Her an uyuyabilirdim.

Yemekte pastırma vardı. Pastırma severdim de pişmiş olarak. Çiğ iğrenç gelirdi.

Dur o zaman! Pastırma etse, okulda veganlar varsa, okulda vegan menüsü varsa oradan yiyebilirdim!

Yuppi aç kalmadımm.

Bugün vegan menüsünde pankek vardı. Hemen alıp yemeğe başladım. Tadı baya farklıydı. Psikolojik mi yoksa gerçekten mi anlamamıştım da neyse...

Son pankekimi yerken Müdür Albert kürsüye çıktı.

"Yarın akşam saat 11'de başlayacak bir balo var katılım zorunlu. Kıyafet alışverişi için bu gün ve yarın izinlisiniz. Baloda isteyen istediği ile dans edebilir. Yıl boyunca emek sarf ettiniz bu baloyu hak ettiniz."

Diyip gitti. Ama Diana odasındayken onu çıkarmazdım. Yemek bittikten 1 saat sonra okulda kimse kalmamıştı.

Bahçede Diana'yı gördüm. Çatlayın Murphy kanunları!

4 ELEMENT OKULUWhere stories live. Discover now