/10/ Ufak Bir Sızı

1K 59 14
                                    

İKİBİN OKUMA OLMUSUZ AHAHAHHAH COK MUTLUYUM YİNE DAHA ONUNCU BÖLÜMU YENİ ATİYOM 💕💕💕

Bu bölümü yeni bölüm bekleyen Dear235 ve ruhsuzgaydelisii 'ne ithaf ediyorum.

***

Üşüdüğüm için mi yoksa gergin olduğum için mi bilmiyorum ama titredim. Gelinliğimin içinde oldukça rahatsız ve güzeldim..

Sonunda o gün gelip çatmıştı. Hayatım bir anda altüst olalı bir haftadan biraz fazla olmuştu ve ben, tamamen başka biri olarak başka bir hayata kapı aralıyordum. Şimdiden alışmış olmam gerekirdi fakat ben hala korkuyordum. Basit bir şey değildi bu, birine tamamen bağlanıyordum ne de olsa. En azından hayatımı bağlayacağım kişi Kuzey'di.

Gözlerimi ovuşturmak istiyordum fakat yüzümdeki makyaj bana engel oluyordu. Kadınlar büyük çile çekiyordu.
İç çektim ve küçük odadaki koltuğa oturdum. Başım ağrıyordu. Her dakika, her saniye ağlamak istiyordum. Öyle bir his vardı ki içimde... Şuan, şuracıkta kusabilirdim. Bana neyin engel olduğunu bilmiyordum. Belki gerçekten hastaydım, belki de mental sağlığım berbat olduğu için vücudum isyan ediyordu.

Peri içeri girdiğinde ağlamaklı ifademe büründüm. "Ölüyorum galiba Peri ben. Kusucam birazdan." diyerek sızlandığımda yavaşça omuzuma vurdu. "Salak salak konuşmasana ya. Geriliyorum seninle beraber."

Gerçekten gergin görünüyordu. Kapı açılıp bu sefer içeri annem girince kendimi göz devirmekten alı koyamadım. "Güzel kızım." diyerek kıkırdadı. Çok komik ya!

Onları buraya çağırmak en başından beridir hataydı zaten. Hatay demişken canım soslu dürüm çekmişti. Birden bire acıkmıştım şimdide. Bu hızlı duygu ve ruh hali değişimi beni mahvediyordu.

"Anne." dedim uyarır tonda. "Zaten gerginim, beni rahatsız etme." gülerek yanıma geldi ve bir sandalyeye oturdu. "Bende babanla evlenirken böyle olmuştu. O zamanlar toydum tabi. Babanı da çok severdim."

"Kes! Ne ben senim ne babam Kuzey. Biz zorunluluktan evleniyoruz ve farkındaysan, bunu ben hiç bir zaman kabul etmedim. Bunu kabul eden sizsiniz. Ben Asel olmak istemedim."

Dişlerini sıkarak oturduğu sandalyeden kalktı ve kapıya yöneldi. "Dilini ben değil ama eminim kocan mutlaka keser. Terbiyesiz köpek." diye tısladı ve gitti.

"Ya rabbel âlemin sen bu çocuğa bol bol sabır ver." diyerek uzaklaşan bedene baktı Peri. "Oğlum, sen şu kadını takma kafana. Abinle, Rümeysa bir evlensin. Sende bir bahane uydurur boşanırsın Kuzey'den. Ha olmadı Suriyelilerle beraber yunanistana kaçarız."

Söylediği şeye güldüm. Annemi takmamaya çalışıyordum dediği gibi ama elimde değildi. Her kelimesi içine oturuyor, canımı yakıyordu. Onlar için sadece beni dünyaya getirmiş insanlar diyorum. Fakat ben hala onların çocuklarıydım. Bir yanım hep onlara benzeyecekti. Hiç bir zaman kaçamazdım bana verdiklerinden.

Kafamı salladım sadece. Peri hüzünlü bir tebessüm kondurdu yüzüne. Biliyordu. Beni en iyi o biliyordu. Yaşadıklarımla, olduğum kişiyle. Bugünde yanımdaydı. Her şey değişse bile gitmezdi Peri.

"Tamam bak ağlayacağız ikimizde, kalk."

Ayağa kalktım ve elimden geldiğince yürümeye çabaladım. Topuklu ayakkabı giymek, kendine eziyet etmekle eşdeğerdi. Güzel görünmek için bu kadar acıya katlanmaya gerek yoktu.

Kuzey kapıda bizi bekliyordu. Giydiği siyah takım çok yakışmıştı doğrusu. Onu ilk defa alıcı gözle süzüyordum.
Aslında bunlar olmadan önce tanışmış olsak, ondan hoşlanabilirdim. Eh, artık fazla geçti.

Kuzey'in koluna girdim. Peri önden giderken biz salonun önündeki kapıda durduk. Bir kaç çocuk arkamızda, içinde çiçekler olan sepetlerle duruyordu. Giderken biri eteğime basıp yırtsa güzel rezillik çıkmış olurdu.

Işıklar sönüp sadece bizim yürüyeceğimiz yol aydınlatıldığında derin bir nefes aldım. Kuzey çok sakindi sanki. "Geriliyorum." dedim itiraf eder gibi. Güldü. "Sakin ol Asaf. Alt tarafı evleniyoruz."

Göz devirdim. Zamanı gelmişti işte. Koluna girdiğim adamla bir ömür için saniyeler bekliyordu beni. Aynı anda adım attık. Işık gözümü alırken kulağıma müzik ve alkış sesleri doluştu.

***

Nikah memuru gelmiş, herkes bize odaklanmıştı. Tüm gözlerin üzerimde olduğunu bilmek biraz rahatsız ediciydi. Yine de kendimi olabildiğince sakinleştirmeye çalışıyordum.

"Siz Asel Budak, Kuzey Rubai'yi eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?" görevli memur sordu. Titrek bir nefes aldım. Gözlerim ister istemez Kuzey'i bulunca, tebessüm etti. Masanın altından elimi tuttu ve hafifçe sıktı. "Evet." dedim mikrafona doğru.

"Siz Kuzey Rubai, Asel Budak'ı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"

Hiç korkmadı, hiç tereddüt etmedi. "Evet." dedi sadece. Sonra bana döndü, dişlerini göstererek gülümsedi. "Bende devletin bana vermiş olduğu yetkiyle sizleri karı koca ilan ediyorum."

Deftere imzalarıda attık. Ve yanımıza gelen insanların tebriklerini dinledik. Bir kaç kişi fotoğraf çektirdi. Daha sonra pasta geldi, kesildi ve yenildi. İnsanlar halaya kalktı. Tüm gece bitmeyen bir eğlence vardı. Müzik hiç durmadı. Kuzey'le dans ettik. O beni öptü. Sonra takı merasimi oldu. Gün bitmek üzereyken insanlar evlerine dağıldı. Bir kaç tebrik daha dinledik ve gece bitti.

Bunca şey olurkense benim tek hissettiğim git gide büyüyen bir endişe ve göğsümün sol tarafında ne olduğunu bilmediğim bir sızıydı.

***

Asaf'ın gelinliği

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Asaf'ın gelinliği.

Oy ve yorum bırakmayı unutmayın 💕

Diger kurgularıma da bakabilirsiniz 💕

Daim kalın 💜

Kaderin Kırmızı İpi (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin