𝟚

276 34 1
                                    

Oy

Yorum.

2 şeyi asla unutmayın okurlarım.

JWNDISJDIS BİLGE DEĞİLİM ŞAKAYDI

Taehyung, geceye doğru kucağında uyuyan bedeni yatağa bırakmış ve uyandırmadan alnından öperek gitmişti.

Taehyung sarhoş değildi. Aslında bakarsan, neredeyse hiç içmemişti bile. Sadece bir yudum içmiş ve üzerine biraz sıkmıştı.

Kim Taehyung harika bir oyuncuydu. Duygularını yitiren, harika bir oyuncuydu.

Hayattaki en iyi rolü, kalpsizi oynamaktı. Hatta bu rolü en güzel kendisine sergilerdi biliyor musunuz?

Jungkook sabah uyandığında üzerine sinen ağır alkol kokusu ile hızlı bir duş alarak banyodan çıkmış ve yine aynı hızla giyinerek hazır kahvaltı sofrasına oturmuştu.

Çıkma vaktinin geldiğini gördüğünde, arabasına binmiş ve şoförüne şirkete gitmeden önce limana uğramaları gerektiğini söylemişti.

Limana gelen Jungkook, gemilerden inen konteynerlere bakarken denizi soluyordu.

Israrla çalan telefonunu bu sefer eline aldığında ekranda yazan "Kim Taehyung" yazısı ile hızla aramayı yanıtlamıştı.

"Bay Kim?"

"Bay Jeon? Nerede olduğunuzu sorabilir miyim?"

"Hayırdır? Yoksa yine mi bir sürpriz baskın ya-"

"Bakın Bay Jeon. Durum ciddi."

"Limandayım."

"Acilen şirketinize gitmenizi öneririm Bay Jeon."

Jungkook parmağını şıklatması ile arabası gelmişti.

Önünde duran arabaya bindiğinde adamı zaten nereye gidileceğini biliyordu.

"Bir durum mu var Bay Kim?"

"Ufak bir ihtimalle şirketinize baskın yapılmış olabilir Bay Jeon."

"Ne?! Ne saçmalıyorsunuz!"

"Bakın, bunu şirkette konuşsak iyi ol-"

"Bekle bekle bekle. Bekleyin lütfen. Konuşsak mı? Şirkette?? Siz de mi geliyorsunuz?"

"Evet?"

"Pardon da size ne?"

Taehyung öyle bir nefes alıp vermişti ki, bunu Jungkook dahi duymuştu.

"Şirkette görüşürüz bay Jeon."

Yüzüne kapatılan telefon ile sinirlerinin katlandığını hisseden Jungkook zaten kısa bir süre sonra şirketinin önüne gelmişti.

Kapıyı kapatmadan inip direkt şirketine koşmuştu.

Fakat şirketinin etrafının sarılı olduğunu gören Jungkook, adamlarının gizlemesi ile arabasına geri binebilmişti.

Hemen ardından şirketinin 1. Giriş kapısındaki silahlı adamların susturucu ile indirildiğini gördüğünde oraya odaklanmıştı.

Daha sonra şirketinin 2. Ve 3. , hemen sonrasında ise 4. Girişindeki adamların da işi bitmişti.

Jungkook sadece oraya kitlenmiş bakarken, camının tıklatılması ile yerinden sıçradı.

Taehyung kendisine gülümseyerek bakıyordu.

Jungkook yana kaydığında, arabanın kapısını açarak yanına oturdu.

Bir kaç dakikalık sessizlikten sonra söze ilk Taehyung girmişti;

"Ee? Beni övmeyecek misin?"

"Niye övüyormuşum ki seni?"

"E adamları indirttim!"

"Yani?"

"Bay Jeon. Beni över misiniz lütfen?"

"Tamam tamam. Harikasınız. Yani siz olmasaydınız napardım bilmiyorum. Hep siz beni kurtarıyorsunuz ve size minettarım. Bunun karşılığını ödeyemem. Tamam mı? Tatmin oldun mu?"

"Hm olmadım aslında."

"Ne?"

"Benim evime gidiyoruz."

"Tabii efendim."

Aslında bakarsan, Jungkook, kendi adamının Taehyung'a boyun eğmesine şaşırmamalıydı.

Ne de olsa kendi adamı, Taehyung'un adamıydı (:

Ciddiyim, Jungkook fark etmeden Taehyung tüm adamlarını kendi adamları ile değiştirtmişti.

Çünkü Taehyung, Jungkook'un en iyi şekilde korunmasını istiyordu.

Kısa süre sonra araç, Taehyung'un evinde durduğunda Taehyung araçtan inmiş ve Jungkook'un inmesini beklemişti.

"İnsene."

"İnmeyeceğim."

"Niyeymiş o?"

"İnme-"

"Kucağıma almamı istemiyorsan in şu arabadan Bay Jeon."

Jungkook ilk baş Taehyung'a far görmüş tavşan gibi baksa da daha sonrasında hemen arabadan inmişti.

İkili büyük, siyah ama ledlerle ışıklandırılmış eve adımladıklarında Jungkook kendisini yumuşak koltuğa bırakmıştı direkt.

"Şarap?"

"Almayacağım."

"Ama bu yemek şarapsız yenmez. En kırmızısından bir kadeh şarap almaz mıydın?"

"Aish peki."

Marine edilmiş biftek parçaları, ızgarada kızartılmış taze sebzeler ile karıştığında, üzerinde bulunduğu tabaklar yemek odasına harika kokular yayıyordu.

Ve şu anda Jungkook'un dikkatini çeken tek şey, altın yemek takımıydı...

Ah bir de uzun, ince esmer parmakları arasında ustaca çubuğunu tutan beden..

Jungkook, Taehyung'a dalmış gitmişti..

Jungkook, bir çok defa denize dalmıştı ama hiçbir dalışı, Taehyung'a dalışı kadar güzel hissettirmiyordu.

Ve Taehyung, bunlardan hiç haberdar değildi. Şu an tek mutluluğu, uğruna ölebileceği bedenin evinin içinde bulunup onunla aynı havayı solumasıydı.

Bilmese de iki beden de, birbirine kalplerini fena derecede adamışlardı...

CONFLICT LOVETempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang