𝟛

227 29 5
                                    

"Ben artık gideyim."

"Kalsaydın?"

"Teşekkür ederim Bay Kim. Fakat insanın kendi evi gibisi yoktur."

"Haklısın. Sizi geçirmeme izin ver."

Taehyung elini açarak Jungkook'a yol vermişti.

İki beden bu akşam derin yaralar gibi, derin konuları konuşmuşlardı.

Yaralar biraz kanamıştı fakat daha sonrasında birbirlerini sarmaları ile bu yaralar kanamamaya yüz tutmuştu.

"Yine beklerim."

"Bu sefer bende buluşalım."

"Pekala. O an nasıl icap ederse diyelim o zaman."

"Uygundur. Kendinize iyi bakın."

"Sen de."

Elleri cebinde arabasına adımlayan bedenin arkasından izlemişti Taehyung.

Her zerresine, her hücresi ile tapıyordu.

Kapıyı kapatarak evine girmiş ve odasına çıkmıştı.

Belli ki bu gece, içindeki yoğun duyguları onu uykusuz bırakacaktı.

♚ ♔ ♚ ♔ ♚

Evine gelir gelmez hızlı bir duş almış ve kendisini yatağına bırakmıştı Jungkook.

Hayalleri, onu uyumaya itiyordu.

Günün yorgunluğunu atmak istercesine gözlerini kapattı.

Güzel bir güne daha bay bay demiş, anı olmasına izin vermişti.

♚ ♔ ♚ ♔ ♚

"Bay Kim? Müsait misiniz?"

"Sana her zaman müsaitim Jeon."

"Komiksiniz. Belki limana gelmek istersiniz diye düşünmüştüm. Mâlum, bugün yük taşıma günüm."

"Bay Jeon. Arkanızı dönün."

Jungkook kulağında tuttuğu telefon ile arkasını döndüğünde, yakaları kürklü, siyah kabanı ile kendisine bakan bedeni görmüş, hızla ona adımlamıştı.

Gönül isterdi ki, kollarını sıkıca boynuna sarsın.

Ama yapmadı. Kendisini bastırmayı başarmıştı çünkü.

"Sandığımdan daha hızlısınız Bay Kim."

"Hızlı olduğum başka konular da var Bay Jeon fakat bunu daha sonra konuşacağız."

"Anlamadım?"

"Yük diyorum Jeon. Ne de güzel taşınıyor değil mi?"

"Hangi yük Bay Kim? Ben burada taşınan çok yük görüyorum."

"En hafif yükten bahsediyorum Bay Jeon. Konteynerlerin taşıdığı yükten, bizim değil."

Sustular... Haklıydılar çünkü. En hafif yük, konteynerlerin taşıdığıydı. İnsanların değil.

"İşimiz bitince, diyorum birer kahve mi içsek?"

"Kahveden nefret ettiğinizi sanıyordum?"

"Benden nefret ettiğini sanıyordum? Kabul edeceğine ihtimal vermedim."

"Kabul ettiğimi henüz söylemedim. Yoksa etmemi mi isterdiniz?"

"Hangi teklifimi? Çünkü daha 1 tane teklif sundum sana."

"Daha çok teklifleriniz mi var aklınızda? Bana karşı?"

"Jeon. Kahve."

"Peki Bay Kim. Gidelim o zaman. Adamlarım halleder."

İkili, araçlarına binmiş ve birbirleri ardını takip ederek bir otele gelmişlerdi.

"Bay Kim?-"

"Merak etme. Seni altıma atmayacağım. Öyle birisi değilim. İntikam için insanlarla yatmam. Sadece, otelimin teras katında birer kahve içmek istedim. Önden buyur."

Neredeyse 15 koruma ile teras katına çıktıklarında havadarlığın verdiği huzur ile geniş, siyah sedir sandalyelere, karşılıklı oturmuşlardı.

Kısa süre sonra kahveler yerine çeşit çeşit yemekler geldiğinde Jungkook şok olmuşçasına karşısında kendisine bakan Taehyung'a bakmıştı.

"Kahve içeceğimizi sanmıştım?"

Garson gittiğinde Taehyung, ellerini alçak masa üzerinden Jungkook'un ellerine uzanıp tutmuştu.

"Bu geceyi bana ayırabilir misiniz Bay Jeon?"

"Bay Ki-"

"Jeon. Lütfen. Seninle olmama izin ver."

"Peki.."

İkili bu gece yemek yemiş, kahkahalar ile birbirlerini tanımışlardı. Bazı zamanlar ise derince gözlerine bakmışlar ve birbirlerine kaybolmuşlardı.

Sarhoş olmayacak derecede kafayı bulduklarında, oldukları yerde, terasta sızmışlardı.

Taehyung sabaha karşı, 5 - 6 sularında uyandığında Jungkook'u kucağına alarak adamlarının açtığı kapılardan geçip, otelinde kendisi için yaptırdığı odasına getirerek yatağına bırakmıştı.

Kendisi ise sıcak bir duş alarak giyinmiş ve şirketine gitmek üzere otelden çıkmıştı.

Uyandığında, farklı düşüncelere kapılıp rahatsız olmasın diye üzerindeki hiçbir şeye - kabanı dışında - dokunmamıştı.

CONFLICT LOVEOnde histórias criam vida. Descubra agora