13

1.4K 125 55
                                    

Yazar'ın anlatımıyla,

"Birce benden neden Kasım'ı sakladınız?"

Genç kızın cümlesi Birce'nin kulaklarında yankılanmıştı. Ahenk Kasım'ı nereden biliyordu?

Bilmemeliydi.

Panik duygusu kabarmaya başlıyorken, genç kız konuştu:
"Bak anlıyorum, ailem yüzünden anlatamadığınızı düşünüyorsunu-"

Birce sözünü kesti, "Her şey seninle alakalı değil Ahenk, insanların kendi sebepleri olabilir. Büyü biraz!" Dedi, sonlara doğru kardan soğuk, buzdan sert bir sesle. Kelimelerin dikenleri vardı evet, batardı ama doğru kullanılırsa bir kelime dikenden bıçağa dönebilirdi.

Birce'nin kelimeleri batmamış, saplanmıştı. Ahenk ise saplanan bıçağı çıkartmaz, daha dibe sokarak acısından güç alırdı.

Sevgilisinden bunu öğrenmişti. Uzun yıllar önce.

"Ne saçmalıyorsun kızım sen? Konuyu tekrardan aynı yere getirmeye çalışıp durma! Kaç yaşına geldin, hâlâ bana karşı olan bu kıskançlığın bitmedi, bari dizginlemeyi öğren!" Dedi, Ahenk öfkenin evden çok yuva yaptığı sesiyle. Birce ile bu kavgalardan çok etmişlerdi zamanında ama bunun arkadaşlıklarını bitirmesine izin vermemişti ikisi de.

Birbirlerini çok sevseler de, Birce'nin kıskançlığı bazen sevgiye gölge düşürebilecek kadar kararıyordu. Aslında Birce'nin derdi hiçbir zaman Ahenk olmamıştı. Birce'nin kıskançlığı da zararı da, kendisineydi.

Ahenk söylediklerinden bir anlığına pişman olsa da, çoktan söylemişti.

"Özür dilerim, Ahenk. Öyle dememeliydim, durumu biliyorsun." Dedi Birce kırgınlığını belli etmemeye çalışarak, sonuçta Ahenk onun en yakın arkadaşıydı ve durumlara hakimdi. Ondan biraz daha anlayış bekliyordu.

Ahenk derin bir nefes alarak kendini dizginlemeye çalıştı. Tam o sırada garson çocuk, kahvelerini getirmişti.

Birce garsona teşekkür etti ve kahvesinden bir yudum aldı. Belki de sıcak bir türk kahvesi, ortamdaki soğuk karların üstesinden gelirdi.

Her ne kadar karlar, buz tutmaya başlamış olsa da.

Her ne kadar arkadaşlıkları, buz tutmuş olsa da.

"Kahvenin hatrı kırk yıldır derler Birce, biz seninle kaç kere kahve içtik. Hiç mi hatrım yoktu da bana gerçekleri söyleyemeyecek kadar 'nedenlerim var' diyorsun. O nedenler benim anılarımdan daha mı önemliydi?" Dedi kız, hafif kısılmış ama hâlâ etkili bir sesle.

Birce ise olduğu yerde sayıyordu. Bülent Bey ve Sema Hanıma ne diyecekti? 'Kızınız sizin uzak tutmak için çabaladığınız adamı öğrendi, ben de gerçekleri söyledim.' Ona sadece gülerlerdi. Onların ödediği okul masraflarına ne demeliydi? Onca borcu nasıl öderim, diye düşündü Birce. Yine de dostlukları daha değerli gelmeliydi. Ahenk'in ona acımasını hiç ama hiç istemiyordu.

"Ahenk bak, anlıyorum bana kızgınsın ama anlatamazdım." Dedi kız titrek bir sesle.

"Bak sana diyorum ki, anlıyorum. Kasım zaten bana söyledi sizin zor durumda olduğunuzu, ben sadece bazı şeyleri ve nedenleri senden duymaya geldim. Bana ne kadar yalan sıkmaya çalışırsan çalış, işlemeyecek." Dedi Ahenk, sabırlı bir sesle.

Şaşkın olan kızın suratına bakarken ne söylediğini tekrar düşündü. Kahretsin, diye geçirdi içinden. Ona Kasımla konuştuğunu belki de söylememeliydi. Birce hızlı düşünmeliydi, şaşkınlığını kenara atarak, "Sen onunla mı konuşuyorsun? A-ama nasıl olur? O kadar şeyin ardından nasıl tekrar sana yazmaya cürret eder?!" Dedi, yumruklarını sıkarak ve  inandırmak ister gibi.

Ahenk ise arkadaşını tanıyordu.

"Evet konuşuyorum, ne olmuş yani?" Dedi, omuzlarını çocuk gibi silkeleyerek.

"Saçmalama Ahenk, sana ne anlattı bilmiyorum ama inanma sakın ona tamam mı?" dedi Birce, endişenin çerçevelediği sıcak ve güven dolu bir ses tonuyla, Ahenk'in masadaki elini tutarak. Sonra sözlerine devam etti,

"Sana ne söyledi bilmiyorum ama inanma kuzum ona, onun yüzünden hafızanı kaybettin! Sana yaşamaman gereken şeyler yaşattı, mahvetti hayatını! Ailenle aranı bozdu ve seni bizden uzaklaştırarak o saçma, kötü ve pislik dolu dünyaya sürükledi. Şimdi ondan kurtulmuşken, başa sarmasın her şey. N'olur!" Birce'nin yalvaran ses tonu ve gözlerini doldurması çok gerçekti. Ahenk'i bir anlığına şüpheye düşürecek kadar çok.

"Birce, ciddi misin sen?" Dedi genç kız dehşete düşmüş bir halde.

"Ciddiyim tabii! Ciddiyim! Ne anlattı sana o pislik?" Dedi hızlı hızlı.

"Bana beraber bir kaza geçirdiğimizi aslında sevgili olduğumuzu ama kendisinin benim hayatımdan ailem yüzünden çıktığından bahsetti." Dedi Ahenk, yavaş ama güzel bir şekilde. Ardından Birce'nin tuttuğu elini sıktı, kahvesinden bir yudum alma bahanesiyle elini kızın elinden çekti.

Birce derin bir nefes verdi. Ahenk'e çok bir şey anlatmamış demek ki, diye geçirdi içinden. "Sen n'aptın? İnandın mı hemen?" Diye sordu normal bir sesle.

"Başta konuşma garip başladı bana portakal sevip sevmediğimi sordu, ben de engelledim sonra kim bu diye öğrenmek için engeli açtım." Dedi kız bazı detayları es geçerek.

Birce içinden, portakal mı? Siktir, diye geçirdi. Buradan sonra toparlaması zaman alabilirdi. "Sen n'aptın kuşum sonra? Ve ne zaman oldu bu?" Diye sordu. Samimiyeti elden bırakmamalıydı.

Ahenk güldü. "Tatlı birisine benziyordu, sordum ve öğrendim. Çok nazikti bana karşı, bir geçmişim olmasına şaşmamalı." Dedi, mest olmuş gibi davranarak. Bilerek öyle söylemişti. Beline kadar gelen uzun, kahverengi saçlarını geriye atıp öğlen sınavdan önce kafasına taktığı gözlüğü düzelttikten sonra kahvesinden bir yudum daha alıp üstüne kahvenin yanında gelen suyu içti.

Ahenk bunları yaparken Birce dikkatlice onu izliyordu. O hep güzeldi, çevre ve insanlar tarafından istenilen o kızdı. Yine de Ahenk sadece kendi arkadaşlarıyla takılırdı. Şu ana kadar ki tek sevgilisi Kasım olmuştu. "Dediklerine inandın mı peki?" diye sordu tek kaşını kaldırarak. Ahenk gülümsedi, "Kafamda birkaç yer oturmadı, öğrenmek için konuşalım demiştim ama ben aldım cevabımı." Dedi enerjik bir sesle, az önceki halinden eser yok gibiydi.

"İnanma kardeşim, boş ver. Kaç yıllık arkadaşınım sonuçta, sana yalan söyleyecek halim yok ya! Sakladıysam da iyiliğin içindi." Dedi Birce rahatça.

Ahenk yüzündeki gülümsemeyi bozmadı ve enerjik ses tonuna dikkat ederek gülümsedi. "Tabii ki inanmıyorum canım. Ben aldım cevabımı." Tam o sırada Ahenk'in telefonuna bir mesaj geldiğini belirten bir bildirim geldi.

Sonbahar: Ne  yaptın güzelim? Birce'yi hallettin mi? (18.12)

TATATTAATATTAAAAAAA NASILSINIZZZ

Nasıldım ama uf 850 kelime bu bölüm.

Evet cok uzun değil ama kitaba göre uzun yani ben normalde en az bu kadar yazdığım icin bana kitap kısa geliyodu HWPSJEPDJWLSKKW.

Artık bölümler en az 500 olucak yüksek ihtimalle.

Sosyal medya hesaplarım

Tiktok: suevrenihavareni

İnstagram: suevrenihavareni

AYRICA SNAPCHATTE BİR GRUP KURDUK KİTABI OKUYAN KİSİLERLE KATILMAK İÇİN SNAPİNİZİ VEREBİLİRSİNİZ

Yaz başladı, neler yapıyorsunuz?

Bölüm hakkındaki düsünceleriniz?

Karakterler?

Birce?

Kasım?

Ahenk?

Bülent Bey ve Sema Hanım?

Öpüldünüz.

XO.

Portakal Sever Misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin