Bölüm 3

216 34 0
                                    




Buse'nin "hadi gidelim" demesiyle masalarına, arkadaşlarına veda edip kendilerini arabaya atmışlardı. Saner ilk başta nereye gideceğini bilememişti arabayı öylesine sürmüştü. Sonunda "Buse seni bir yere götüreceğim ama bu kıyafetimizle ne kadar uygun olur bilemedim," demişti.

Buse'nin "Sen nereye istersen gidelim," demesiyle Ankara'yı tepeden izleyen o parka gelmişlerdi. Saner yol üzerinde durmuş, koşarak markete girip hızlıca bir şeyler alıp geri gelmişti.

"Nereye gittin geldin öyle?"

Buse'ye bakıp göz kırparak "Eee şarapsız bitmezdi bu gece Buse Hanım," demiş ve parka doğru yol almışlardı.

Arabadan inmeleri ile Ankara'nın vazgeçilmez keskin ayazını yüzlerinde hissetmişlerdi.

Genç kızın üzerindeki ince elbiseye bakıp "Buse üşüyeceksin aslında burada, istersen arabada oturalım," diye teklifte bulundu.

Buse'nin "Yok Saner burası iyi yaa, bak şurada banklar var oturalım, üşürsem söylerim," demesiyle banklarda oturup bir süre sessizce Ankara'yı, ışıkları, gökyüzünü izlemişlerdi. Sessizliği ilk bozan Buse ise oldu "Ee o şarap açılmamak için mi alındı?"

Saner şişeyi Buse'ye uzatıp yanında da plastik bardaklardan vermişti. "Belki şişeden içmek istemezsin..." derken mahcupça bakıyordu yanındaki nefesini kesen kıza.

Buse "Aaaa Saner! O zaman ne anlamı kalır? Ver bakayım," diyerek şişeden ilk yudumu aldı ve Saner'e uzattı.

Saner kafaı karışmış Buse'den gelen tepkilere ne anlam vereceğini bilemeyerek "Buse neden böyle kaçak oynuyorsun? Bu gece yaptıkların hareketlerin bambaşka bir Buse, ama geçen aylara bakıyorum hep kaçan geride duran bir Buse var..."

Genç kız şaraptan bir yudum aldıi yutkunarak konuşmaya başladı "Haklısın Saner, sanırım sana bazı şeyleri anlatmam lazım. Biliyorsundur Cankat..."

"Biliyorum meşhur Cankat ve Buse aşkı. Ne ilgisi var şimdi o adamın bizimle? Hâlâ onu mu seviyorsun yoksa?"

Buse şaraptan bir yudum daha alıp yüzünü Ankara'nın ışıklarına çevirerek "Sevmek... Sanırım Cankat'la aramızdaki sevmekten başka bir şeydi. O ilişkide evet sevgi vardı ama ben sevilmiyordum. Ben onu severken o da kendini sevmeye devam ediyordu. Saner daha çok küçüktüm, çocuktum... Ben ona on beş on altı yaşımda âşık oldum... İlk aşk... Ahhh sevdim sandım, seviliyorum sandım. Tam altı yıl, en genç en delidolu yıllarımı onunla geçirdim ben. İlk elini tuttuğum, ilk sarıldığım, ilk öptüğüm, ilk yan yana uyuduğum adamdı o... Hâlâ da tek. Senin beni o gün öpmeni saymazsak."

Saner aslında içten içe sinirleniyordu ama Buse'yi de korkutmak istemiyordu. "Eee Buse madem böyleydi neden bitti? Şimdi neden bunları bana anlatıyorsun?"

"Anlatıyorum çünkü ben aldatıldım, hem de iki defa, aynı şekilde, aynı adam tarafından."

Bir yudum daha alıp devam etmişti Buse. "İlk aldatıldığımda on sekiz yaşında Almanya'daydım, onun peşinden gitmiş okulu dondurmuştum. Kavga ettik gitti, tam iki ay sonra karşıma çıktı, seni aldattım, dedi. Ağladı yalvardı, ben de affettim. Neden? Çünkü seviyordum, o benimdi. Sonra Türkiye'ye geldim, biliyorsun geçen seneye kadar devamlı İstanbul'a gidip geliyordum. Yine bir kavgadan sonra sınavlar bitene kadar görüşmeyelim, dedik ama benim sınavlarım erken bitti ve ben o çok sevdiğim adama sürpriz yapmak, özür dilemek için İstanbul'a gittim ve ne öğrendim sence? Yine aldatılıyorum..." Şişeden bir yudum daha aldı ve devam etti.

"Hem de beni tanıştırdığı Ceren, iyi arkadaşım, dediği kızla... Şimdi söyle Saner, ben kime nasıl inanayım? Aşkım diyen, seni seviyorum diyen adam tarafından iki defa aldatıldım... İnsanlara güvenim kalmadı, hep kuşku ile yaklaştım. Tam sana inanmaya, maalesef güvenmeye başladığım sıralarda o kızla öpüşürken gördüm seni... Daha birkaç saat önce beni öpen o dudaklar başka birini daha öpüyordu. O an anladım ki ben kimseye güvenmeye hazır değilim... Şimdi anladın mı arabamda neden hep aynı şarkıyı dinliyorum? Ben bir yıl boyunca o şarkı ile ayakta durdum. Sertap hadi yüreğim ha gayret dedikçe ben tüm yaşadıklarımı hazmetmeye, tabir-i caiz ise kuyruğumu dik tutmaya çalıştım..."

BuselikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin