Bölüm 26

160 30 2
                                    

 Buse duyduğu diyalog karşısında hayal kırıklığına uğradığını hisseti. Tam Saner'e "Burada kal," diyeceği sırada bunları duymuştu. Sırtından vurulmuş gibi hissetti. Saner, bir zamanlar âşık olduğu hayatını birleştirdiği adam Buse'yi hemen başka bir adamın kollarına atılacak, teselli bulacak biri mi zannediyordu? Bu kadar güçsüz görüyordu Buseyi, hiç tanımamıştı karısını. "Bu kadar mıydı yani her şey?" diyerek duyduklarını sindirememenin verdiği yüz ifadesi ve soğukluk ile köşede duran Saner'in yanına ilerledi.

"Ne kadar kalacaksın burada, ona göre rezervasyonu yaptıracaktım?"

"Ne rezervasyonu?" Saner şaşkınlıkla yanında duran Buse'ye döndü.

Buse aynı soğuk tavrını takındı, sinirlerine zor hakim olarak. "Eee Nas'ı görmeye gelmedin mi? Kalırsın herhalde biraz, ona göre oteldeki rezervasyonunu yapacaktım."

"Ne oteli Buse?" derken Saner biraz önceki konuşmadan sonra bir de bu otel konusunda iyice gerildi.

Buse ise anlamamazlığa vurarak konuşmasına devam etti. "Şu ileride çok güzel bir butik otel var. Ben orada kalırsın diye düşünmüştüm, tabii sen başka bir yer ayarladıysan ayrı."

Genç adam "Neden burada kalamıyorum? Karımın, kızımın yanında..." diye fısıldarken gözlerine kısrak karşısında duran Buse'ye baktı.

Buse ise çok net olarak "Bir kere ben senin karın değilim. İstediğin kadar kızınla kalabilirsin, ama bu evde değil. Artık evli olmadığımıza göre -ki evliyken bile neredeyse aynı evde kalmıyorduk- artık hiç kalamayız. Burası küçük de bir yer, laf söz olmasını istemem,"

Saner artık iyiden iyiye kıskançlık damarlarında dolanırken karşılık verdi. "Hadi Buse. Bana böyle basit şeylerle gelme açık açık desene ne hayatımda sana yer var ne de evimde... Ne çabuk böyle uzaklaştık, yoksa o Berke mi istemiyor burada seninle kalmamı? Doğru söyle hadi,"

Buse olay çıkmaması için kendini zorlayarak "Sen sen ne dediğinin farkında mısın? Saner lütfen daha çok küçülme gözümde, aradaki saygıyı da yitirmeyelim kızımız hatırına. İnanamıyorum sana gerçekten," dedi.

"Ben de sana..."

Arif Bey Berke'nin dikkatle baktığı yere döndü. Genç adam yanındaydı fakat çok uzak bir noktaya takılmış kalmış, etrafının farkında bile değildi. Kafasını çevirdiğinde kızı ve eski damadının hararetli bir şekilde konuştuklarını gördü. O içinde hissettiği sızı yine yavaş yavaş günışığına çıktı. Buse'nin evlenme kararı ile şaşırmıştı daha çok erken olduğunu biraz daha beklemesi gerektiğini söylemişti ama kızı "Evleneceğim inanın mutlu olacağım, Saner beni gerçekten seviyor," diye diretmişti. Onlara da söyleyecek söz kalmamıştı. Ayrılacaklarını ilk öğrendiği zaman "Ben demiştim," demek istese de kızının o harap halini görmesi ile içi cız etmişti tıpkı şimdi olduğu gibi.

Arif Bey, "Yine ne istiyor bu adam bu kızdan. Üzdüğü yetmedi mi?" diyerek olduğu yerde söylendi.

Berke ise ortamı sakin tutmak adına "Aman Arif Abi sakin ol, vardır elbet konuşacakları. Bırak halletsinler sorunlarını." dese de o da bu durumdan rahatsızdı.

Yaşlı adam hüzünle kafasını salladı. "Berkecim şu zamana kadar bıraktım da ne oldu, üzülen benim kızım oldu. Dünya adamın umurunda değil ki..." derken bir babanın çocuğu için bir şey yapamama çareziliği tüm ses tonuna yansıdı ve bu duyguyu en iyi bilen Berke burukça gülümsedi.

Berke "Tamam, abi bekle biraz, bir şey olursa müdahale ederiz," derken Buse'nin seslendiğini duydular.

"Baba Hilmi Amcayı arar mısın?" Bir yandan konuşup bir yandan da babasına doğru ilerliyordu, yanlarına gelince durdu ve kendine merakla bakan iki erkeğe döndü. "Saner orada kalacak da yorulmuş gidip dinlenmek istiyor."

BuselikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin