Bölüm 18

130 28 7
                                    



Zeynep, Buse'yi biraz daha kendi iç dünyasında bırakıp hesaplaşmalarının bitmesini bekledi. Biliyordu ki arkadaşının bu kısacık zamana ihtiyacı vardı. Buse'ye belli etmeden telefonuna uzandı ve Fırat'a mesaj attı.

"Buse çok kötü, sen de Saner'e bak."

Fırat zaten Zeynep'ten bu haberi tetikte bekliyordu. Saner kaç gündür ruh gibi dolaşıyor, saçma sapan konuşuyordu. Mesaj gelir gelmez arkadaşını aradı fakat uzun uzun çalan telefona cevap alamadı. Beklemenin bir anlamı olmadığını düşünüp Saner'in kaldığı otelde doğru hareket etti. Resepsiyondan Saner'in otelden çıkış yapmadığını öğrendi ve odasına gitti. İlk başta çekingen çaldığı kapıyı açılmayınca daha şiddetli çalmaya başladı. Saner ilk önce telefonun çalması şimdi de kapının resmen yumruklanmasından anladı Fırat'ın geldiğini.

Gözlerini ovuşturarak kapıyı açtı. "Hayırdır neden dayandın kapıma pazar günü sabahın bu köründe..."

Fırat kapıyı hızlıca itti ve Saner geri çekildi. "Saçmalama Saner, olanlardan haberim var. Buse çok kötüymüş, çekil şimdi de içeri gireyim."

Fırat'ın içeri girmesi ile Saner tekli koltuklardan birine oturdu ve "Gitti," diyebildi. "Gitti Fırat... Dün gece geldi konuştuk, son kez sevebildim karımı, son kez dokunabildim... Sabah ben gidiyorum, dedi ben de git, diyebildim. Ne demeliydim ha? Kal biraz daha üzelim birbirimizi, kal ki ikimizde yanlış bir hayatı yaşamaya devam edelim mi?"

Fırat arkadaşının aptallığına sinirleniyor ama çok hassas bir dönemde olduğu için de çok üsütüne gidemiyordu. "Off Saner nasıl yaptınız, nasıl bu hale geldiniz? O kızın nasıl eridiğini görmedin mi?"

"Ya ben! Ben de çok şey kaybettim... Neyse bitti, umarım bundan sonra ikimizde mutlu oluruz." umursamaz tavırla omuz silkti.

"Ee kızın ne olacak?"

"Nasıl ne olacak Fırat? Tabii ki Buse ile kalacak. Hem hasta hem de ikimiz de biliyoruz ki Buse mükemmel bir anne. Ben de devamlı göreceğim kızımı." demiş ve daha fazla da konuşamamıştı.

Zeynep ve Buse ise de yol boyunca çok konuşmamışlardı, Buse yan koltukta boş boş etrafa bakarken Zeynep artık araya girme zamanı geldiğini anladı. "Buse artık kendine gel... Nasperver evde, ona bir şey belli etmemen lazım. Biliyorsun artık hayatında kızın var ve ona göre yaşamalısın."

Yavaşça bakışlarını arkadaşına çevirdi Buse "Haklısın Zeynep... Bundan sonra kızım için ayakta kalmalıyım." dedi vazgeçmiş ses tonuyla.

Pencere önünde onların gelmesini bekleyen Nermin Hanım kapıya yanaşan Buse'nin arabası ile hemen kapıya doğru koştu. Karşısında bulduğu Buse sanki yirmi altı yaşında genç bir kadın değil, dünya yıkılmış o da o göçüğün altında kalmış biri gibiydi.

Nermin Hanım sıkıca yiğenine sarıldı ve sırtını okşadı. "Ahh Busem... Nerelerdesin sen? Hadi içeri girelim, meraktan öldüm."

"Tamam, teyzoş ben bir üzerimi değiştireyim, kahvaltı yaparız konuşuruz da. Nas nerede?" o da teyzesine sıkı sıkı sarıldı, anne kokusunı içine çekti.

"Melis ile oynuyor salonda..."

Buse kıpkırmızı gözlerle boş baktı ve "Tamam, hadi yiyecek bir şeyler hazırlayın geliyorum ben..." dedi.

Genç kadın yatak odasına girmesi ile gözyaşlarını tekrar bıraktı, içeriden kızının neşeli kahkahaları geliyordu. Odada ise kocasına Saner'e ait eşyalar gözüne gözüne batıyordu. Etrafa biraz daha bakındı her yerde odanın her metrekaresin de anıları vardı... "Nasıl yapacaksın Buse bu anılar içinde onsuz!" diye iç geçirdi. Üzerini değiştirmeden hızlıca bir bavula gözüne batan Saner'in eşyalarını topladı ve kendine gelmek için banyoya ihtiyacı olduğunu fark etti, kendini sıcak suyun altına bıraktı. Üzerindeki kocasının kokusundan da arındı. Sıcak su teninden aktıkça rahatladı. Kafasında yapacaklarını bir sıraya koydu. Banyodan çıktığında artık önünü daha rahat görebiliyordu, ne yapacak neye göre adım atacak her şeyi planlamıştı.

BuselikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin