Bölüm 13

116 27 11
                                    

Yoğun İstanbul trafiğinde kullanmaya mecbur kaldığı arabasıyla ilerlemeye çalışıyordu. İki gündür Saner'in huysuz tavırları da iyice canından bezdirmişti. Bugün de daha fazla kavga etmemek işten erken çıkmıştı "Bari gönlünü alayım adamın," diyerek kendi kendine söylendi.

"Ya daha saat beş ve trafiğe bak! Bir de daha geç çıksam ne olurdu? Cuma diye herkes bir yere mi kaçmaya çalışıyor?" ellerini direksiyona vurdu, sinirle söylenirken bir yandan akşam ne yemek yapması gerektiğini planlıyordu. Yandaki koltuğunda duran telefonunu aldı, hızlıca son aramalarını açtı ve acele ederek Saner'in numarasını tuşladı.

"Efendim?"

Buse yine buz gibi ses duyunca içinden sabır çekti. "Saner iş yerinde misin hâlâ?"

Saner ise aynı ses tonundan cevap vermeye devam etti. "Evet bu saatte nerede olabilirim başka?"

Genç kadın sinirle gözlerini devirdi "Tamam tamam terslenme... Ben eve gidiyorum, trafik feci. Akşama ne yapayım ne istersin?" derken sağ işaret verip, şerit değiştirdi.

Sahte bir gülme ile Saner konuşmaya başladı. "Aaa sen eve mi gidiyorsun? Hem de cuma günü bu saate, işi nasıl bırakabildin?" derken arkadan gelen korna sesi ile "Ayrıca araba kullanırken telefonla mı konuşuyorsun sen?" dedi.

Buse sinirlerinin yavaş yavaş zıplamaya başladığını hissederken derince nefes aldı. "Sanerrrr... Hayır kulaklık ile telefon elimde değil!"

"Tamam, ya ben sen akşam otelde olursun diye arkadaşlara söz verdim. Şimdi ekemem onları..." derken önündeki kağıdı karalıyordu ve çok da rahattı.

Buse sıkıntıyla gözlerini devirdi "Yaa... Ben evde tek mi oturacağım şimdi?"

"Ee öyle görünüyor."

Genç kadın somurtarak "Neyse ben de kızları bir arayım, olmadı onlara olurum," diye cevap verdi.

"Tamam, haber ver ama bana..."

Buse telefonu kapatması ile arabanın içinde bağırmaya başladı. "Arkadaşları ile buluşacakmış, paşaya bak bana haber vermek aklından bile geçmiyor... Neyim ben bostan korkuluğu mu, çamaşırlarını yıkayıp ütüleyen, geceleri yatağını ısıtan kadın mı? Ne demek yaa... Allahım çıldıracağım. Bir de salak gibi erken çıktım yemek yapacaktım ona." Siniri hala geçmemiş üstüne üstlük düşündükçe daha da artarken evinden içeri girdi ve otelden arkadaşı olan Zeynep'i aradı. "Zeynep, ne haber hayatım?"

Zeynep Buse'nin aramasına biraz da şaşırarak "İyi Buse'cim senden?"

"Ben de iyiyim işte. Bu akşam planın var mı?" Buse bir yandan sinirle evi turluyor bir yandan da arkadaşı ile konuşuyordu.

Zeynep ise Buse'nin sorusu ile şaşırmasını artık saklayamadı. Zaten bir süredir arkadaşı çok dalgın ve mutsuzdu. "Evet bizim ofisten kızlarla kızlar gecesi yapacağız. N'oldu?"

Sıkıntılı bir ses ile "Kocam beni ekti, o arkadaşları ile takılacakmış, ben de seni arayım dedim."

Zeynep bu fırsata hemen atladı. Uzun zamandır onlarla takılmamıştı Buse ve belki biraz kafasını dağıtır eski Buse olurdu. "Aaa bak gel işte, biraz içip dans edeceğiz, kafa dağıtırsın..."

"Bilmem ki, Saner ne der?" derken düştüğü duruma lanet okuyordu.

Zeynep'in en tahammül edemediği durumda buydu, evlenince neden kadınlar böyle oluyordu hiç bilmiyordu. "Ayy delirtme beni... Adam zaten dışarıda ne diyecek sana?"

Buse yeniden düştü duruma içinden küfürler ederek "Tamam, o zaman ben hazırlanayım kaçta nerede olayım?" dedi.

"Saat sekiz buçukta boğazdaki bar var ya orada, Kuruçeşme'de... İçeride önce yemek yiyeceğiz, sonra dans," derken Zeynep kızlar grubuna mesaj atmıştı bile.

BuselikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin