BÖLÜM | 14

12.1K 814 244
                                    

بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم


YİNE, YENİDEN •

"İmam gelmiş, imam!"

Ne?!

Amine'nin sesiyle, sıkıntıyla gezindiğim oda sanki daha da daralmış, bedenimi sıkıştırmaya başlamıştı. Elimle yüzüme yelpaze yapıp "Allah'ım sen yardım et!" dedim olduğum yerde. Evet, birazdan Abdullah'la imam nikahımız kıyılacaktı...

Bu esnada Amine kapıyı kapatıp yanıma yaklaştı ve omuzlarımdan tutarak "Sakin ol gelin, kardeşim sana kavuşamadan bayılayım falan deme!" deyip şakayla uyardı beni. Zeynep de Amine'nin dediklerine gülerken ikisine de gergin bir bakış gönderdim.

"Kanka hiç öyle bakma, haklı kız." diyerek kollarını bedenine sardı ve Amine gibi yaklaştı iyice yanıma dostum.

"Baş örtüm nasıl, kaymış mı? Altına beyaz bone olmamış değil mi? Siyah taksaydım keşke! Ama ben dedim size olm-" diyerek heyecandan ne dediğimi bilmezken araya Zeynep girmişti.

"Meryem! Kızım bir sakin kal artık ya... Çok güzelsin, su gibisin MaşaAllah! Hem sen ne giyersen giy Abdullah abi sana melul melul bakıyor, bilmiyor musun?"

Zeynep'in dediği şeyle kızarırken gerçekten öyle olup olmadığını düşündüm bir kaç saniye.
Saçmalıyordu! Abdullah doğru düzgün bakmıyordu bile bana... Kaldı ki onun ima ettiği gibi baksın.

"Zeynep dalga geçme lütfen. Ne zaman bana öyle baktı o?" deyip yanlarından uzaklaşarak açık olan pencereye vardım.

"He kankam he!" Amine'yle Zeynep kendi aralarında gülüşürken benimse kalbim bambaşka yerlerde geziniyordu. Aşağıda gördüğüm yüz zavallıcığın ritmini değiştirirken kardeşiyle muhabbet eden müstakbel kocam giydiği beyaz diz üstü fistanıyla aşırı hoş görünüyordu...

Pantolon olarak krem, keten bir kumaş tercih ettiğini az çok anlayabilmiştim sokak lambası altında. Ya da beyaz mıydı pantolonu da? Kendi üzerime baktığımda kırık beyaz zarif elbisemin Abdullah'ınkilerle nasıl da uyumlu olduğunu fark etmek beni gülümsetmişti. Yeniden onu bulan gözlerim bir kaç saniye içinde karşılığını aldığında nişanlım beni gülümseyerek ona bakarken görmüştü!

Hemen geri kaçıp perdeyi çekerek sıkıntıyla ofladım.

"Ne oldu Meryem?" deyip yanıma gelen Amine'ye "Yok, yok bir şey!" diyerek odanın içine doğru adımladım. Allah'ım ölmeden kıyılsaydı şu nikah! İnşaAllah...

Kapı açılıp içeriye teyzem girdiğinde ela gözlerimiz duygu yüklüydü ikimizin de.

"Güzel kızım benim, prensesim!"

Teyzemin açtığı kollarına kendimi atıp üç yaşındaki savunmasız Meryem gibi sıkı sıkıya sardım omuzlarını.

"Teyzem..."

"Bak bakayım bana. Ağlamıyorsun değil mi bir tanem?"

Teyzem beni kendinden ayırıp yüzüme baktığında hayır anlamında kafamı iki yana salladım ama nafileydi. Gözlerim dolmuştu çoktan.

"Ah benim sulu gözlüm!" deyip elleriyle yüzümü tutup öptü canım kadın. Sonra da "Hiç ayrılmayacağız ki kızım, boşuna akıtma o incilerini. Bak yine aynı apartmanda, bir adım uzağında olacağız biz." derken kendi göz yaşı döküyordu da haberi yoktu anne yarımın!

Koridorda amcamın sesi de duyulunca artık üzerimize feracelerimizi alıp hep birlikte nikahın olacağı odaya girdik. Bizden hemen sonra Abdullah ve Abdulhak abi de odaya gelince amcamların kocaman salonu dolmuştu.

MAHALLEDEKİ GİRİFT [✔️]Where stories live. Discover now