38

823 39 0
                                    

Aras

Sabah Buseyle eskiden yaşadığımız,arada bir kaldığım eski evimizde uyanmıştım.

Başımda uyuşturucu bir acı vardı,içecek kadar abartmış olmama şaşırıyordum.

Oğlumun yanına gitmek istiyordum ama bu dağılmış halde gidemedim ve toparlanmam da bu kadar içtikten sonra tabiki de akşamı bulmuştu.

Gözümün önünde silik silik görüntüler vardı,umarım Alpe çok zorluk çıkarmamışımdır.

Buse gittikten sonra hayatım dağılmıştı,ondan öncede mutlu değildim ama umutlara tutturuyordum işte fakat o geldi ve gitti ya  artık tutunabileceğim  tüm umutlar anlamsız kaldı.

Umutlarımın kaynağı beni istemez ve boşu boşuna nefret ederken umut etmekte anlamsızlaşıyordu ki bu canımı fena halde yakıyordu.

Tabi artık geriye bir canım kalmışsa...

Bir tek Çınar vardı şimdi yıllar önce ölümüm kıyısından aldığım ve canı dedesi hayatta olduğu sürece tehlikede olacak olan oğlum.

Buse benim ışığımdı,gecenin en karanlık anında parıl parıl masumca parlayan yıldızım birde bana verdiği minicik dünyalar güzeli bir evlat ama artık yıldızım benden nefret ediyordu geriye kalan yansıması oğlumlaysa biz birbirimize onsuz hiç yetemeştik.

Yinede olsundu o kendinden zaten yıllarca nefret ettmiş babasının istediği çocuk olamadığı için kendini suçlamıştı.

Bunu gözlerinden okuyabiliyordum ve bir kez daha o yaşlı şerefsiz yüzümden kendini suçlamasını izleyemezdim,beni suçlu kötü bilsin,istiyorsa nefret etsindi ama kendini suçlamasın o bana yeter.


Eve gitmeden önce ofisime gidip bir iki saat çalışmıştım başım çatlıyor ve hevesim sıfır ama yine de her gün çalışmak zorundayım aksi bir hayat benim için mümkün değil.

Daha önce çalışmamayı denemiştim,denemiştim ama olmuyordu işte ruhum sıkılıyor ve aptallaşıyordum,bu yüzden düzenimden ne olursa olsun şaşmıyordum.


Ofisten çıkarken aklımı meşgul eden silik görüntüler arasında Çınarı yüzü beliriyordu.

Bu hep olurdu en alakasız durumlarda dahi aklımın bir köşesini o küçük bey hep işgal ederdi.

Şimdi hemen eve gittmek o sarıya  yakın kumral,yumuşacık saçlarını okşamak ona sımsıkı sarılmak istiyordum.

Annesi zaten hep onunla olamıyor diye bir yanı buruk bir çocuktu,ayrca yalnızdı daha küçücük olsada doya doya doğada koşup oynayamıyor ve yaşıttı bir arkadaşla konuşamıyor olmak minicik ruhunu yaralıyordu,bu sebepten elimden geldiği kadar onunla olmaya çalışıyordum.

Eve gitmeden ona bir şey almak istedim aklıma ilk gelen şey meyveli pasta oldu.

Çınar meyveli pastaya bayılırdı ki Buse de hamileyken sayamayacağım kadar çok kere beni ansızın,hiç beklemediğim anlarda meyveli pasta almaya gönderirdi.

O günler zihnime dolunca yüzümde buruk bir gülümseme belirdi.

Asansörden indiğimde gördüğüm görüntü her şeye bedeldi,Çınar kapıda beni bekliyordu.


"Baba!"

Hızlıca bana koştu,onu bekletmeden kucağıma kaldırdım.

"Oğlum"

"Nerdeydin baba?"

"İşim vardı geldim oğlum"

Sıkıca boynuma sarıldı.

ARKADAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin