Pembe Taç

0 0 0
                                    

Emir ile her ne kadar ön koltuk için kavga etsek de yine o geçmişti. Babam arabayı okulun önünde durdurdu. Koltuğunda bize dönüp " Bu okulda kavga istemiyorum. Kendinize sahip çıkın. Anlaşıldı mı?" İkizim ve ben kafamızı sallayarak babamı onayladık. Onaylamanıza inanamıyordu " Armağan kızım senin Emir'e sahip çıkman gerekiyor kavga etmesin diye kavgayı eden sensin. " dedi babam sahte bir kızgınlıkla. Dudaklarımı ısırarak " Her seferinde de benim bir suçum olmuyor ki" Emir sırıtarak aramıza girdi " Bu da demek oluyor ki Emir sen Armağan' a sahip çık." dedi ve kahkaha atarak arabanın kapısını açtı. Ona ölümcül bakışlarımdan attım. Babam Emir' e söylenirken yanağından öpüp bende arabadan indim.
Emir kolunu omuzuma attı ve okulun bahçesine doğru yürümeye başladık.
Emir sınıfını öğrenmek için müdürün yanına giderken bende sınıfıma çıktım. Sınıfımın olduğu katta yürürken koluma birinin girmesiyle sesini duydum. " Günaydın Kanki! "
Kıkırdayarak Efe'ye baktım " Günaydın."
Kaşlarını çatarak yarama baktı " Kanki o Atahan'ın yara bandı değil mi?" dedi. Kafamı salladım " Evet kanki,, dün çarpışan arabalarda arabayı değil kafamı çarptım."
" Kanki onları Atahan kimseye vermez."
" O ne demek?" diye sordum. Efe köşeye sıkışmış gibi suratıma bakıyordu. Bir şey var söyleyecek ama söylemiyordu." Boşver kanki. Bir bildiği vardır."
Omuzlarımı silktim " Kanki ya söylesene ne demek?"
Kafasını iki yana salladı " Olmaz kanki, söylersem beni öldürür. Ölmek istemiyorum." dedi. " Kanki ders ne? Ben sabah programa bakmadan birşeyler attım çantaya." dedi konuyu değiştirerek. Ama ben bunu öğrenecektim şimdilik sormayacaktım.
" Neden kanki programın mı yoktu?" diye sordum merakla.
" Yok kanki programım vardı. Rüyamda gördüğüm derslerden koydum."dedi kıkırdayarak sınıfa girdik.
Atahan erkenden gelmiş sırama hakimiyet kurmuş yatıyordu her zaman ki gibi. Yanına gidip dürtükledim. " Ne istiyorsun." dedi kafasını kaldırmadan.
" Seni öldürmek. " dedim sesini taklid ederek.
Sırıtarak kafasını kaldırdı" Öldürmek ' i çıkarsak, sadece Sen iyi olmaz mı? " dedi kaşlarını oynatarak.
" Benim ilgimi çeken kısım öldürmek." dedim gözlerimi kısarak.
" Vampir misin kızım sen?"
" Seni öldüreceğim dedim kanını içeceğim demedim. " dedim ve kalkmasını işaret ettim. Sırıtarak yerinden kalktı . Sırama oturduğumda Atahan da yanıma oturdu, oturmak ve uzanmak arasında yayılmıştı yerine.
"Senin yüzünden bu hâlâ kafamda kaldı. Ne diye izin verdim ki sana temizle diye." dedim Atahan'ın da duyabileceği şekilde.
" Renk katmış sana." dedi veee " Nerede olsa onu güzel yapıyor." diye de ekledi logolu yara bandına bakarken. Tâbi ki benden bahsetmiyordu,hasta fenerli.
Gözlerimi devirdim. Efe sırasında dönmüş sırıtarak bize bakıyordu. Mete yoktu. Bugün onu hiç görmemiştim. Atahan ve Efe burada bir tek Mete eksik. " Mete nerde?" diye sordum Efe'ye.
" Kanki o bugün geç gelecek. "
" Neden? " dedim.Cevap veremedi dudaklarını büzerek önüne döndü. Atahan'in telefonuna bir sürü bildirim yağıyordu. " Oha " diye bir nida attı Efe arkasını dönerek. Her ne kadar merak etsem de sormayacaktım. Sınıftakilerin de bakışlarını üzerimde hissettim o an benimde telefonumun bildirim sesi geldi.
Atahan Korkmaz seni bir fotoğrafa etiketledi. Etiketledigi fotoğraf açılmıyordu. Bir Atahan ' a bir ekrandaki açılmak üzere olan fotoğrafa baktım.
Ekranda Ben ve Atahan vardık. Atahan'in kafası omuzumdayken ,suratımda bir gülümseme varken çekilmiş bir fotoğraf. Atahan bana soruyu anlattıktan sonra çekmişti. Altına da '#Pembetacintikam. Omzunda uyumamı istemeyen bir Armağan!'
" Adi!" diye Atanan' a cırladım. Cırlamam ile kafasını sıradan kaldırmasıyla yanımda uzaklaşması bir oldu. Telefonumu masaya bırakıp Atahan'ı kovalamaya başladım. Merdivenlerden bahçeye kadar dört kat Atahan kaçtı ben kovaladım. Atletizme katılsa birinci olur. Arada durup bana sırıtıp koşmaya devam ediyor. Bahçeye inince gözden kaybettim.
Sinirle ayağımı yere vurdum " Adi" dedim. Bunun intikamını alacaktım. Ne hakla benim fotoğrafımı paylaşıyor birde hiç bir şey yapmamış gibi beni etiketliyor. Etrafa biraz daha bakındım yoktu işte Allah'ın cezası. Ayağımı bir kez daha yere vurdum.
Elbet dönüp dolaşıp sınıfa geri gelecekti. Nefes nefese kalmıştım. Yavaş yavaş merdivenleri tırmanmaya başladım,hocadan önce girememiştim. Kapıyı tıklatıp içeri girdim bu hocayı ilk defa görüyordum. Bakışlarım sıramdan bana sırıtan Atahan'a kaydı kaşlarım aninden çatıldı. Yakışıklı hocama bakıp şirince gülümseyerek özür diledim ve yerime oturdum.
Sınıftakilerin gözleri üzerimdeydi yerimde rahatsızca kıpırdadım. Atahan hâlâ sırıtarak bana bakıyordu. Umarım bir gün o sırıtan suratını dağıtırım diye içimden geçirdim. " Dönsene önüne" diye çemkirdim. Bir şey değişmedi, istifini bozmadan öylece duruyordu. Allah'ım sen bana sabır ver diye Allah'a dua ettim.
Atahan'a biraz yaklaşarak " O fotoğrafın intikamını alacağım. Hemen sil. Senin yüzünden herkese rezil oldum." dedim hocanın bizi duymadığına emin olarak.
Beni taklid ederek zaten yakınız daha da yaklaştı nefesini kulağımın dibinde hissedebiliyordum.
" Nefes al. " Kulağıma bunu söylemek için mi eğilmişti? Kafamı biraz geri çekerek yüzünü görmeye çalıştım " Sil o fotoğrafı." dedim üstüne basarak. O benim söylediklerimi cevap vermiyorsa ben de ona cevap vermem!
" Bu saatten sonra bütün takipçilerim gördü. Hatta okuldaki herkes." Gözlerimi kısarak Atahan' a baktım dirseğimi karnına geçirdim. " Pislik, hayvan, Adi, Odun " dedim ve ondan uzaklaştım.
Atahan yüzünü buruşturdu. " Sayemde ünlü olacaksın sevin." dedi sırıtarak. Gözlerimi devirdim önüme dönerken.
Atahan arkasına yaslanarak " Bu tacın intikamıydi. Takmam demedim mi kızım ben sana. Elbette bir intikamı olacaktı. "
Atahan'a döndüm sırıtarak. " Ne öyle sırıtıyorsun delirdin mi lan? " Teneffüsü beklemelisin Atahancığım. Güzelin aklına karpuz kabuğu sokmuştu. Demek intikam aldın. Sinsice sırıtarak telefonumu cebimden çıkardım. Atahan ne yaptığımı görmek için eğilse de görmesine izin vermedim.
Zil çalınca planımı uygulamak için kantine indim. Masalardan birine oturdum. Telefonumun ekranını açıp Atahan' in pembe tacı taktığında gizliden çektiğim fotoğrafı açtım. Somurtsada yakışıklı çıkmıştı köpek. Paylaşmak mı paylaşmamak mı diye düşünmeye başladım. Ne düşüneceğim ya!
Hesabıma girip fotoğrafı paylaştım. Altına da ' Pembe taçlı Atahan Korkmaz # Bence çok yakıştı;)'
Atahan'i etiketlemedim tâbi ki. Sinsice sırıtarak masadan kalktım.
Sınıfın olduğu katta sınıfıma gidiyordum Melisa önümü kesti. Bıkkınlıkla suratına baktım "Ne var Melisa?"
" Atahan ile aranda ne var? Neden dün beni orada bıraktı."
" Yanlış kişiye soruyorsun. Cevap almak istiyorsan Atahan'a sor. " dedim ve yanından geçtim. Kolumu tutarak durdurdu." O Atahan'ın yara bandı mı?" dedi. Bugün bu soruyu ikinci kez duyuyordum. Ne var yani Atahan'ın yara bandı. Birde onun taktığını bilseler herhalde intihar ederler.
" Evet,o"
" Bak kızım seni öldürürüm, rezil ederim. Atahan nasıl vermiş bunu sana."diye bağırdı koridorda.
" Melisa, Atahan'ın bana neyi verip neyi vermediği seni ilgilendirmez. Git Atahan'a sor soruları düş yakamdan." dedim kolumu çektim.
" Ne oluyor burada?" diyen Mete'ye döndüm " Yok bir şey. Melisa'nın manyaklıkları." dedim Melisa'yı arkamızda bırakıp sınıfa yürürken.
" O Atahan'ın yara bandı mı?" Bir Mete eksikti o da oldu tam oldu. Alt tarafı bir yara bandı Atahan Atahan. Bir daha kimse o soruyu sormasın bana.
Sinir ve merakla Mete'ye baktım " Evet,o. Sadece bir yara bandı neden bu kadar büyütüyorsunuz,zaten çıkarmıyorum."
" Atahan onu pek kimseye vermez."
" Ne alaka?" diye sordum ama cevap vermedi ,Efe gibi konuyu değiştirdi." Naber nasılsın?" diye sordu neşeli sesiyle.
" İyi senden? "
" İyi. " dedi manalı sırıtarak. " Ne var" dedim kaşlarımı çatarak. Telefonu önümde salladı cevap vermek yerine. Ah! Fotoğraf. Onun da görmüş olacağını düşünmemiştim. İşaret parmağımı yüzüne doğru salladım. " Gülme gülersen seni mahvederim. " dedim kızgınlıkla. Kafasını sallayarak ekrana bakmaya devam etti.
Telefonu işaret ederek " Atahan'a aşık oldun herhalde." dedim sırıtarak.
" O ibneye kim aşık olur. " dedi dalga geçerek. Gülmeye başladık. "Bütün kızlar peşimde oğlum! " dedi sınıfa yeni giren Atahan. Egosunu da getirmişti.
Mete 'nin koluna vurdu. " İbne dediğini duydum." dedi Mete' ye. Mete sırıtarak kafasını iki yana salladı. Onlara gülerken Atahan ile göz göze geldik. " Artık hoşuna gidiyor anlaşılan. " dedi birden.
" Ne hoşuma gidiyor? " dedim merakla.
Kafasını iki yana sallayarak sırıtmaya devam etti. " Son gülen İyi güler" dedim içimden.
Matematik hocası tahtada normalmiş gibi anormal bir soru anlatıyordu. Bu nasıl bir soruydu? Bu matematiği bulanın ebesine ne çok sövmüşlerdir. Telefonum titreyince elimi cebime attım. Ekranı açtığımda Tuna mesaj atmıştı. Sırıtarak mesajı okudum.
Gönderen: Hain
' Sana bir sürprizim var kuzen. '
Gönderilen: Hain
' Ne? Sürpriz Ne?'
Diye yazdım merakla. Kafamı kaldırıp etrafa baktım. Hocanın beni görüp görmediğini baktım. Telefonum tekrar titreyince ekrana baktım.
Gönderen: Hain
' Mal mısın? Sürpriz diyorum söylenmez! '
Gönderilen: Hain
' Sus be! Oraya getirtme beni Tuna! Madem sürpriz söyleme o zaman! Niye beni merakta bırakıyorsun? '
Sinirlendirmişti beni sinirle ekranı kapatıp telefonu cebime attım.
Telefonum cebimde titredi ama cevap vermedim, vermeyecektim de. Tahtadaki soruya dikkatimi verdim.
Tenefüste elim sürekli yara bandına gidiyordu. Canım acıyordu çıkartamıyordum da nasıl çıkaracaktım ki Atahan yara bandını saçlarımın oraya da yapıştırmış, çıkarmaya çalışınca saç köklerim ağrıyor.
" Kanki ne yapıyorsun?" diyen Efe,Mete ve Atahanla beraber sınıfa giriyordu. Atahan'a bakarak " Şunu çıkarmaya çalışıyorum." dedim. Atahan sırıtarak yanımdaki yerine oturdu " Öyle bir yapıştırdım ki kendi çıkması gerek." dedi.
" Oha! Sen mi taktın birde." dedi Efe abartılı bir ifadeyle. Kafamı salladım Atahan'a sormuştu ama ben cevaplandırdım." Benim neden haberim yok!"
" Efe! Sus kardeşim." dedi Atahan Efe'yi susturarak.
Bakışlarımı bir Atahan'ın üzerinde bir Efe'nin üzerinde gezdirdim. Tam ağzımı açtım bir şey söyleyeceğim hoca sınıfa girdi. Atahan'a yaklaşarak kısık bir sesle " Efe ne demeye çalıştı?" dedim.
" Bir şey demeye çalışmadı Armağan bu kadar meraklı olma." dedi ve önüne döndü.
Öğle arası Emir ve ben yemeklerimizi yedikten sonra merdivenleri tırmanmaya başladık. Kolunu omuzuma atıp " Sen sınıfına geç bende tuvalete gidip sınıfıma gideceğim. " dedi. Söylemeyi unuttum Emir ve ayrı sınıflardayız,bu benim için güzel bir şey ama Emir için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
Kaşlarım havalanarak Emir' e döndüm. " Hani sınıfıma geliyordun."
Saçlarımı karıştırıp " Gelirim" dedi ve gitti. Bir iki adım atmıştı ki arkasını dönüp yüzüme baktı. " O paylaştığın pembe taç ne alaka. Hatta ikizim doğru soru O kim? " dedi tek kaşını kaldırarak. Emir her ne kadar ikizim de olsa abim gibi davranmayı sever.
Gözlerimi devirdim. " İntikam almam gereken biriydi. " dedim omuzlarımı silkerken.
Yüzümü inceledi yalan söylüyor muyum diye? " İyi bakalım. Tuna' ya sordum senin sınıftaymış."
Kafamı salladım" Evet benim sınıfımda da sana ne oluyor koçum! Hayırdır? "
" Ne demek hayırdır. Abinim ben senin."
" Pabuçumun abisi ." dedim ve Emir'in yanından ayrılıp sınıfıma gittim. Sınıfta kimsenin olmaması iyiydi. Sıram ve kulaklık en iyi ikiliydi. Kulağımı takıp kafamı kollarımın arasına gömdüm. Bir kaç dakika sonra telefonuma bildirim yağmaya başladı. Üçüncü Dünya savaşı mı oluyordu? Bildirimler susmayınca telefonumu elime aldım.
2148 tane bildirim.
Yuh! Gözlerim büyüdü.
Hepsi de Atahan'in pembe taçlı fotoğrafına gelmişti. Karanlıkta yüzü de pek görünmüyordu. Zaten eğilmişti kimse görmesin diye nasıl tanımışlardı ki! En önemlisi beni nasıl bulmuşlardı. Takipçi sayıma baktım hızla artıyordu.
Bildirimleri açıp okumaya başladım.
'Atahan mı bu?'
' Ay çok tatlı '
' Yakışıklıma pembe taç da yakışmış?'
' Kimler sana taktırdı bu tacı aşkım '
Yakışıklıymış? Çocuğun yüzü bile net değil be! Hah Adamı böyle yola getirir pembe tacı da taktırırım.
' Sen de kimsin?'
' Bu fotoğrafın sende ne işi var?'
' Bu okula yeni gelen kız değil mi?'
' Yeni kızla Atahan arasında yüksek gerilim:D'
' Sabah Atahan kızı paylaştı şimdi de bu kız Atahan' ı '
' Sevgililer mi acaba '
' Yakışıyorlar '
' Bence kız Atahan'a yakışmıyor '
Haspam! Sen mi yakışacaksın? Gelde Yakış. Çocuk burada bekliyor.
Daha fazla okuyup canımı sıkmamak için hesabımdan çıkış yapıp müziğime kaldığım yerden devam ettim. Böyle daha mutluydum.
Kolumdan tutup kaldırılmamla sürüklenmem aynı anda oldu. Sanki önümde bir sıra yoktu. Kim olduğuna baktığımda Atahan. Bu çocuk niye beni her seferinde sürüklüyordu. Kapıda Emir ile karşılaşmam daha da büyük bir sorun oldu. Şimdi kim tutacaktı Emir'i.
" Ne oluyor lan!" Ah ikizim ya! Sürpriz yumurta gibi nerden çıktın şimdi sen! Atahan bileğimi tutmuş kapıda Emir geçmemize izin vermiyor. Ne yapacağım şimdi ben.
" Sana ne oluyor? " Atahan'ın Emir'e sorduğu soru Emir'in sinirlenmesine daha da yardım ediyordu.
Hemen araya girdim. " Emir! Senin ne işin var burada?" dedim Atahan ve Emir'in arasına girerken.
" Sen burada ne işim olduğunu bırak Armağan! Burada ne oluyor?" dedi bağırarak.
Gözlerimi devirdim" Bir şey olduğu yok. Atahan bana bir şey soracaktı herhalde. Neyse önemli değil. Sen niye geldin? "
" Önemli Armağan. " diye araya girdi bay ukala. Emir bakışlarını benden alıp arkamdaki Atahan'a çevirdi. Atahan önüme geçerek " Yürü hadi." dedi ve beni peşinden sürüklemeye başladı.
" Bıraksana lan kızın bileğini!" Emir! Emir! Ne yapacağım ben seninle ya! Bir şey diyorsam beni bir dinle ya dinle.Atahan Emir'e dönerek " Sen kimsin? "dedi.
Atahan'in koluna vurdum " Atahan bileğimi bırak sonra konuşalım." dedim kısık bir sesle. Beni duyduğu tartışılır.
" Ben kim miyim? " dedi Emir ağzının içinden. Bunun ne anlama geldiğini biliyordum. Emir Atahan'ın suratına yumruğunu savurdu. Atahan yere düşmedi ama yalpaladı yalpalamasını fırsat bilip bileğimi kurtardım. Emir' i tutmaya gittim. " Ne yapıyorsun" dememe kalmadan Atahan Emir'e karşılık verdi. Emir Atahan' a Atahan Emir'e vuruyordu. En son gördüğum şey Emir'in yerde yatıyor olması.Aralarına girerek Atahan'i ittim. " Uzak dur ondan!" diye bağırdım. Yerde yatan Emir' in yanına oturdum. " İyi misin?"
Kafasını salladı sırıtarak " İyiyim. Sen? " dedi.
" Aptal! Neden beni dinlemiyorsun? Sana dur dedim." diye bağırmaya başladım.
" Bağırma bana! Abinim ben senin düzgün konuş." dedi yüzünü burusturarak.
" Saçmalama kafanı bir yere çarptın herhalde ikiziz biz. Hatırladın mı? " kıkırdadı kıkırdadım. " Bir yerin acıyor mu? " Kafasını iki yana salladı." Anneme babama ne diyeceğiz sabah kavga etmeyin dedi ya sabah. Kaşında kanıyor. Başka bir hasar yok gibi. Hastaneye mi gitsek?"
" Kızım bir sus. İlk kavgamız değil herhalde. Abartma. Yardım ette sınıfımıza gidelim." Sınıfımız mı? Bence hastaneye gitmeliyiz. Kafasını falan mı çarptı ben görmedim.
" Emir iyi misin? Ne sınıfımızı biz aynı sınıfta değiliz. Kafanı mı çarptın? "
Sırıttı. " Yeni sınıf arkadaşına Merhaba de. "
" Nasıl yani?"dedim şaşırarak.
" Anlatırım kızım da bir kaldır beni." Kıkırdayarak kalkmasına yardım ettim. Kolunu omuzuma attı ve yürümeye başladık.
Tuna koşarak yanımıza geldi. " Ne olmuş lan? " Koluna vurdum. " Nerdesin sen? " dedim ama beni duymazdan gelerek " Ne oldu Emir sana?" diye sordu Emir'e.
Araya girerek " Sonra anlatırım sen Emir' i al yüzünü falan yıka. Sınıfa getir sonra, gözüm üzerinizde." dedim. Emir ve Tuna tuvalete giderken bende sınıfa girdim.
Sınıfta ki herkes bana bakıyordu. Kimse bakmıyormuş gibi davranıp sırama oturdum. Ders zili çaldı. Atahan, Efe ve Mete sınıfa girdiler arkalarından da hoca sınıfa girdi. Atahan ile göz göze geldik gözlerimi kaçırdım. Yanıma oturduğunu parfümün kokusundan anlayabiliyordum.
" Sevgilini bırakacağını tahmin etmezdim. Hâlbuki onun için çok endişelendin." Atahan'ın sesi kulağıma geldi. Ona cevap vermedim. Duymamazlıktan geldim desem yeri. Ne dememi bekliyordu. Bir açıklama yapmamı mı?
Sınıfın kapısı açılınca içeri Emir arkasından da Tuna girdi. Emir hocadan özür dilemeden onlar için gelen sıraya oturdu. Gözlerimi devirip Emir'e baktım. Ağzımı oynatarak " Aptal mısın?" dedim. Omuzlarını silkip Atahan' a kötü kötü bakmaya devam etti. Tekrar bana baktığında " Önüne dön. " dedim ağzımı oynatarak.
Beni tiye almadan bakmaya devam etti. Daha fazla tatsızlık olsun istemiyorum. Atahan ve Emir'in bakışlarından rahatsız olmuştum. Atahan sürekli bana bakıyor, Emir ise bir bana bir Atahan'a bakıyor.
Zilin çalmasına da daha vardı. Hocadan izin alıp dışarı çıktım. Bu isteğime sınıf fazla üstelemese de Atahan ve Emir beni anlamak için daha da keskin bakmaya başladılar.
Okulda nereye gidecektim ki? Merdivenlerden tırmanmaya başladım. Hedefime ulaştığımda sevindim. Biraz şüpheliydim açık olmadığını düşünümüştüm. Çatı katında kendime güzel bir yer bulup etrafı izlemeye başladım. İnsanları, hareket eden arabaları, çocukları.
Hava esiyordu çatı katında olduğumdan daha fazla hissediyordum soğuğu.Ellerimi ceketimin cebine koydum parmak uçlarıma bir şey değiyordu, takip edince uzun bir şeye benziyordu. Korkuyla elimi cebimden çekmemle kulaklığımin düşmesi bir oldu. Nefesimi sakince dışarı üfledim.Kulaklığımın yanımda olması şansımdı.
En son dinlediğim müziği dinlemeye kaldığım yerden devam ettim.
Atahan Korkmaz
Armağan'in hocadan izin alıp çıkmasından sonra bende arkasından çıktım. Gidebilecek yerlere bakıyorum yok. İlk başlarda ona çok sinirliydim, Ceren'den sonra ilk defa birini bu kadar koruyorum.Kafasının dikine gidiyor sürekli. Ona yaklaşmama da izin vermiyor. Aksine sanki bu beni ona daha çok çekiyorda farkında değildik.
Yarasına kendi özel yara bantlarımdan birini yapıştırdım o hariç bunu bilen herkes ona farklı bir gözle baktığımı anlamışlardı. Efe söylemeye yeltendi ama susturmayı başardım.
O Emir denen lavuğu da bana karşı savunduğu için ona çok sinirliyim. Tıpkı ilk başlarda Tuna pezevenkini sevgilisi sandığım günler gibi. Ama şuan önemli olan Armağan'ı bulmaktı. Gerisi sonra gelir. Onu tanıyalı daha iki hafta olmuyor ama sinirlendiğinde herşeyi yapabilecek kapasitede. Bu bazen ona zarar verse de bilmez o an görmez kafasının dikine gider.
Telefonum çalınca elim direk cebime gitti. Tuna'ydı. Telefonu cevaplayıp kulağıma dayadım.
" Nerdesin"dedi daha konuşmama fırsat vermeden sormuştu.
" Okuldayım, Armağan' ı arıyorum." dedim ve devam ettim " Bir şey mi oldu?"
" Yok bir şey bizde Emir ile bakınıyoruz. Armağan'ı bulunca haber ver." dedi ve telefonu kapattı. Sanırım Tuna da bana alınmıştı,sonuçta kuzenini kaçırtmıştım.
Hiç bir yerde yok! Sanki yer yarıldı içine girdi. Her gittiğim yere bir kez daha baktım bakmadığım yerlere baktım. Tek kelime Yok!
Bahçeyi birkez daha aramaya çıktım. Yoktu! Kafamı gökyüzüne kaldırdım, oradaydı. Hani derler ya yerde ararken gökte bulmak şuan bu duruma en uygun cümle bu! Orada ne işi vardı onu hiç bilmiyorum. Suratımda kocaman bir sırıtma ile asansöre gittim. Geleceğe benzemiyordu. Koşarak merdivenleri tırmandım.
Nefes nefese çatı katına vardım. Armağan'a birkaç kez seslendim cevap vermedi. Hızlı adımlarla yanına oturdum ve sarıldım. Neden sarıldım bilmiyorum onu çok merak etmiştim. Sınıftan öyle bir çıktı ki sanki ya kendimi öldüreceğim ya da bu okulu yakacağım der gibi.

YAZGIWhere stories live. Discover now