Uyurgezer

0 0 0
                                    

Ağzını açtı bir şey söyleyecekti " Armağan müdür seni bekliyor." diye bir ses duydum. Kafamı sesin geldiği yöne çevirdim sınıfımızda ki kızlardan bir tanesiydi.
Kafamı sallayarak sıramdan kalktım.
" Haberim olmadan bir şey mi yaptın?" dedi Emir. Kafamı iki yana salladım. " Hayır."
Tuna atıldı." Beraber gidelim mi?"
Gözlerimi devirdim." Yok kuzen gerek yok."
Sınıftan çıkarken kapıda Atahan'ın sesini duydum." Bende geliyorum." dedi ve ekledi " İşim vardı müdürle."
Kafamı salladım. Koridorda yürürken Atahan'a döndüm" Sen burada bekle, ben çıktıktan sonra müdürle işini yaparsın."
" Sorun değil beraber de girebiliriz."
Olduğum yerde durdum." Olmaz Atahan dur burada, korumam gibi olsun istemiyorum."
Durdu ve bana döndü" Koruman olarak değil Armağan. Ne olduğunu öğrenmek için geleceğim."
" Merak etme okulu üstüme yapmazlar. " dedim gülümsemeye çalışarak çünkü bende korkuyordum bir şey yapmadım beni neden çağırıyor ki müdür. İkizim gibi zeki de değildim.
Sırıtarak" Belli olmaz. Sen müdürün aklına bile girersin." dedi oyunuma katılarak.
" İstesem belki ama şuan istemiyorum."
Gözlerini kıstı." Fikrini değiştirebilirsin ya da beni oyuna getirebilirsin."
Gülümsedim bu sefer gerçekten gülümsedim" Bilmem, yapabilirim." dedim omuzlarımı silkerken.
" Hadi Armağan yürü yoksa derse geç kalacağız." dedi ve önden yürümeye başladı. Hızlı adımlarla önüne geçtim Atahan'a dönerek " Ben geç kalacağım, sen sınıfa." dedim üstüne basarak.
Kolumdan tuttu." Armağan 'bende geliyorum ' un nesini anlamadın."
Gözlerimi devirdim." Atahan 'Ben çıktıktan sonra girersin' in nesini anlamadın." dedim Atahan'ı taklid ederek.
Benimle çene yarıştıramayacağını anlayınca kolumu bırakıp müdürün odasına yürüdü. Kolundan tutmaya çalıştım ama hızlı yürüdüğü için yetişemiyordum. Koşarak kapıya ulaştım, Atahan yetişemeden kapıyı tıklattım içeriden onay sesler gelmeden- ben gelsin diye beklemeden- hemen içeri girdim.
Müdürün odasına girerken Atahan'dan önce geldiğim için sevinmeli miydim yoksa müdürün odasına geldiğim için tedirginleşmeli miydim?
Kararsızlıkla baş edemeden müdürümüz konuştu.
" Armağan Dinçer."
Kafamı salladım." Evet hocam benim." dedim tedirginlikle.
" Otur kızım,sen olduğunu biliyorum neden öyle paniksin?"
Müdürümüzün dediğini yaparak masanın önündeki koltuğa oturdum. Boğazımı temizledim" Şey hocam,siz böyle çağırınca biraz tedirgin oldum ki zaten kim buraya gelse tedirgin olur." dedim. Biraz fazla mı abartmıştım? Stresten sıcak bastı.
Müdür kaşlarını çattı." Kızım ben o kadar kötü biri miyim? Nesi varmış buranın tedirgin edecek?"
" Yok hocam. Ben... Şey..." birşeyler söylemeye çalıştım ama kelimeleri toplayamıyordum.
Müdür bu sefer de gülmeye başladı. Ben yanlış görüyor olmayayım. Gözlerimi kırpıştırdım, aynıydı gülüyordu." Şaka yapıyorum kızım. Hislerine güven çünkü ben seni iyi bir şey için çağırmadım. Duyduğuma göre dün okulda kavga etmişsin."
Kafamı salladım." Doğru hocam ama benim bir suçum bir kabahatim yok."
Gözündeki gözlüğü çıkardı." Biliyorsun Armağan sen okulumuza yeni geldin başarılı bir öğrencisin, öğretmenlerin anlatıyor. Kavgayı duyunca şaşırdım. Ben diğer tarafı dinledim bir de seni dinlemek isterim."
" Haklısınız hocam ama söylediğim gibi benim gerçekten bir suçum yok." dedim.
Arkasına yaslandı" Büyük bir olay olsaydı dün duyardım kızım. Sen anlat sakince." dedi. Sanırım bu ben de seninle aynı şeyi düşünüyorum demekti.
" Hocam Burcu.."
" Ne Burcu'su kızım Melisa'dan bahsediyorum." diye lafımı böldü müdür. Melisa mı o ne alaka.
Kaşlarımı çattım." Melisa mı?"
" Evet Armağan, kızın saçını çekmişsin ayrıca da yüzünde tırnak izleri var." dedi.
" Haa Melisa. O olay." diye kendi kendime tekrarladım. Jetonum geç düşmüştü. Müdür kafasını sallayınca kaldığım yerden devam ettim, daha doğrusu yeniden başka bir olay anlatmaya başladım.
Müdüre Melisa'nın beni kışkırttığını, üzerime saldıranın ilk o olduğunu benim sadece kendimi korumaya çalıştığımı hatta isterse Atahan'a da sorabileceğimizi söyledim. Atahan'ı çağırmayı teklif ettiğimde gerek olmadığını, bir daha yapmamı, bu seferlik affettiğini, yaparsam ceza vereceğini söyledi.
Odasından çıktığımda Atahan'ın karşı duvara sırtını vermiş doğrudan müdürün kapısına bakıyordu, kapıyı açınca da doğrudan bana bakıyordu. Sırtını duvardan ayrırarak yanıma geldi. " Ne oldu?"
" Okulu üstüme yapmayı teklif etti,bende daha reşit olmadığımı birkaç ay sonra tekrardan konuşabileceğimizi söyledim."dedim. Tâbi ki de Atahan'ın neden bahsettiğini biliyordum ,onunla biraz uğraşabilirdim.
Gözlerini devirdi." Kaç yaşındasın ki?" diye sordu.
" On yedi buçuk." dedim sınıfa yürürken. Arkamda olduğu için yüz ifadesini göremiyordum. " Sen daha çocukmuşsun." dedi. Sesi dalga geçiyor gibiydi. Arkamı döndüm suratındaki ifadeyi görmek için ama dönmemle göğsüne çarpmam bir oldu. Şiddetli çarptıktan sonra geri geri düşüyordum belimden yakaladı. Başkası görse koridorun ortasında sarılıyoruz sanır.
Kafamı yukarı doğru kaldırdım, sırıtarak " Çekinme sarılabilirsin." dedi.
" Ne sarılacağım be ben sana!" diye cırladım ve daha kimse görmeden Atahan'dan ayrıldım. Bir şey söylemeden sınıfa ulaşıp kapıyı tıklattım. "Sırıtmasana." dedim Atahan'a. İçeriden onay sesleri gelince Atahan'ın ne diyeceğini beklemeden kapıyı açıp sınıfa girdim.
" Özür dileriz. Müdür Bey'in yanındaydık." dedim gülümseyerek hocaya ve yerime oturdum. Melisa'nın iğrenç sesi kulağıma geldi." Kınama mı aldın yoksa yalvardın da tuvaletleri mi temizleyeceksin."
Sıranın üzerine çıkıp seksek oynar gibi hepsinin üzerinden zıplayıp en son da Melisa'nın kafasının üzerinde tepinmek istiyordum. Emir ile göz göze geldik. Kaşlarını çatmış ne diyor bu kız der gibi bakıyordu.
Suratıma bir gülümseme yerleştirdim. " O zaman sana kötü bir haberim var Melisacığım hiç biri." dedim Emir'e bakarak. Emir rahatlayarak önüne döndü,bende rahatlayarak önüme dönmek istiyordum ama rahatlayamıyordum. Atahan düşüncelerimi dağıttı.
" Melisa neden bahsediyor?"
" Melisa'ya sor."
" Armağan! Melisa'ya sormak istesem ona sorarım." dedi tıslar gibi.
Atahan'ın gözlerine baktım." Neden sormuyorsun?"
" Senden duymak istiyorum."
" Melisa beni şikayet etmiş, müdüre." dedim.Sessiz kalınca kendimi tutamadım devam ettim." Seni hayal kırıklığına mı uğrattım?"
Gözlerini devirdi." Sebep?" diye sordu.
Omuzlarımı silktim." Sonuçta Melisa yap..."
Sözümü kesti ." Ondan bahsetmiyorum Armağan! Neden seni şikayet etmiş?"
" Dün ki ufak konuşmadan rahatsızlanmış."
" Ufak mı? Uçtun be resmen kızın üstüne." dedi gülümseyerek.
" Sana da uçmamı ister misin?" dedim gözlerimi kısarak.
Gülümsemesi büyüdü." Bana uçmak için can attığını biliyorum güzelim."
Atahan'a cevap veremeden hocanın sesini duydum. " Geç kalan arkadaşlarımızdan dinleyelim metni."
Ne metni? Ders ne ki? Ben daha dersin ne olduğunu bile bilmiyordum, metin okumam gerektiğini söylüyor hoca. Gülümseye çalışarak kafamı salladım. Atahan'ın sesi kulağıma geldi. Kafamı çevirdiğimde sağ elindeki kitaba bakarak pürüzsüz sesiyle metni okuyordu.
Öğle arasında Emir'le oturmuş zorla takıldığım soruyu anlatıyordu.
" Anladın mı?" diye sordu tekrar.
" Gibi gibi."
" İyi sen tekrar bir bak,ben gidiyorum." dedi ve oturduğu yerden kalktı.
Arkasından" Nereye?" diye seslendim.
" Buralardayım." dedi sırıtarak.
Gözlerimi kıstım." Bak ikizim sakın aklımdakini yapıyor olma." dedim işaret parmağımı yüzüne doğru sallayarak.
Yerinde durdu ve bana döndü" Aklındaki ne?"
Gözlerimi devirdim." Yeme beni Emir. Kızlarla sohbet mohbet yok bu kızlar bir değişik."
Beni dinlemeyerek çıktı sınıftan onun çıkmasıyla Efe sınıfa girdi.
" Kanki benim sana kahve sözüm vardı." dedi kolunu uzatarak.
Gülümseyerek kafamı salladım. " Bende sıkılıyordum kanki."
" Bu sefer seni ben götüreceğim geçen bir kova su döktüler bu sefer bir fıçı döksünler istemeyiz."
Kıkırdayarak koluna girdim. " Walla bu sefer Atahan'i kimse tutamaz."dedi.
Efe'ye dönerek " Ne Atahan'ı? Kim tutamaz?" Yanlış bir şey söylemiş gibi yüzü soldu çocuğun.
" Ne Atahan' ı kanki? Ben öyle mi dedim?" dedi tedirgince.
Kafamı salladım " Evet, sen öyle söyledin." dedim gözlerimi kısarak.
" Sen de her şeyi Atahan' a getiriyorsun kanki."
" Üste çıkmaya çalışma Efe! Öyle söyledin bende doğru duydum."
" Kanki kahveyi kantinde mi içelim. Ama bak dışarıda da içelim." dedi kantine girerken.Hemen de konuyu değiştiriyor. Daha sonra kurcalardım nasıl olsa.
Efe dumanı tüten kahveleri önümüze koydu ve sandalyelerden birine oturdu. Sıcak kahveden bir yudum aldım, çok sıcaktı az kalsın bardağı üstüme düşüyordum ağzım yetmedi vücudumu da yakmak istemiyordum sanırım.
Vücudumda bir yanma hissetmiyordum.
Sıktığım gözlerimi açtığımda Atahan'ın ince uzun parmakları bardağı tutuyordu. Parmaklarını takip ederek yüzünde durdum sırıtarak bana bakıyordu.
" Bu iki oldu." dedi bardağı masaya bırakıp yanıma oturarak.
" Sende sürekli beni mi izliyorsun? Her şeyde karşıma çıkıyorsun." dedim kulağına fısıldayarak. Sırıtarak yüzünü döndü, şuan çok yakınımdaydı beni öptüğünde olduğu gibi kalbim ağzımda atıyordu.
Gözleri gözlerimin içine bakıyordu. Kahverengi gözleri hiç de sakin bakmıyordu.
" Bölüyor muyum?"
Mete'nin sesiyle yerimde sıçradım. Atahan bir küfür mırıldanarak Mete' ye döndü.
" Seni öldürürüm Mete!" diye cırladım Mete' ye.
Efe atıldı " Abicim ne yapıyorsun? Güzelim sahneyi bozdun." diye sitem etti.
" Efe! " dedim uyarır tonda. Sırıtarak omuzlarını silkti.
" Bize kahve yok mu?" dedi Atahan.
" Banane abicim ben kankime söz vermiştim sözü mü de tuttum. Bir gün de dışarıda içeriz öyle değil mi kanki?"
Efe'nin sorduğu soruya kafamı salladım" Önce yemek ısmarlarsan olur kanki."
" Adana kebap yedireceğim sana." dedi sırıtarak.
Neden Adanaolduğunu soramadım Atahan'in nefesini kulağımda hissedince." Önce biz yemeğe çıkacağız Armağan!" dedi Atahan,kulağıma.
***
" Hadi be kuzen!" diyen Tuna'ya bakmadan eşyalarımı çantama tıkıştırdım. Eve beraber gidecektik sınıfın kapısında beni bekliyordu.
" Geliyorum." dedim montumu giyip çantamı da alarak. Koşarak yanına gittiğimde kolunu omuzuma attı" Emir nerde?" diye sordum.
" Bilmem' siz gidin işim var' dedi."
Kafamı salladım.Ne işler karıştırdığını anlarım yakında nasıl olsa. Binadan çıkıp Tuna'nın arabasına giderken somurtmaya başladım. Tuna kolunu çekip beni yolcu koltuğu tarafına gönderirken " Ne bu surat?" dedi.
Omuzlarımı silktim ve yolcu koltuğuna oturdum. " Annem acaba ne gibi bir sürpriz hazırladı bize."
" Hatırlatmasan olmuyor değil mi?" dedi yüzünü buruştururken.
" Olmuyor."
Arabayı hareket ettirirken " Temizlik olmasın da." dedi.
" Aynen ya! Bir daha o faciayı kaldıramam."
" Sen mi? Kızım işin ortasında kenara çekildin hepsini ben yaptım."
Kaşlarım havalandı" Ben mi? Hafıza kaybı yaşadın herhalde. Kenara çekilen sendin."
Sırıtarak" Öyle miydi?" dedi.
" Öyleydi."
Tuna arabayı bizim evin önüne park ettikten sonra arabadan indik istemeye istemeye asansöre bindik. Ceza olur mu ya bu devirde? Yirmibirinci yüzyıldayız. En azından ceza sayesinde Atahan'la yemeğe çıkmaktan kurtuldum. O yine de bu gece gideceğimizi falan sanıyor ama olsun sonra haber verirdim.
" Ne sırıtıyorsun kızım? " dedi Tuna.
" Hiç."
Anahtarımı çıkarma gereği duymadan zile bastım. " Sen keyif mi alıyorsun ceza almamızdan."
Gözlerimi devirdim." Ya ya kuzen hatta o kadar seviniyorum ki halay çekesim var." dedim.
" Ne halayı kız?" dedi kapıyı açan annem.
" Hiç." dedim içeri girerken.
Tuna sırıtarak" Teyze Armağan cezanı çok özlemiş,o kadar sevinmiş ki halay çekmek istiyormuş." dedi.
" Kızım sen iste ben sana her zaman bir ceza veririm."
Hemen annemin lafını böldüm." Ondan bahsetmiyorum anne! Tuna kendi kendine uyduruyor." dedim Tuna'ya kötü kötü bakarak.
Odama gittim kapıyı kapatmadan annemi sesini duydum." Üzerini değiştirip hemen geliyorsun Armağan, çıkmam lazım."
Bugün ceza günü falan mıydı? Bir müdür bir annem. Müdür ceza vermemişti ama anneminkinden kurtulamayacaktım.Annem dışarı çıkıyorsa cezadan kaytarabilirdik. Bizi ispiyonlayacak bir Emir de olmadığına göre kesin yırttık demektir.Hızla üzerimi değiştirip salona döndüm.
" Biz size her zaman demiyor muyuz o telefonlar neden var diye size aradığımızda ulaşabilelim diye ama siz ne yapıyorsunuz aradım mı açmak yok, bir yere gidince arayıp haber vermek yok. Daha fazla uzatırdım da işten yeni geldim markete gitmeliyim. Fazla yapacak bir şeyiniz yok. Çamaşırlar makineye atılacak, yerler süpürülüp silinecek ve toz alınacak. "
İçimden korktuğumuz başımıza geldi diye bağırmak istiyordum." Bu mu fazla bir şey yok anne." dedim.
" Teyze hafta sonu temizlikçi getireyim sana."
Annem gülümseyerek ikimize baktı. " Ben sizin yapmanızı istiyorum." dedi ekledi " Ben markete gidip gelene kadar bitirebilirsiniz."
" Anne, Tuna yapmıyor zaten hepsini ben yapıyorum." diye sitem ettim.
" Hadi hadi acı çeker gibi bakmayın bana öyle,başlayın."
" Acı çekiyoruz çünkü anne!"
" Acı çekiyoruz çünkü teyze!"
Tuna'yla aynı anda söylediklerimiz bile işe yaramadı. Annem çıkınca Tuna'ya döndüm.
" Bitmez ki o kadar iş." dedim koltuğa otururken.
" Bitmez walla senin yüzünden düştüğümüz şu duruma bak ,Armağan"
" Benim yüzümden mi?" diye sordum.Kafasını salladı." Nerden benim yüzümden oluyor Tuna, eğer sen telefonlarını acsaydın biz bu durumda olmazdık."
" Neyse kuzen daha fazla tartışmayalım kalk başlayalım."
Ayağa kalktım." Doğru hem bu sefer annem de başımızda yok hızlı ve detaya girmeden hemen bitirebiliriz." dedim.
Kafasını salladı." Doğru."
Elimi uzattım." Anlaştık. Sakın bunu anneme söyliyim deme! Aramızda."
Uzattığım elimi tuttu." Anlaştık. Canıma susamadım." dedi.
Tuna'yla anlaşmamızı yaptıktan sonra malzemeleri banyodan taşıdık Tuna yerleri elektrikli süpürge ile süpürdü bir yandan da söyleniyordu ama süpürgenin sesinden ne dediği anlaşılmıyordu. Tuna süpürecek ben silecektim eğer salonu süpürdükten sonra pes etmeseydi. Tuna'ya ayrıcalık tanıyıp dinlenme süresi verdim ikimize de yerler kuruyana kadar oturduk. Zaman akıp gidiyordu annemin gelmesine az kalmıştı Tuna'nın eline bir toz bezi verip koşarak banyoya gittim kirli çamaşırları makineye atıp düğmesine bastım.
Salona dönmeden kendi odam dışında diğer odaları da hızla süpürdüm. Tuna elinde bezle sehpayı siliyordu sessizce sırıtıp cebimden telefonumu çıkardım güzel birkaç fotoğrafını çekip telefonumu tekrar cebime koydum.
" Bitti mi?"
Elindeki toz benzini yere atarak " Bitti bende bittim." dedi.
Koltuğa kendimi attım." Kabul et kuzen Ayşe Sultan olsaydı daha geç biterdi."
" Doğru." dedi kafasını sallayarak.
Kapı zili bütün evi doldurdu. Acı çeker gibi Tuna'ya baktım." Kapıyı aç yiğido."
Omuzlarını silkti." Çok yorugunum Armağan,sen aç." dedi.
Masumca baktım ama işlemedi oflayarak kapıya gittim. Kimdi bu en yorgun olduğum zaman kapıyı çalan şahıs? Kapıyı sinirle sertçe açtım.
Karışımda sarı saçlı güzel bir kız vardı. Gülümseyerek " Rahatsız etmiyorumdur umarım." dedi.Nezaketten kafamı iki yana sallayarak gülümsedim. " Bunu annem Ayşe teyzeye gönderdi." dedi ve elindeki paketi bana uzattı. İsmini bile bilemediğim kızın uzattığı paketi aldım.
" Kim Armağan?" dedi Tuna yanıma gelerek. Madem kapıya kadar geleceksin beni neden yordun buraya kadar be çocuk?
" Bilmiyorum anneme paket. İsmin neydi?" diye sordum kıza.
Kız gülümsemesini bozmadan " Biz seninle daha tanışmadık. Şirin ben Naime Ninen'nin torunuyum."
" Memnun oldum. Ben Armağan."
" Seni biliyorum Emir anlatmıştı." dedi beni göstererek.
Kaşlarımı çattım." Emir mi?"
" Evet geçen gün tanıştık senden çok bahsetti." dedi kafasını sallayarak.
Tuna o sırada elini kıza uzattı. Bana bakarak" Ben kendimi tanıtmadım." dedi ve Şirin'e döndü " Tuna ben de Armağan'ın kuzeniyim bir yanlış anlaşılma olmasın." dedi sırıtarak.
Ne yapıyordu bu? Temizlikten beyni tozlanmış? Dirseğimle Tuna'ya vurdum. Bir şey yokmuş gibi hâlâ kıza elini uzatıyordu. Şirin Tuna'nın uzattığı elini sıktı. "Memnun oldum.Ben gideyim artık." dedi daha sonra.
Tuna beni dürtükledi." Kalsaydın. Sende bir şey söylesene Armağan." dedi. Aşık mı olmuştu bu kıza. Ne yapıyordu? Ne dediğinin farkında mıydı? Zavallı Şirin!
" Evet. Konuşuyorduk ne güzel." dedim Tuna'yı onaylayarak.
" Konuşuruz yine ben artık buradayım annem ve anneannem ile yaşıyorum. Sanırım okullarımız da aynı, sınıflarımız farklı ama konuşuruz. Emir bahsetmişti."
Canım İkizim neden bunları bana anlatmamıştı. Benim neden hiç bir şeyden haberim yoktu. Bu kız da kimdi ki hemen her şeyi anlatmıştı.
Kafamı sallayarak kapıyı kapatıp içeri girdim. Tuna peşimden gelerek koltuğa attı kendini " Neden bana hiç bu kızdan bahsetmedin kuzen."
Gözlerimi devirdim." Oğlum gözünün önünde,yeni tanıştık ya. Ayrıca neydi o aptal aptal hareketlerin ben olsam sana dönüp bakmam,biraz ağır başlı ol." dedim söylediğim yalan yüzünden çarpılmam inşallah.
" Çarpılacaksın." dedi. Gözlerimi devirdim. " Ben gidiyorum yarın bekle beni beraber gidelim okula. " dedi kapıya giderken.
" Pislik .Şu kız için mi beni almaya geleceksin."
Sırıtarak yüzünü döndü." Aşk olsun kuzen. Ben öyle bir şey yapar mıyım?"
" Yaparsın." dedim.
Cık cıkladı." Sen daha kuzenini tanıyamamışsın?" dedi alınır gibi. Kapıyı kapatmadan seslendi." Yarın görüşürüz kuzen."
Arkasından" Görüşürüz." diye mırıldandım.
O kadar temizlikten sonra hareket edecek halim kalmamıştı. Duştan çıkmış saçlarımı kurularken telefonuma mesaj geldi. Ekranda Atahan'ın ismi vardı mesaj ondan gelmişti.
Gönderen:Atahan
' Hazır mısın?'
Diye yazmıştı. Sinsice sırıtarak telefonumu elime aldım yazacak halim olmadığı için ses kaydetme tuşuna bastım.
Gönderilen:Atahan
' Hayır, hazır değilim.'
Sesimi kaydedip yolladım. Yavaş yavaş söyleyecektim bugün yemeğe gidemeyeceğimizi böylelikle daha çok eğlenecektim.Hemen cevap geldi.
Gönderen:Atahan
' Benim için bu kadar hazırlanmana gerek yok. '
Diye yazmış hayvan. Egosunun tavan yaptığını biliyordum ama maçın bitmesine daha çok vardı. Tekrardan ses kaydetme tuşuna bastım ve konuştum.
Gönderilen:Atahan
' Hazır değilim çünkü hazırlanmadım Atahan. Okulda başka zaman çıkarız yemeğe dediğimi hatırlıyorum.'
Dedim ve kaydı yolladım. Beklemeden cevap geldi.
Gönderen:Atahan
' Yarın hazır ol. İstersen de olma sen bilirsin.'
Gözlerimi devirip ekranı kapattım. Ne yapabilirdi ki en fazla? Hiç bir şey. Beni kucaklamak için bekleyen yatağıma girdim. Uykuma sarılıp gözlerimi kapattım.

Emir Dinçer
Balkon kapısının açılma sesiyle gözlerimi açtım. Koltukta uyumanın verdiği tutulma ağrıları sayesinde yavaş yavaş yerimde doğruldum. Armağan balkon kapısını açmış korkuluklara yaklaşıyordu.Yavaş adımlarla ilerliyordu ,yattığım yerden kalkıp yanına gittim kolundan tuttum " Armağan!" diye seslendim tepki vermiyordu, yüzüne baktım gözleri kapalıydı.
" Ha siktir! Yine mi?" diye mırıldandım. Atak geçiyordu. Sessiz kalarak uyanmasını bekledim kısa bir süre sonra gözlerini açtı beni karşında görünce kaşlarını çattı. Hiç bir şey hatırlamadığını biliyordum. Konuşmasını beklemeden balkondaki tekli koltuklardan birine oturttum.
Bilinci yavaş yavaş kendine gelince " Ne oluyor?" diye sordu.
Yanındaki diğer tekli koltuğa oturdum." İyi misin?" diye sordum.Kafasını salladı." Burada kal su getireceğim." dedim ve mutfaktan bir bardak su alıp yanına döndüm.
Sudan bir iki yudum alıp aramızdaki sehpanın üzerine bıraktı. " Hiç bir şey hatırlamıyorum." dedi.

YAZGIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin