Sahte Prensesin Balosu

304 32 2
                                    

Saraya geldiğimden beri tam tamına bir yıl geçti. Bu bir yılda sık sık İmparatoriçe'yi ziyaret edip onunla hoş sohbetler ettim, neden bilmiyorum ama geçmişe göre onunla daha sıkı bir bağ kurduk. Eskisi gibi hizmetçilerin beni ezmesine izin vermedim gerektiği yerde ben onları ezip geçtim, bunu yapmaya mecburdum. İmparatorla fazla karşılaşmamıza rağmen arada beni odasına çağırıp bilgilendirdi ve ne yapıp yapmayacağım konusunda net bir şekilde uyardı. O hep böyle birisiydi zaten. Cennetten çıkma kadar güzel, cehennemden çıkma kadar acımasız. Onu ilk başta görenler gerçekten melek olduğuna inanabilirdi, sarı uzun saçları ve yeşil parlak gözleriyle asil bir adamdı. Gerçek ise bunun tam tersiydi, o kar beyazı teninin arkasında gerçek bir şeytan yatıyordu. İmparator Miguel ile ne kadar az görüşüyorsak Prens ile o kadar fazla görüşüyorduk, ben istemesemde beni sık sık ziyarete geliyor oyuncak bebekmişim gibi benimle ilgileniyordu. Ona karşı tutumum ne çok yakın ne de çok uzaktı, elimden gelse bir dakika tahammül edemeyeceğim Prense zorla da olsa katlanmak zorundaydım yoksa bana tekrar bu sarayı zindana çevirirdi. Eskisinden farklı olarak beni taciz etmiyordu ya da daha başlamak için uygun bir zaman bulamamıştı çünkü zamanımın çoğunu eğitimlerle geçiriyordum, kalan zamanımda ise Regina'yı ziyaret ediyordum. Bunca zaman bu şekilde akıp giderken Marco'ya yazdığım tek bir mektuptan cevap alamadım. Bana onu beklememi o kadar içten söylemişti ki beni unutmayacağını sanmıştım ama sanırım işler beklediğim gibi gitmedi. Ya akademideki eğitimleri çok zordu ya da beni görmezden gelmeyi tercih etmişti, dilerim birincisidir.

"Prensesim, hazırlıklar tamamlandı isterseniz ziyafet salonuna geçelim."

Bu Aisha'nın sesi, onunla bu bir yılda geçmiştekinden daha sıkı bir bağ kurduk. Buradaki kimseye güvenmediğim için mektuplarımı bile sadece ona teslim ettim bir cevap alsam daha güzel olabilirdi tabii..

"Gidelim Aisha."

Bugün beklediğim gün geldi, sonunda çıkış balomu yapıyorum artık kendi sarayıma geçip prensesi aramaya başlayacağım.

Aisha ile beraber odadan çıkmadan önce aynada kendime son bir kere baktım. Yavru ağızı, üzerinde oldukça güzel çiçek işlemeleri olan bir elbise giyiyordum, bu elbise bana Madam Agatha'nın hediyesiydi onunla son bir yılda iletişimimizi sıkılaştırmış gizli gizli birçok projeye imza atmıştık. Siyah saçlarımı salaş bir topuz yapıp örgülerle süslemiş elbiseme uygun olacak şekilde altın yapraklardan oluşan bir taç takmış yine uyumlu olacak şekilde inci küpe ve kolyemle tamamlamıştım. Ayaklarımda çok uzun olmayacak şekilde beyaz topuklu bir ayakkabı bulunuyordu, ellerimde ise yine beyaz bilekten eldivenler. Makyajım hafif yapılmıştı, Aisha'ya bu yüzden tekrar teşekkür etmem lazım. Kendime boydan boya baktıktan sonra onunla beraber ziyafetin bulunduğu salona gittik, kapıda beni Prens bekliyordu. Henüz kimseyle yakınlık kuramadığım için bir partnerim yoktu ki bu konuma uygun tek kişi ise Prensti. Beni görmesiyle yüzünde pis bir gülümseme belirdi.

O kadar iğrençsin ki şu an üstüne kusabilirim..

Elimi tutup dudaklarını hafifçe bastırdı.

"Sosyetenin gülü olacaksın Ines. İmparatorluktaki gördüğüm en güzel kadınsın."

Bir insan kardeşine nasıl bu şekilde müstehcen yaklaşabilir?! Ines.. şu an burada olmadığın için çok şanslısın.. senin için tüm zorluklara katlanıyorum! Bana yüklü miktarda ödeme yapsan iyi olur!!!!

Zorda olsa gülümsedim.

"Beni utandırıyorsunuz abi.. sizde oldukça göz alıcı gözüküyorsunuz."

Yalan. Kokuşmuş bir balığa benziyorsun.

Tekrar gülümseyip kapının açılmasını emretti ve tuttuğu elimi koluna götürüp kapının açılmasıyla içeriye adımladı, benim adımlarım ise onu nazikçe takip etti. Bu kadar kalabalık olması beni oldukça şaşırtmıştı demek ki İmparator hiçbir harcamadan kaçınmamıştı.

İmparatorluk SırrıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora