-1-

2.3K 106 30
                                    

Kitap eski ve yıpranmıştı. İçindeki her kelime Tom'un zihnine kazınmış, ağızda acı tatlı bir tat bırakmıştı.

Wool's Yetimhanesi'nin kütüphanesi, seçeneklerin azlığı nedeniyle iç karartıcıydı. Bu yüzden Tom, sekiz yıllık ömründe her bir kitabı en az birkaç kez okumuştu. Şu anda elinde tuttuğu kitap bir istisna değildi ama sürükleyiciydi ve okumak, hiçbir şey yapmamaktan ya da daha kötüsü diğer öksüzlerle kaynaşmaktan daha iyiydi.

"Bana oyuncak bebeğimi geri ver! Geri ver yoksa Bayan Cole'a söylerim!" Amy tiz bir sesle haykırdı ve Tom'un dudakları tiksintiyle seğirdi. Acınasıydı, hepsi acınasıydı. Neden zamanını onlarla dışarıya çıkarak harcamak zorundaydı ki? Tüm gürültüden ve çocuksuluktan uzakta, odasında kalmayı tercih ederdi.

"Bak!" Billy'nin sesi o kadar heyecanlıydı ki Tom farkında olmadan başını kitaptan kaldırdı. "Biri daha geliyor!"

Ah...O....

Bu yetimhane bilindik bir yer değildi. Çok nadir ebeveyn olmak isteyen aptallar burayı ziyaret eder, griler arasından en gri olanı seçerlerdi. İlk yıllarda Tom onlara açgözlülükle bakmış, gülümsediklerinde gülümsemiş, çoğu anlamsız soruyu kibarca yanıtlamış ve kendisinin seçileceğini ummuştu.

Ancak yaşlı inek Bayan Cole, onu soru soran yetişkinlerden her zaman saklamaya çalışmış,mecbur kaldığında dışarı çıkmasına izin vermesine rağmen ebeveyn adaylarına onun hakkında saçma sapan şeyler fısıldamıştı.

Bu yüzden evlat edinilme isteği Tom'da bir nefrete dönüşmüş ve en son yerini kayıtsızlığa bırakmıştı. 

'Bırak o ebeveynler diğer çocukları seçsin. Bırak anlamsız, sıkıcı hayatlarına devam etsinler. Benim kaderimde daha büyük şeyler, daha iyi şeyler yapmak var ve bunları başarmak için kimsenin yardımına ihtiyacım yok'

Diğerleri hemen susarak kapıya beklentiyle baktılar. Kapı yavaşça açıldı. Kısa boylu, zayıf, koyu renk saçlı genç bir adam içeri girdi.

İçeri birkaç adım attı. Çocuklar ona yaklaşıp kısık sesle selam verirken,  sahte  ve tiksindirici derecede tatlı bir  gülümsemeyle öylece durdu. 

"Benim için mi geldin?" Sarah sızlandı.

Tom, gördüğü tüm ilgiden açıkça rahatsız olan adamın beceriksizce kıpırdanmadan önce gözlerinin nasıl büyüdüğünü oturduğu yerden bile görebiliyordu.

"Beni evine götürecek misin?" Küçük Robert sordu. Tom alaycı bir şekilde adamın gözlerinin nasıl daha da büyüdüğünü ve  kapıdan dışarı fırlamadan önce neredeyse çaresizce onlara baktığını izledi.

Oops... Bu hızlı olmuştu.

Ne kadar da kısa sürmüştü...

Tom homurdanarak yeniden kitabına odaklandı ve diğerlerinin nasıl hayal kırıklığı içinde mırıldanmaya başlamasını  dinledi.

Bazen bu da oluyordu. Küçük aptallar bunu abartır ve ebeveyn olmayanlar, birini seçip diğerlerini kalbi kırık bırakma zorunluluğuna çok üzülerek gözyaşlarına boğulurdu. Ama bu adam tamamen yeni bir rekor kırmıştı.

Kitap, can sıkıcı gri dünyanın dış hatlarını bulanıklaştırarak onu tekrar kendine çekmeye başladı. Ancak çocuklar arasındaki yeni heyecan ve şaşkınlık Tom'u okumaktan tekrar uzaklaştırdı. Kaşlarını çatarak yukarı baktı ve aynı adamın tekrar içeri girdiğini gördü. Bu sefer elinde düzinelerce pelüş oyuncak tutuyordu.  Tom bunun ne kadara mal olabileceğini ve hepsini bu kadar çabuk nereden bulabildiğini merak ederek baktı.

O BÜYÜDÜĞÜNDE  //TOMARRY ÇEVİRİ Where stories live. Discover now