-3-

1K 88 43
                                    

Üç buçuk ay geçmişti. Harry bu kadar uzun süre dayanmayı başarmıştı.  Tom'un kırık bir vazoyu titreyen, kanayan elleriyle tamir etmeye çalıştığını gördüğü an 'dikkatli ol , akıllı davran ve kendini ona bağlama' düşünceleri paramparça olmuştu.

Gözlerindeki panik ve boyun eğme o kadar aşikardı ki, Harry'nin onun ne hissettiğini ve nedenini anlamak için anılarına bir göz atmasına gerek yoktu.

Tom affedilemez bir şey yaptığından korkmuştu. Harry'nin bu yüzden onu yetimhaneye geri göndereceğini, terk edilmiş bir oyuncak gibi bir kenara atacağını düşünmüştü.

Bu genç esmer çocuğa bakan Harry, kalbinin saf, katıksız bir sevgiyle şiştiğini hissetmişti. Öne atılıp ona sarıldığını bile hatırlamıyordu, 'Sen daha önemlisin ve ben senden vazgeçmeyeceğim'e dair ciddi vaatlerini hatırlamıyordu . Ne kadar tehlikeli olursa olsun yine duygularının peşinden gidiyordu ve buna izin verecek kadar akılsızdı. Bir yanı Tom'un onu engellemediğini fark etmişti ama göğsündeki inatçı his onu görmezden gelmeye zorlamıştı.

Tom sarılmaya alışkın değildi. Tom hayatında iyi bir şeyin olmasına alışık değildi, bu başından beri böyleydi. Harry bunu onunla tanıştığı andan itibaren hissetmişti, hatta belki daha önce, bütün bir hayat önce Dumbledore'la anıları izlerken sadece empati olabilecek bir şeyin kıpırdandığını hissetmişti.

Tom sefil bir çocuktu ve Harry'nin görevi bunu değiştirmekti. Bu yüzden ona bir şeyler aldı, ona sihir öğretti ama asla duygusal olarak açılmasına izin vermedi. Tom Riddle'ın kim olduğunu çok iyi biliyordu. Yaşının bir önemi yoktu çünkü şimdi bile bakışlarında hiçbir çocukta olmaması gereken inkar edilemez bir zalimlik vardı. Tom minnet duymazdı, belki de onunla sadece yüzeysel bir benzerliği vardı. Duygularla alay ederdi, açgözlüydü ve Harry'nin hiçbir zaman önem vermediği her şeye sahip çıkıyordu.

Bazen, daha derin bir şeyin belirtileri olduğunu düşünürdü. Tom'un ona belirsizlik ve hüsranla baktığı, kendisine dokunulma ve önemine dair güvence verme ihtiyacının yoğun güvensizlik dalgaları halinde ondan kaynaklandığı anlar olmuştu, ama bu ne zaman olursa olsun, Harry bunu görmezden gelmişti.

Tom Riddle'a bağlanmayacaktı. Onu rahat bir şekilde büyütüp, ona doğru şeyleri öğretecek,ona bir yuva verecekti. Ona karşı samimi ve şefkatli olmak mı? Asla. O kadar da mazoşist değildi.

Belki de öyleydi. Çünkü şimdi, Tom'u kucağında tutan Harry, şaşırtıcı bir şekilde ilk plana bağlı kalmayacağını biliyordu. Tom'u sevmesine izin verecekti ve belki, sadece belki, bu sevgi sonunda onu doğru tarafa çekmeye yetecekti.

Bir çocuk yetiştirdiği zaman onun  sevgisinden uzak durabileceğine nasıl inanabilirdi? İnkar etmeye çalışsa bile Tom'un ona ihtiyacı vardı. Sevilmeye ihtiyacı vardı ve Harry'nin sevecek birine ihtiyacı vardı, bunun için can atıyordu .

Tom Riddle henüz Voldemort değildi. O onundu ve tüm çekincelerin ve endişelerin artık bir önemi yoktu.

Doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapacak ve en iyisini umacaktı.

Böylece Harry, Tom'u mutfağa götürdü, ellerini temizledi, çiziklerinin üzerine mırıldandı ve gerçekten işe yaradığı için mutlu bir şekilde onları dikkatle iyileştirdi.

Tom, onu dikkatle izleyerek, "Fazla acımadı" dedi. Harry, Tom'un gözlerinin ona nasıl baktığını fark ederek ona sıcak bir şekilde gülümsedi.

"Önemli değil," dedi yumuşak bir sesle. "Keşke hiç incinmeseydin."

Tom da gülümsedi ve Harry şimdiye kadar bu korkunç, ezici şefkatle savaşmayı başardığına inanamadı.

O BÜYÜDÜĞÜNDE  //TOMARRY ÇEVİRİ Onde histórias criam vida. Descubra agora