Orman

125 12 22
                                    

İyi okumalar :)

JUNGKOOK

Jimin evine geldikten sonra yukarı çıkmış, üzerindeki yorgunluğu atabilmek umudu ile sırt çantasını ve kitaplarını masanın üzerine koymuş ve okul kıyafetlerini bir kenara çıkarıp kendi kıyafetlerini giymişti. Öğretmenler odasında yaşadığı korkuyu hatırlamanın üzerine yatağının kenarında duran şişesinden bir yudum su içti. "Tanrım neden öyle oldu? O adam kim? Neden sadece ben görüyorum?"

Camın dışından gelen sese baktığı zaman hiçbir şeyin olmadığını fark ettiğinde içini öğretmenler odasındaki gibi bir korku kaplamıştı. Kafasını sol tarafa çevirdiğinde evlerinin önünde duran ağaçtan minik kuşlar fırlamıştı. Duyduğu ses ağaçların dallarında dans eden kuşlara aitti. Bunu anladığı zaman kendini kahkahalara boğmuştu. Bu sırada Jimin'in annesi ona yemeğin hazır olduğunu ve aşağıya gelmesini söylemişti.

"Geliyorum anne."

Odasından çıkıp koridordan aşağı inmek üzereyken arkasından birinin ona fısıltılı bir şekilde merhaba dediğini işitti. Ama döndüğünde hiç kimse yoktu. Bir takım tıkırtı sesleri işitti ve sesler anne-babasının yatak odasından geliyordu. Yavaş ve sessiz adımlarla kapıya kadar geldikten sonra yerde duran kapkara ayak izlerini fark etti. İzlerin üstünde çamur ve birikinti izleri de vardı. İşin tuhaf yanı odada kimsenin olmamasıydı. Bu izlere bir anlam veremiyordu Jimin. Odanın ortasına kadar yürüdükten sonra, etrafına bir süre bakındı ama hiçbir şey bulamadı. O anda duvarlarında asılı duran haç tahtası ters döndü ve Jimin aynada kendisine bakan bir adam olduğunu fark etti. Bugün okulda gördüğü o tuhaf adamın aynısıydı. Jimin'in üzerine doğru hızlı bir şekilde yürüdü ve onun korkunç çığlıkları bütün odada yankılandı.

Jimin kollarını yüzünden çektikten sonra tekrardan odaya göz gezdirdi ama ne o adam vardı ne de yerde duran ayak izleri. Üstelik gördüğü o adam üzerine yürürken kırılan aynaya bir parmak izi bile değmemiş konumdaydı. Jimin kendisini bu düşüncelerin içinde boğarken bir anda annesinin sesiyle uyanmıştı.

"Geliyorum anne."

Jimin aşağıya indikten sonra annesinin yanına mutfağa doğru gitti ve bütün bu olanlar hiç olmamış gibi davranmaya çalıştı. Annesine güler yüzle bakıyor ve kendisi için hazırladığı sandviç için annesine teşekkür ediyordu. "Neden öyle çığlık attın? Bir sorun mu var?"

"Ahh sadece böcekler anne. Odamın duvarında yürürken bir anda dışarı çıktı. Üzerime atladığını sandığım için bağırdım. Bir sıkıntı yok." Her ne kadar bir böcek yalanı olsa dahi o tiz çığlıkların böcekten daha fazlası olması gerçeği Jimin'in içinde endişelere yol açıyordu. Bundan sonra atacağı çığlıkların sadece böcek vb. şeyler için olmasını diledi.

Bir yandan aklı Jungkook'ta olan Jimin onun içinde endişeler duyuyordu. Hiç kimseyle konuşmama sebebinin o zorba çocuklar olması düşüncesinden nefret ediyordu ama başka mantıklı bir açıklama bulamıyordu kendine. Bu yüzden yüzü asılmıştı ve annesi bu ifadesini gördüğünde neler olduğunu sormuştu.

"Sınıfımda çok sessiz bir çocuk var ve ben onun yanına oturdum. Adı Jungkook. Benim sınıfımdaki çocuklardan zorbalık gördüğü için kimseyle konuşmuyor. Sadece buna canım sıkıldı."

"Çocuklar zorba doğmazlar Jimin. Onları zorba yapan bir şey vardır. Müdüre şikayet ettin mi peki ?"

"Aslına bakarsan tek kelime bile söylemedim çünkü bana da aynı şeyi yapmalarından korktum."

4. Kat // Jikook Donde viven las historias. Descúbrelo ahora