Her şeyin sonu ( Final )

92 10 28
                                    

Merhaba. Final bölümüyle buraya geldim. Çok uzun tutmayı düşünmüyordum zaten. Çünkü gereksiz yere uzatmaya ihtiyaç olmadığını düşündüm. Her neyse size final bölümüyle baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar :)

JİMİN, JUNGKOOK

Jungkook, hücresindeki yatağa uzanmıştı. Ortasında olduğu tek şey yalnızlıktı. Aklında bin türlü düşünce dolanıyordu. Buradan kurtulmak veya Jimin'i yeniden görebilmek. Üstelik ailesinin bütün bu olanları en sonunda duyacak olması. "Tek umudum sensin Jimin. Kurtar beni buradan."

Jungkook kapının dışında karanlık bir gölgenin kendi hücresine doğru yaklaştığını gördü. İlk başta çok korkmuştu. Gözlerini kapatıp kollarını birleştirdi. Fakat gelen kişi gardiyandı. Koridor ortasında dolanıyor ve mahkumları kontrol ediyordu. Onun olduğunu anlayınca derin bir oh çekti kendine.

Dışardan gelen gök gürültüsü seslerini duydu. Bu onun en sevdiği havaydı. Üstelik yağmurun sertçe yeryüzüne düşünce çıkan şıp sesini duymayı çok seviyordu.

***

Jimin karanlık gecenin ortasında yürümeye devam ediyordu ormanın içinde. Yağmurun yağışı üstünü sırılsıklam ediyordu. Üstelik karanlık gece ve yalnızlığın verdiği korku dolu his sarmıştı etrafını. Durakladığında ise vardığı yerden hiç hoşlanmamıştı. Eski terkedilmiş bir mezarlığın içindeydi. "Aman Tanrım"

Mezarlığın içinde etrafına bakınırken eski paslanmış bir mezar taşına çarptı. Bu Ezekıal'ın mezarıydı. "Bu onun mezarı olmalı. Peki beni buraya getiren şey ne?" Kendi kendine bunu düşünürken eski bir mozoleyi gördü. Kafasında dolaşan ses oraya gitmesini, aradığı şeyin orada olduğunu söylüyordu.

Jimin bütün korkularına rağmen bütün vücudu titrer vaziyette oraya doğru gitti. Kapının aralık olduğunu gördü ve bundan iyice şüphelendi. İçeri girdiğinde yan yana duran eski iki taş mezarlık gördü. Bir tanesinin kapağı açıkken diğerinin ise kapalıydı. Jimin açık olan mezarın içine baktığında gördüğü şey karşısında şoka uğradı. "Mia öğretmen."

Öğretmenin cansız cesediyle yan yan durduğu için çok fazla panik olmuştu Jimin. Sanki yanımdayken bir anda ayaklanacakmış gibi bir hisse kapıldı ve bu onu daha da korkutmuştu.

Kapının dışında yürüme sesleri duydu Jimin. Yaprakların hışırtılı, ince dalların çatırdama seslerini duydu. Üstelik solgun bir ışık parlıyordu. Jimin bu ışığın giderek yandığını görünce kapalı mezarın arkasındaki boşluğa saklandı. Ardından kapının gıcırtılı sesini duydu. Gelen kişi kapıyı açmıştı ve yanındaki ışığın kaynağı her neyse bütün odanın içinde aydınlanmıştı.

Jimin gizli bir şekilde onun kim olduğunu bakmaya çalıştığı bir anda konuşma sesleri duydu. "Öğretmenim, size bunu yaptığım için affedin beni. Ama yapmazsam babamın ne kadar kötü olabileceğini biliyorsunuz. Çok üzgünüm." Ardından ağlama seslerini duydu. Üstelik çok tanıdık birinin sesini almıştı. Gizliden baktığında gördüğü kişinin Jungkook'a zorbalık eden o çocuk olduğunu gördü. "Cedric?"

Şaşkınlığını içinde gizleyemedi Jimin. Elinden geldiğince sessiz bir şekilde şaşırdı. O bütün bunların ne anlama geldiğini anlamaya çalışırken Cedric olduğu yerden ayrıldı. Yanında tuttuğu el fenerini de götürdüğü için büyüyen ışık zamanla küçüldü.

Jimin olduğu yerden çıkıp tekrardan Mia öğretmenin mezarının başına geçti. Yüzüne baktığında her yerinin morarmış olduğunu gördü. O öğretmenine bakarken bir anda gözleri açıldı Mia'nın. Olduğu yerden hızlıca doğrularken Jimin yaşadığı panikle geriye doğru çekildi. Üstelik mozolenin içinde attığı çığlık çok güçlüydü. Mia öğretmen kendi kendine bir şeyler söyleniyordu.

4. Kat // Jikook Where stories live. Discover now