1.3

139 15 5
                                    


Erkenden uyanmış, az biraz özen göstererek hazırlanıp Eneslerin evine doğru yol almıştım.

Albay'a gelmeyeceğimi söylemem yalandı. Onu görmeyi deli gibi isterken, bir de elimin tersiyle ayağıma gelen fırsatı itemezdim.

Salak değildim.

'''

Apartmana yaklaştıkça kalp atışım da hızlanıyordu. Ne bela şeydi aşk.

Seri adımlarla katları çıkarken aklımda sadece yüzünü biraz da olsa görebilecek olmanın mutluluğu vardı.

Kapının önüne geldiğimde zili çaldım bir çırpıda.

Tahminimce ondan önce gelmiştim. Hep benden sonra gelirdi Albay.

Açan yoktu. İçerden gelen bir uğultu vardı sadece. Kaç kişi çağırmıştı bu Enes amına koyayım?

Üçüncü defa zili çalıyordum fakat hala sonuç yoktu.

En sonunda zille beraber elimle de vurunca açılmıştı kapı.

"Ulan Enes dua et sabırlı insanım yoksa kırılmıştı bu kapı çoktan. Niye açmıyonuz lan?"

Ayakkabılarımı çıkarırken cevap verdi içerden.

"Albay açacaktı kapıyı. Ona say söv Ati."

Hassiktir. Kapının arkasındaki Albay mıydı?

Kendisine araba çarpmak üzere olan çocuk misali olduğum yerde mıhlanmış gibiydim. Bunu hiç beklemiyordum.

"Hani sen gelmeyecektin?"

Dişlerinin arasından tıslayarak konuşuyordu.

Ve hala kapının arkasındaydı. Hala yüzünü görmüyordum.

Bari gelmeme değseydi amına koyayım.

Ne yapacağımı bilmiyordum.

İçeri mi gireyim? Cevap mı vereyim? Yoksa siktir olup gideyim mi?

"Atakan cevap ver."

İsmimi ondan duymayı ne çok özlemiştim ulan.

Gözüm dolarken küfrediyordum kendime içten içe. Ne ara bu kadar duygusal olmuştum?

Ki şimdi gözümün dolmasını geçtim artık bir günüm gözyaşımsız geçmiyordu ya.

"Seni özlediğimden şey ettim."

İçimden ne geçerse ağzımdan çıkan oydu.

"Özlemini sikerim. Yalan söyledin bana."

"Aşkıma kız bana değil."

Saçmalıyordum ama ne yapacağımı bilmez bir haldeydim.

Bunu söylerken kapının arkasından çıkıp tam olarak karşıma dikilmesi de düşünmeme hiç yardımcı olmuyordu.

Beynimin işlevini yitirtmişti pezevenk.

"Gitmek yine bana düştü o zaman."

Gidiyordu. Başka bir şey bilmezdi zaten.

"Seversin sen gitmeyi. Bi kere oturup konuşsan benle, hazır kafam ayıkken."

"İster ayık ol ister içmiş Atakan. Konuşarak hallolacak bir şey mi aramızdaki. Anlamıyor musun? Kıt mısın oğlum? İstemiyorum lan seni hayatımda."

Sessizce ama öfke dolu sesiyle konuşuyordu. Söylediği şeylerle bir damla göz yaşım süzülüyordu yanağımdan aşağı.

Ayaklarına kapansam kalır mıydı?

"Çocuklara ne diyeceksin, Atakan geldi ben de siktir olup gittim mi?"

Usul usul ağlamaya yaklaşırken ses tonumda zerre yansıması yoktu. Ayakkabılarını giydiği için o da görmüyordu zaten.

"Aynen öyle diyeceğim. Bak ne güzel anlattın. Hadi çekil önümden."

Doğruluğunda akan bir damla yaşın yanağımda bıraktığı izi görünce öylece baktı bir an.

Vicdanı sızlardı kim görse o halimi.

Aşıktım lan ben. Aşkına karşılık bulamayan aşık.

Yazık değil miydi bana da?

Siktiğimin hayatı bize de gülse batar mıydı?

Bakışları üstümde çok durmadı.

Hafifçe yana itekledi beni, önünü açmak için.

Ve çekip gitti. Bense öylece, olduğum gibi, arkasından bakakalmıştım.

×××××××××××

Atakan'a kıyamam la🥺💔

senin Allah'ın yok mu ᵇˣᵇWhere stories live. Discover now