Thursday Fights

5.6K 262 88
                                    

Merhabalar!

Biraz geciktim sanırım ama sonunda geldimmm. Aslında bu bölümü geçtiğimiz hafta Perşembe günü yayınlayacaktım ama o kadar yoğundum ki hiç yazamadım ve anca bu gün atabildim. Neyseki bundan sonra yoğun olmayacağım ve Seven'ı bitirip diğer ficlerime de bölüm atacağım.

Siz nasılsınız bakalım ve Seven okumaya hazır mısınız?

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Seviliyorsunuz...

Keyifli Okumalar...

***











Perşembe Savaşları

Ölüyordum.

Evet, şu an tam anlamıyla ölüyordum.

Bugün sevgilime kendimi affetmek ve ona bağlılığımı göstermek için giriştiğim bu koşturmaca da dördüncü günümdü. Perşembeydi.

Dün geceki sevişmemizden sonra birimizin kollarında uyumuştuk. Ancak sabah uyanır uyanmaz Taehyung kollarımın arasından çıkmış ve beni de çığlıklarıyla uyandırmış, ardından evden kovmuştu.

Tamam, tam olarak kovdu diyemem. O hazırlanıp evden çıktığında zaten peşinden gidecektim ama beni de yaka paça evden çıkarıp kapı dışarı etmişti.

Bu sabah öyle güzel olmuştu ki. Her zaman güzeldi. Gözlerimin gördüğü en güzel şeydi ama bugün ayrı bir özenmişti kendine. İçine siyah, askılı, güzel belini ve göbeğini açıkta bırakan bir bluz, onun üzerine ise transparan uzun kollu bir başka üst giymişti. Düşük bel pantolonu ise incecik bacaklarını mükemmel bir şekilde sarıyordu. Sarı saçlarını duştan sonra kurutmuş ve dağınık bırakmıştı. Takılarıyla ise adeta güneş gibi parlamıştı.

Sanki güzeller güzelimi iki saniye yalnız bıraksam kapacaklar gibi hissediyordum. Bu yüzden peşinden ayrılmayacaktım. Çünkü ben sevgilisine aşık ve bağımlı bir insandım. Gözüm Taehyung'umdan başkasını görmüyordu. Kulaklarım onun kadife sesinden başkasına sağırdı benim.

Taehyung'un peşinden ayrılamamaya yemin etmişken Taehyung'un kalabalık ve çok işlek bir caddeye girmesiyle sevgilimi takip işim epey zorlaşmıştı. Benim güzelimde bunu amaçlamıştı zaten. Güzel aklıyla bunu düşünmüştü ama benim ne kadar çılgın olduğumu düşünmemişti eminim ki.

Taehyung arkasından gelip gelmediğimi kontrol etmek için ara sıra arkasına dönüp bakarak yürüyorken alttan alttan güldüğünü de görebiliyordum. Nazlı sevgilim, nasıl da hoşuma gidiyor şu hallerin.

İş çıkış saati olduğu için bulunduğumuz cadde daha da kalabalıklaşırken Taehyung'u kaybetme olasılığım da artmıştı. Sevgilimi gözden kaybetmemek için odağımı sadece Taehyung'a vermiştim. Etrafıma ve tabi ki gelip geçen arabalara bakmıyordum.

İşte bu yüzden bu haldeydim ya.

Taehyung'u gözden kaybetmemek için dikkatsiz davranmış ve sonunda kalabalık yolda gelen bir arabanın çarpması sonucunda şu anda bir sedyede yatıyordum. Sedyeyi birileri taşıyordu ve başıma üşüşmüş bir şekilde durmadan konuşuyorlardı. Şanslıydım ki bana çarpan araba hızlı değildi ve hızlı da çarpmamıştı. Sadece ufak bir sersemletmişti.

Başımı yattığım sedyede yana çevirdiğimde yolda hızla yürüyen sevgilimi gördüm. Güzeller güzelimi gördüğüm an sanki her şey aklımdan uçup gitmiş gibiydi. Bedenime ansızın bir enerji dolmuş gibi hissetmiştim. Ne araba çarpması ne de şu an bir sedyede telaşlı insanlar tarafından hastaneye kaldırılıyor oluşum umrumda değildi.

Seven | TaekookWhere stories live. Discover now