OTUZ BİRİNCİ BÖLÜM

30 5 0
                                    

 Darian'ı transa girmiş haliyle toparlamak zor oldu. Bana yalan söylediğini itiraf etmiş olsa da ona fazla kızamadım. Öğrenme şeklimin acımasızlığı öfkemi siliyordu. Geldiğimizden yoldan geri dönerken koluna girip onu yönlendirdim. Uzun bir süre ağzını bıçak açmadı. Kalabalığa girene kadar dayanmasını ümit etmiştim ama yüzündeki kafa karışıklığı zamanın tükenmek üzere olduğunu gösteriyordu.

-"Bunu nasıl yaptın?" dedi bana bakmadan onu sürüklememe izin verirken.

-"Bir çeşit doğruluk iksiri. Her şeyi açıklayacağız. Yürümeye devam et." Sesimdeki ketumluk dikkat çekiciydi. Darian bana baktı.

-"Beni oyuna mı getirdin?" dedi histerik bir gülüşle. "İçkime kattın değil mi?"

-Yapmak zorundaydık. Yalan söyleyip söylemediğini sana anlatacaklarımızdan önce bilmeliydik. Kimseye güvenemeyiz.

-Biz dediğin kim? Venator buna dahil mi? Tanrılar aşkına o bir Kraliyet üyesi sayılır. Beni nereye götürüyorsun?

-Kraliçe ile bir ilgisi yok. Daha doğrusu düşündüğün gibi değil. Biz senin tarafındayız, Darian. Sakinleş ve yürümeye devam et. Birazdan burada olurlar.

   Darian'ı Aaron ile görüştürmeye ikna olur olmaz, bizi izlediğini bildiğim Vayne'e anlaştığımız el hareketini göndermiştim. Üzerinden geçen süre düşünüldüğünde toparlanmış olmalıydılar. Şenlik alanına vardığımızda Vayne'in beni alıştırma için götürdüğü alana saptık. Darian bunu fark etmiş olmalıydı çünkü bana bir bakış attı. İyice kendine geldiğini görünce kolunu bıraktım. Önüne geçtim.

-Tera'yı bu yüzden üzerime saldınız, değil mi? Aslında beni oyuna getirecek olan oydu ama ben seni seçince planlar değişti. Bir anda fazla uyumlu olduğunu biliyordum.

   Omzumun üzerinden ona baktım.

-"Tam bir vakit kaybı sayılmazdın." dedim gözlerime ulaşmayan bir gülümsemeyle. Önüme döndüm. "Sana hızlı davrandığını söylemiştim. Bir dahakine işaretleri daha iyi okumaya çalış, Komutan." Takındığım tavır, onu sinirlendirmiş olacak ki, bana yetişip bir anda bileğimi kavradı.

-Tamamıyla bir yalandan ibaret olduğunu söyleyemezsin.

   Elimi çekip bıçağımı boğazına dayamam bir göz açıp kapama anı kadar sürdü.

-"Ellerine sahip çık." Sesim buz kütlesi gibi oturdu içine. Görebiliyordum. Darian sinirle bir nefes verdi. Belki biraz da hayal kırıklığı. Bıçağı indirdim. "Ama hayır değildi. Sadece doğrulardan tamamen bahsetmedim. Senin gibi bir yalancı değilim." diye lafı yapıştırdım. Suçlu bakışları çok kısa sürdü.

-Sana eğer o günden Hector'u bildiğimden bahsetseydim, yüzüme bakmazdın. Seni orada içki içerken ve bıçaklarla sarılı bir halde gördüğümde hizmette olmadığını anladım. Tanıdıkça da asla olamayacağını. Beni tanımanı istedim. Bana güvenmeni.

-"Ben kimseye güvenmem, Darian. Bu yaptığından sonra ise sen de bir istisna değilsin." Arkamı dönüp yürümeye devam ettim.

-"İçkime büyü kattın ve bana zihin tecavüzünde bulundun ama sen mi bana güvenemezsin? Cidden mi?" dedi Darian inanamayan bir kahkahayla.

   Yaptıklarım kulağa oldukça tanıdık geldiğinde yüzümü buruşturdum. Aaron'ın anılarımı aldığını anladığımda ne kadar güçsüz hissettiğimi, günlerce üzerimden atamadığım savunmasızlık hissini hatırlıyorum. Darian benden çok daha iyi bir durumdaydı.

   Ona bakmadan önümdeki kayaya tırmandım ve aşağıda kalan Darian'a kaşlarımı kaldırdım.

-Senden bana güvenmeni istediğimi hatırlamıyorum.

QUADRA GÜNLÜKLERİ SERİSİ I- Bağlar ve KüllerWhere stories live. Discover now