DAY 2

14 1 0
                                    

Hiçbir zaman oturup bir şeylere hayran olan kişilerden olmadım ama bir  noktadan sonra işler değişti. Hiçbir zaman gerçekten çevremdeki şeyler hakkında düşünmedim.  Serin bir ilkbahar sabahında masmavi gökyüzü hakkında. Çimlerde kalan çiy tanecikleri daha yeşil hale gelmesi hakkında da. Etrafımdaki koku hakkında da. Orada olma olasılığı hakkında da düşünmedim.

Ama sonra Louis ile tanıştım, temiz bir havayı solumak gibiydi. Tamam, ayakkabısına işediğimi kabul ediyorum ama bu sadece bir ayrıntı.

Bunu eninde sonunda okuyacağını biliyorum, üzülmesini istemiyorum. Hey Louis! Endişelenme aşkım. Ben iyiyim. Üzgün olduğunu, acı çektiğini biliyorum ama ben her zaman seninleyim. Senin kalbindeyim, senin anılarındayım, adım alyansında.

'Tuvalette onu gördüğünde ne dersin?'

'Sifon'

Umarım bu seni güldürmüştür aşkım.

Ne söylüyordum?

Oh, evet. Hayranlık uyandıran şeyler.

En çok hayran olduğum şey Louis. Onun gücü, özgüveni. Gülüşü. Kalbi. Louis. Louis'nin her şeyi. Onun beni seçtiğine inanamıyorum.

Onu seviyorum.

Şimdi yoruldum.

Louis, Harry'nin yıkanmamış süveterlerinden birini tutarken hıçkırdı. Üzerinde Harry'nin kokusu vardı.

"Siktir, sensiz hiçbir şey yapamam sevgilim." Yaşlı adam; tüm vücudunu yatağın normalde Harry'nin yattığı tarafına yaslarken ağladı, şampuanının kokusu hâlâ yastığın üzerindeydi. "Senin şu anda burada benimle olmana ihtiyacım var."



Şakayı kendim yazdım çünkü çevirince herhangi bir anlam ifade etmeyecekti. Şu şakayı yazmak için dad jokes diye aradım çünkü Harry'nin günlüğünde olduğu için Harry'nin mizah anlayışına uygun olsun istedim. İlk olarak tuvalette tanıştıkları için (bu hikayede de bu şekilde) bu espriyi seçtim. Kırk saat dad jokes diye araştırma yaptıktan sonra ilk gördüğüm Türkçe siteden yazdım şakayı evet... Şakanın orijinal versiyonunu da aşağıya bırakıyorum:

'Hey,  I  tried catching fog the other day'

'I mist'

27 DAYS (LARRY)Where stories live. Discover now